Translate

26 Aralık 2012 Çarşamba

1536.bölüm..


bülent--biz bu kadar,ayrı mı düştük.. ben niye karıma ulaşamıyorum derim..

irem-- saçmalama.. ulaşamasan,ne evlenebilirdin..ne de bebekleriniz olurdu..
ben ona anladığımı hissettirerek yaklaşıyorum.. empati kurduğumda da gerçekten anlıyorum..
 yapayanlız,dayanmış ve direnmiş hayata..
şu anda da.. annelik içgüdüsüyle.. çocuklarına sahip çıkmaya çalışıyor..
kendince haklı,seni engellemediğini.. şartlar ne olursa olsun.. onlara yetebileceğini düşünüyor..  kariyerini ertelemesini istediğinde ,kendisini güçsüz görüyordur eminim..
 yorgun,endişeli.. geleceğe dair belirsizlikler var hep.. iki bebekle,gitmek..kalmak kolay değil ki..

sorun sen yada ilişkiniz değil ...hormonları hafife alma,rica ederim... annelik bambaşka birşey,bülent..
 her halimizi biliyorsun,yüzünü görmedim.. kucağıma almadım..
 ruhen ve vücut olarak tam adapte olmadığım halde..bir oğlumun olacağı,hiç aklımdan çıkmıyor.. adı, bahadır olacaktı..  holding kurulunca,tuna önerdi.. öyle yaşatalım diye düşündük..
(içimi çekerek ) bunu,söylememin nedeni ;  tuna canımı istesin,tereddüt bile etmem..
 ama bahadır holding isim hakkını almak için..  gökyüzündeki yıldızları yoluma serse, dahi..  asla vermem..  o benim,o kadar..

bülent-- sen zaten , delisin de.. demek ki,ben sahiden.. sizi anlayamıyorum.. onlar benim de çocuğum.. yeliz taşıdı diye..

irem-- ee,yeter..sinirleniyorum bak.. taşıdı ne ya..  çanta mı bu.. anne,taşımaz.. beraber yaşar,
canından can katar.. büyütür..  herşeyini veriyor,verecek daha da.. hem de karşılıksız,ömür boyu..
doktorsun söyleneceğine ;bir aydır hastanede yaşıyoruz dedin, psikolojisini tahmin etsene biraz..
tatlıyı alırken,nefes al da.. beyine oksijen gitsin... uyuşukluğuna iyi gelir..


çay bardaklarını hazırlamak için.. tezgaha yaklaştım,o da salona gitti.. tunadan anahtarı istiyor.. duyuyorum bende..

tuna-- nereye gidiyorsun,bülent..
eren-- lazımsa,benim arabamı al..
orhan-- ben götürürüm seni.. gidelim hadi..
bülent-- sakin olun.. bir yere gitmiyorum.. arabada tatlı varmış da.. onu alacağım.. birde nefes alacakmışım,beynime oksijen gitmiyormuş.. irem dedi..

tuna-- irem dediyse doğrudur.. niye kızdırdın,karımı..
bülent-- canım arkadaşım,çok acıyorum sana..
irem-- ( çayları tepsiyle,götürüyorum..çıktım mutfaktan )daha burada mısın.. sen kendine bak,bence..

tuğrul-- ne oldu,size..
ziya-- kel kardeş kontenjanından çıkmış, bülent..
irem-- (çayları ikram ediyorum.. ) yok,canım.. çıkmadı.. biraz saçmaladı,bende sinirlendim..
tuna-- az,çok .. orta.. ne yapacağıma karar vereceğim de..
irem-- (gülümsedim )canım sen yorulma,hava alınca.. düzelir umuyorum..
 
ziya--hıı.. iyi öyleyse, o havasını alsın.. ben de,biraz neşelendireyim  sizi..  kalkın bakalım,beyler.. hadi hadi hadi..




erkekler oynuyor,bizde alkışla tempo tutuyoruz.. bülent gitti..

tuna--(yanıma gelip)  irem ?
irem--  mutlaka yelizi görüp, konuşmam lazım tuna..  acil destek gerekiyor..
ya geç gidelim.. yada biz yarın gidelim..

tuna-- (elini kaldırdı ) ziya ,bir dakika dur.. bülent yokken söyleyeyim.. bu gece geç saatte gitmemiz,sorun olur mu..

ziya-- olmaz abi,hayırdır..
tuna-- acil destek gerekiyormuş da,yelizi görmeye gideceğiz..
ziya-- tamamm.. Adanaya,siz ve biz gideceğiz nasılsa.. siz hastaneye gidersiniz..  havaalanında buluşuruz,uygun mudur..
tuna-- uygun..çaktırmayalım, başla..

ziya-- derhalll.. bahça duvarından aştım..