Translate

6 Haziran 2013 Perşembe

1804.bölüm..

yeliz-- canımmm..en güzel teyze..  çok şükür iyiyiz.. yuvarlanıp gidiyorum..
bak bu espri değildi..
irem-- hah hah hah.. yiğenlerim duymasın,annesi.. sen dardasında..onlar daha dardalar..
yeliz-- kısık sesle söyledim.. uyku saati teyzesi..
hayatım,ne zaman geliyorsunuz..

irem-- allahın izniyle iki gün sonra.. yanında olurum yelizim..  yiğenim oldu ve ben hala görmedim..  gönüllerini alayım diyorum..kızdın mı bana..

yeliz-- yok yok.. ne kızması.. allah sağlıklı,hayırlı uzun ömür versin..
analı babalı büyütsün.. nermin teyzeme,ahmet amcaya gözleri aydın dediğimi söyle..tabi abinle eşini de.. gör, öyle gel..  oğullarımı,ilk sen kucağına al istiyorum.. tabi bülentten sonra..

irem-- amin,inşallah.. bülenti yine unuttun sandım bir an..
isimleri ne olacak..
yeliz--  hah hah.. ay gülemedim.. ona bile izin yok..
aylardır isim arıyoruz,hiçbirisine içim ısınmadı.. sağlıkla doğsunlar,
kucağımıza alabilelim de..bir kaç gün isimsiz kalsınlar.. hiç sorun değil..
irem-- haklısın canım.. seni oyalıyor muyum.. bülent iğneni yaptı mı..
yeliz--  yaptı.. tuna nasıl..
irem-- çok şükür,yorgun ama iyi.. yaseminle anar nişanlandı,birkaç gün önce..
yabancı misafirlerle beraberdik şimdiye kadar.. o nedenle arayamadım seni..

yeliz-- sağol hayatım.. biliyorum.. allah tamamına erdirsin..
iremm,ben yoruldum.. yatmam lazım.. çok çok çok öpüyorum seni..tunaya selam söyle..
irem-- as.. bende seni öptüm,en güzel anne.. seni seviyorum..
yeliz-- bende seni seviyorum.. hoşçakal..

kapattı.. bende şaşkın,tuhaf.. altüst olmuş bir halde.. tuşa bastım..

lacivert denizin üstündeki yatın ışıklarına.. tunanın..bota eşya götürmesine
boş boş bakıyorum.. boğulur gibi oldum birden.. kapıyı açtım hemen.. çantama..
 güneş gözlüğümü,ruhsatı.. sigarayı vs. koydum... ön cama güneşliği yerleştirdim..
vitesi kontrol edip.. camları kapattım.. indim.. arka koltuğa,bagaja göz gezdirirken.. tuna geldi..

tuna-- tamam.. gitti eşyalar.. bot,on dakika sonra gelir..

kilitledim,arabayı..

irem-- şöyle yürüyelim mi..
tuna-- denize düşme riskim var.. sarılırsan olur..
irem-- sarılırımm,aşkımm..

 kollarımız,bellerimizde.. yürüdük epeyce.. hava karardı..
kıyı şeridindeki lambalar yandı..  bizim gibi yürüyenler,çocuklular gelip geçiyor..
banklarda oturanlar var.. serin serin esiyor.. içime çektim deniz havasını..

tuna-- haşlanmış mısır alayım mı.. sen seviyordun..

ilerideki seyyar arabayla mısır satan sakallı ,zayıf amcaya baktım.. taburesine oturmuş ,müşteri bekliyor..

irem--al hadi.. yatta yeriz..
tuna-- niye durgunsun sen.. birşey mi oldu..
irem-- yoo.. bülenti,yelizi.. nuriyi,alperi.. babamı.. annemi ..
herkesi düşünüyorum yani.. mısır seviyordun diyince,ne kadar zamandır yemediğimi fark ettim.. amca da gariban görünüyor ama arabanın sahibi değilde..
emaneten bakıyormuş gibi geldi bana.. uymuyor yani..

tuna-- kimbilir,belki öyledir.. mısır alacağız.. adamı bu kadar incelemeye,ne gerek var..

arabanın yanına geldiğimizde.. iki çocuklu bir aile de,yaklaştı..
adam kalktı,mısır kazanının kapağını açtı.. bize buyrun dedi..

irem-- çocukları bekletmeyelim..

teşekkür ederiz dediler.. mısırları verirken,parayı alırken.. acemi olduğu belliydi ve hiç yüzümüze  bile bakmadı..onlar gitti.. tuna altı tane mısır istedi.. 
bize verirken.. aksilik bu ya.. sakalı,favori kısmından biraz açılmış.. sakalın takma olduğunu anlayınca.. eğilip yüzüne baktım.. 
göz göze gelince.. tanıdım tabi..

Hiç yorum yok: