Translate

15 Nisan 2013 Pazartesi

1711.bölüm..


tuna-- bana da anlat öyleyse..
irem-- bak,akşama kadar konuştum.. haber okudum.. şimdiye kadar da susmadım.. biraz dinleneyim tuna.. evde anlatırım..
tuna-- (gülümseyerek ) amaa merak ettimm..

irem-- (güldüm ) pekiii.. şu kadarını bil.. öyleyse;
çiçekçi amca ziyaretime geldi sabah.. hani polis ya.. içeri girdiği ..konuştuğu kaydedilmesin diye ,oraya bir frekans bozucu koymuş.. giderken de,deryayla cansuyla gittiği için alamamış..
dışarıdan telefon edilememesinin sebebi oymuş.. ergün abimi çağırdım, buldu ve kemal bey,nedim bey.. vahide hanımla beni aydınlattı..
vahide hanım polis olduğunu bilmiyormuş.. ben bildiğmi söyleyince..hepsi şaşırdılar.. sitem ettiğimde de.. ; açılışta şok olup..esas duruşa geçtik.. siz yukarı çıktığınızda.. irem hanımın güvenini kırmak istemiyorum,kimliğimi bilmesin dediğini.. dayımın ve senin de şahit olduğunu söyledi.. kemal bey..
deryanın haberi olmadığı için.. onu aradıklarını ve almaya geldiklerini anlayamamış tabi.. durum bu..
haa.. amcaya onbeş gün,yokuz.. köşke göz kulak olur musun dedim..

tuna-- (gülerek ) nee..
irem--nihayetinde; olurum da,içeri girmem.. kaldırımda tam zamanlı olmasa da, çiçek satarım dedi..

tuna-- hah hah hah.. (sarıldı sıkıca ) sennn.. çook tatlısın,çokk..
irem-- (güldüm ) biliyorumm..

tuğrul-- kumrular,müzik bitti.. oturuyoruz.. haber vereyim dedim..
tuna-- sağol abiciğim..

hareketli bir müzik başlayınca..
irem-- abii.. müzik başladı.. oynuyoruz,haber vereyim dedim..

kahkahayla gülündü..

ali hale.. ergün abim.. arkadaşları, zuhaller.. hayal ablalar.. bizler.. hüseyin abi,elif abla.. cemil enişte ,safiye halayla beraber..  kurtlarımızı döktük ..
anne-babalar , akrabalar da katıldı.. halay,oryantal.. harikaydı..
 bahçenin her tarafını dönüp.. masaların aralarından geçtik..  ama ziyanın ,abimin ,tunanın , yasinin ve ergün abimin .. davulu çalan adamın etrafında yaptıkları figürler çok güzeldi..  çok alkış aldılar.. paralar havada uçuştu..

pasta merasimi için oturulduğunda. ..
ercüment,levent beyler ve neval hanımların masasına gidip..
sohbet etme imkanımız oldu.. tabi alkışlamayı da ihmal etmedik..

halenin babası doçent doktormuş.. annesi de,eczacı..
misafirler sağlık sektöründen olunca,ziyanın ve lütfünün de tanıdıkları çoktu tabi..
teyzemlerin masasına da uğradık tunayla.. anneannem ve babaanneyle muhabbet ettik..  ziya, yaşlı bir beyle geldi yanımıza..

ziya-- arif enişte,bu beyi tanıyor musun..
arif-- çıkaramadım..
ziya-- hani huriler var diye.. öbür tarafa gidiyordun ya.. seni durmuş hocam geri getirdi..
arif-- allah razı olsun.. teşekkür ederim durmuş bey..
durmuş-- (gülerek ) rica ederim,görevimiz.. birşey sormak istediğim için, rahatsız ettim sizi..  hanımınız,canlı huri vaadetmişti.. sözünü tuttu mu..

cemil-- safiye duy,bak.. o kadar hasta oldum da.. sen bir kere bile demedin..
arif-- aman cemil,demesin.. huri göreceğim diye ,umutlanıyor insan ama nerdeee...  kandırıldım..

cemil-- arif,umut fakirin ekmeği.. öyle deme..
hüseyin-- hala oğluu,kocaya yalan söylenmez desene..

osman-- (gülerek ) hüseyinn,ortalığı karıştırma ..
bacım..  baldızım.. elif,irem,hayal ve kızım söz konusu..
emsal teşkil edeceği için.. şartlara göre değerlendirilirse.. beyaz bir yalan , hayat kurtardığından.. caiz olabilir...

ziya-- babaa,büyüksün..

kahkahayı duymanızı isterdim..