Translate

1 Şubat 2013 Cuma

1610.bölüm..


vahide hanımla, derya.. üstünde mumlar yanan.. kocaman bir pasta getirince.. alkışladılar,coşkuyla...

songül ışıkları yaktı..  kalp var ortada,üstü incilerle süslenmiş.. harika  görünüyor..

irem-- sürpriz diye buna derim.. bu kimin marifeti,söyleyin bakalım..
tuna-- bana hiç bakma, inan ki .. aklıma bile gelmedi..

mr.blaunt-- tuna beyle yukarıdaydık..kutlamayı gelince yaparız demiştik ama..

nedim-- içkiyi biz aldık da..  içeriye girerken geldi bu pasta.. mutfağa bırakmalarına nezaret ettim.... sipariş sizdendir diye.. kimin gönderdiğini sormak aklıma gelmedi..
siz istemediniz mi yani..

irem-- hayır, nedim bey.. bilmiyoruz..

telefon çaldı o sırada..
irem-- sanırım gönderen arıyor.. dur gülçin.. ben bakarım.. aklımdan geçen kişi değildir inşallah..
tuna-- ben bakayım öyleyse...
irem-- hayırr.. siz kulaklarınızı kapatın sadece...  (açtım,gülçinin masasındaki telefonu ) alo..

bülent-- dövseydin,bari.. böyle telefon mu açılır..
irem-- offf.. öyle bir zamanda aradın ki.. ne yapıyorsunuz,nasılsınız..

bülent-- biz çoookkk iyiyiz,allaha şükürler olsun..
hüseyinle,fatmanın oğlu yoğun bakımdan çıktı.. gayet sağlıklı,annesinin kucağında ..normal beslenmeye başladı.. sesi de çok gür olacak maşallah.. yıkıyor ortalığı..

irem-- çokk sevindim,çokk.. ömrü uzun ve sağlıklı olsun inşallah..
tuna-- kimin bebeği olmuş.. abinin mi..

irem-- yok.. hüseyinleri anlatıyor,bülent.. normal odaya almışlar ,sağlıklıymış..
tuna-- çok selam söylesin.. bülente pasta var desene.. gelir hemen..

bülent-- bende onun için aradım zaten..
irem-- ne ,anlamadım..

bülent--  yelize çiçek göndermişsin.. çiğdemde,malları yükleyip..  parasını almış.. hastaneye uğradı akşamüstü.. halini tahmin edersin..
 jest olarak ne yapabiliriz diye, düşünürken..  yeliz verdi fikri..
pastayı  bizim adımıza, kabul ediniz efendim.. ye de,gözün doysun..

irem-- hah hah hah... kırk yıl düşünsem, bize pasta göndereceğiniz aklıma gelmezdi bülent..
çok teşekkür ediyoruz... yelizi,fatmayı ..çiğdemi öpüyorum.. gözleri aydın  olsun..  inceliğinizden etkilendik beyefendi..
hadi ben ağlamadan,kapat ta yiyeyim..  işim var.. yayına yetişeceğim..
dinle de ufkun gelişsin,pikasso.. ..

bülent--  ukalaa ,afiyet olsun..
irem-- (dudaklarım titriyor )sağol kardeşim..  sana incecik bir dilim ayırırım..
bülent-- hah hah hah.. hoşçakal..

kapatıp.. gözlerimin altını sildim.. yanlarına gelince..
irem-- ben yelize çiçek göndermiştim..  çiğdem de,tüm sıkıntılarından kurtulmuş.. hak eden ziyaydı da..
 jest yapıp,bize pasta göndermişler.. songül,ziyaya iki dilim ayır.. duyarsa söylenir şimdi..

en kötü günümüz böyle olsun.. allah ağlatmasın..  bebek,nişan..düğün.. ,iş  haberleri alalım inşallah..
sağlıklı,huzurlu.. muhabbetli ..  olsun yuvalarımız..  aldığımız kararların..  hep hayırlı ,uğurlu olmasını diliyorum..

aminn dediler..
nedim bey,şişeyi açtı.. bizde hep beraber üfledik mumları.. tabakları getirdi songül..  kesip koydum..
hep beraber oturdular da..

ben yukarıya koşup.. elimi yüzümü yıkadım,dişimi fırçaladım.. makyajımı yaptım yeniden..
yeşil kolsuz elbisemi giyip.. belime kemerimi taktım..  odamdan çantamı alarak..indim aşağıya..

pastadan büyükçe bir dilim kesip.. üstüne peçete örttüğüm tabağı ,elime aldım..
irem-- ayağınıza sağlık ,bekleyemediğim için affedin..  ve gitmeyin,dokuz buçukta dönerim..

"gideriz ,sonra görüşürüz .. herkes yorgun" dediler..

irem-- güngör ve bekir bey yarın uğrayacağım size..
güngör-- herşeyi biliyormuşsun,duyduğuma göre.. mağazaya gel..
irem-- (gülerek )peki..

tuna çatalına bir lokma yaş pasta almış.. yanıma geldi..
tuna-- aç ağzını..
irem--  tuna.. verme,ne olur.. ..
ters ters bakınca, yedim mecburen..
tuna-- (kısık sesle ) otelin 104 numaralı odasına, gel..
irem-- nee.. hııı.. emrin olur ağam..
tuna-- (gülümseyerek ) estafurullah.. hadi,dikkatli git...