Translate

24 Ağustos 2013 Cumartesi

1943.bölüm..

bekir-- çetin,necati aradı mı.. iş ne olmuş..
çetin-- sabah aradı.. projeyi görüp,incelemiş..ve beğenmişler.. şartnameye göre teklif hazırlıyorlarmış..ne zaman döneceğinizi sordu..

bekir-- anladım.. teklifi ne zaman vereceklermiş..
çetin-- önümüzdeki hafta..
bekir-- tuna,gidince iremi arayacağım.. engelleme olur mu.. konu acil..
tuna-- (gülerek ) olur da..
eren-- bekir bey.. beraber olacağız, bizi arayın.. (cebinden kartvizitini çıkarıp,telefon numarasını yazdı ve verdi )
bekir-- sağol..

irem-- bekir bey,çok acilse şimdi konuşalım.. balkona çıkabiliriz..
bekir-- ama henüz bilmediğim konular  var,kesinleşmeli.. aslında beraber gidelim diyecektim de.. tuna telefonu bile vermek istemeyince.. vazgeçtim..
tuna-- iki günlük tatili, hak ettiğimizi düşünüyorum bekir ağa.. bencilliğimi çok görme..
bekir-- birşey demiyorum,canım..

abdullah-- irem hanım,elizabeth mutlaka etüdünü yapmıştır da.. anlamadığım.. sizin mektup arkadaşınız, nasıl uzman pedagog oluyor ki.. çok gençsiniz de..

irem-- sağolun abdullah bey.. elizabeth ,dünyanın her tarafından
mektup arkadaşlarıyla,düzenli  yazışmamızı istediğinden.. uzunnn bir adres listesi vermişti bize..  iletişimdi amaç.. yaş ,din..ırk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin.. ilk başlarda herkese yazdık..
ben yedi,kris  on yedi yaşındaydı.. birkaç ay içinde,fotoğraflarımızı gönderdik birbirimize..sevdim,içim ısındı.. (gülerek) Adanaya gel.. ablam ol ..sana portakal ,mandalina toplarım.. dedim.. o da nazikçe teşekkür edip.. İspanya çok uzak.. gelemem ama  ablan olurum.. büyüyünce,sen gelirsin yazmıştı.. çok üzüldüğümden, bir daha yazmadım ama o her yılbaşı mektup gönderdi bana..
açılmamış,on mektup..  hala durur evde..
beni çok merak ettiğinden,ceydaya gidelim.. iş yerini,varsa bir foroğrafını göreyim bari demiş..

menekşe--  büyüdüğünde niye açmadın,peki..

irem-- çocukluğumun nasıl olduğunu, az çok tahmin ediyorsundur.. benim gibi birisine.. ilk defa olmaz denildiğinden.. içimi acıtan,hayal kırıklığı ile..  o beni istemiyorsa,ben onu hiç istemem dedim.. bitti..
söylediğimin imkansızlığını, anladığımda da.. açmak içimden gelmedi..

maruf-- sildim, diyorsun da.. mektupları atamamışsın,işte..

irem--bana gelen,sevdiklerimin hediye ettiği.. kullandığım yada kıyamadığım..anısı olan, hiçbir şeyimi atmam.. saklarım.. seranın kurumuş çiçekleri, gibi..manevi değeri vardır.. mektuplar da,öyle maruf.. belki birgün açarım.. belli mi olur..

ercan-- yaşıtlarınız , alfabeyi öğrenmeye çalışırken.. siz ingilizce mektup yazıyormuşsunuz.. bende,grammer çalıştırırsınız dedim tuna beye.. hadsizlik etmişim,affedin..

irem-- estafurullah ercan bey.. siz iyi niyetle söylediniz..
elizabeth çok iyi ve öngörülü bir öğretmendir..yönlendirip,geliştirdi bizi.. babamın,onun ve diğer öğretmenlerimin hakkını hiç inkar edemem..
idealimi, altı yaşında pratik ingilizce konuştuğumu..   on yıl boyunca, ayda ortalama elli mektup yazdığımı nereden bilecektiniz ki.. ..

gönül çayları yeniden doldurmuş.. bana da verdi..

maruf--tuna nasıl bir öğretmen.. objektif ol ama..

Hiç yorum yok: