Translate

3 Haziran 2013 Pazartesi

1800.bölüm..

cengiz--( ikimizle de tokalaştı.. )teşekkür ediyorum.. hayrını görün,güle güle oturun.. bana hiç borcunuz yok.. irem hanım.. beş milyona razıydım..
sekiz milyon,para aldım.. siz ödediniz fazlasıyla.. ben borçlandım size..
ev,mağaza.. tarla.. ne isterseniz,emriniz olur.. döndüğünüzde
konuşuruz..

irem-- sağolun cengiz bey.. konuşacak birşey ve talebim yok.. sizde güle güle harcayın.. amacım evi bedavaya getirmek değildi.. siz kazanın istedim..ben bedeli ödemek istiyorum..

tuna-- evet..bize borçlu değilsiniz cengiz bey..
cengiz-- lütfen,bu konuyu kapatalım.. bir kuruş almam sizden.. bekliyorlar,sizi bir cafede..yada restoranda  ağırlamak istiyorum..

tuna--restoran olmasın da.. cafeyi sorarım.. sonra yola çıkmak zorundayız..
cengiz-- tamam.. yolunuz açık olsun..
irem-- sağolun..

beraber yürüdük onlara doğru...
bize hayırlı olsun dediler.. tuna da cafe teklifini söyleyince.. kabul ettiler..
indik aşağıya..
arabaların yanındayken.. tunanın araç telefonu çalmaya başladı.. anahtarla açıp..  oturdum ve telefonu aldım elime..

irem-- alo,buyrun..
şule-- benim..
irem-- buyrun............... rica ederim.. (elimle de,oturun diye işaret ettim..
hanımlar,oturdu.. tuna ve rekin de beyleri aldı.. takip et diye işaret etti tuna .. başımı salladım )

şule-- müsait değilsiniz sanırım..
irem-- (çalıştırdım arabayı,takip ediyorum ) söyle canım..rahatım şimdi.. (tuşa bastım) dinliyorum..

şule-- yemek yiyeceğiz.. akşam..
irem-- hah hah hah.. güzell..

şule-- ama hep birlikte.. ve burada.. yanlız gitsek,umut vermiş olacaktım.. derya ve vahide hanımlar sağolsun.. bizi öyle görünce.. anlayıp,durumu kurtardılar..

irem--  iyi olmuş,siz gitmediniz..  ama onların da isteği oldu..  memnun mu,muhatabın..

şule-- çokk.. davete atladı resmen.. arkadaşlarıyla beraber,mutfaktalar şimdi..
hünerlerini sergiliyorlarmış.. duyduğuma göre..

irem-- şulee,gidip bir su içsene sen..
şule-- hah hah hah..

irem-- ağlıyordun geldi.. şimdi de niye güldün diye gelecek..
şule-- yok artık..

mehmet-- şulee..
şule-- efendim..
irem-- hahh hah hah..

mehmet-- ne güzel güldün,öyle..
şule-- (ahizeyi eliyle  kapattı ) yapmayın rica ederim.. telefonla konuşuyordum..
ne güzel güldün denilir mi.. yanlış anlaşılacak..

mehmet--pardon, telefonu görmedim..
ben hiç kimseyi ve eşyayı görmüyorum zaten.... konuştuğun kimse.. deli olduğumu söyle.. sesini duyunca,tencerenin altını kapatıp koştuğuma ve içeride
gülenlere aldırmadığıma göre ,yalan da değil..

irem-- şulee,kırma kalbini.. kıymet bil..
şule-- mehmet bey.. sert konuştuysam kusura bakmayın.. ama şaşırtıyorsunuz beni..
mehmet-- peki,bakmadım.. ben de şaşkınım inan ki...

şule-- off.. gitti..
irem-- (tuna ,rekin sahildeki cafenin önünde durdular.. mecburen bende yanaştım.. ) şule,hadi git su iç.. hadi canım,boğazın kurumuştur senin.. ..
şule-- hahh hah hah.. ay sinirlerim bozuldu.. kapatıyorum..
irem-- (park ettim) melis de,durum nasıl..
şule-- gayet ölçülü,akıllıca konuşup davranıyor.. ağırlaştı birden..
............ ...........

irem-- hahh hah hah.. yine geldi değil mi..
şule-- evet, irem hanım dönünce aradığınızı söylerim..
irem--sana,kolay gelsin.. hoşçakal..
şule-- iyi günler..

tuşa basıp,kapattım.. arkadaki zübeydeyle lize dönerek..

irem-- bu konuşma kesinlikle aramızda kalacak.. hiç kimse, asla bilmemeli..
liz-- ne konuşması.. sen birşey duydun mu zübeyde..
zübeyde-- aslaa..
liz--irem--zübeyde-- hah hah hah..

tuna ,maruf kevin.. kaldırımda bekliyorlardı..
indik..kapıyı kilitleyip.. ikisinin de koluna girdim.. onlara doğru yürüyoruz..

liz-- (kısık sesle ) kevin,merak içinde.. sabaha kadar ağzımdan laf almaya çalıştı..
zübeyde-- (gülümseyerek) maruf da,tam ben uykuya dalarken.. sordu..  anında uyudum.. tuna sormadı mı,irem..
irem-- hayır.. başka konulara odaklanmıştı.. aklına geldiğini
sanmıyorum..

liz-- zübeyde--irem-- hahh hah hah..

biz üçümüz önde,onlar da.. arkamızda cafeye girdik..
rekin,cafer ve cengiz beyler uzun masada bize yer ayırmışlar.. deniz yanıbaşımızda.. güneş etkisini biraz kaybetmiş..  serin serin esiyor..

karşılıklı oturduk eşlerimizle.. benim yanımda rekin,karşısında cafer bey.. kısa kenarda da cengiz bey
oturuyor.. içleri yanmış.. buz gibi bira istedik dediler.. cengiz bey,sordu hepimize.. diğerleri de bira istedi.. ben çay içerim dedim..

tuna-- sen birşey yemedin değil mi..
irem-- bir parça börek yedim.. aç değilim..
tuna-- (garsona dönüp ) yiyecek olarak neyiniz var..
-- köfte,patates kızartması.. sigara böreği var.. ve getireceğim zaten..
tuna-- tamam öyleyse..

rekin-- mehmet beyler,ne zaman gideceklermiş.. biliyor musunuz
irem hanım.. ben inşaata gideceğim de,yolcu ederim diye sordum..

irem-- uçakları, gece on ikide diye duydum..
cafer-- mehmet ve faruk beyin,gitmeye hiç niyetleri yoktu.. bence beklemeyin..
kevin-- pek karşılık gördükleri söylenemez,gidebilirler..
maruf--  mecbur olmasan sende gitmek istemezdin, cafer..
cafer-- doğru da.. .. neyse..

Hiç yorum yok: