Translate

20 Aralık 2012 Perşembe

1530.bölüm..


bülent-- lütfettin,ukala..
tuna-- şişş,kendine gel..
çiğdem-- tunaa,konuştun.. birde Adanadaki gibi,ireme cevap ver hadi..

tuna-- ilgin var mı dedin.. ziyaya sağol bile diyemedim.. yanlış anlama ihtimaline karşı konuşamıyorum ki..   dalga geçiyorsun da,kıymetini bil bence..
 o dediğimi senin duyma ihtimalin, hiç yoktu.. irem istediği için duydun..
(bana döndü) istiyor musun hayatım..

irem-- (gülümseyerek ) hayır canım.. sıra çiğdemde..
çiğdem-- (gülerek ) iyi paslaşıyorsunuz..

bülent-- sen ne diyorsun.. tek kale, maç bile yapıyorlar..  o hallerini ,seyretmek çok güzeldi..
irem--mor gözlü amigo olmanı engellediğim için,şimdi pişmanım bülent..  nasıl yakışırdı kimbilir..

tuna--bülent-- hah hah hah..

zuhal-- bir araba geldi.. şimdi zil çalacak..
eren-- plakayı da söyle,zuhal.. hepimiz bayılalım..

zuhal-- hah hah hah.. duydum eren abi.. içime doğmuş değil ki..
gönül-- (dinledi ) zuhall,zil niye çalmadı..
ziya-- gelenlerin,maruflar olduğunu varsayarsak .. gecikme normal değil mi..gönül..

tuğrul-- (gülümseyerek ) ziyaa,aklıma takıldı.. hacı abin,sana ne sipariş verdi..
bülent-- adam ilaç mümessili.. ilaç istemiştir,tuğrul abi. başka ne olacak..

eren-- hadi ya,biz anlamamıştık..
menekşe-- vah,bülent vah..  halin sahiden içler acısıymış..
ziya-- (güldü ) bülent,hiç beklemezdim senden.. sana ilaç önermem yakışık almaz.. başının çaresine bakıver..

kahkahayı duymanızı isterdim..

orhan abi,balkondan içeriye girdi.. elinde şişler ve ekmekler var..  yusuf bey,erken davranıp  hemen aldı..

orhan-- bana mı gülüyorsunuz..
bülent--(kalktı ayağa,orhan abinin yanına gidip ) yok bana gülüyorlardı .. tebrik ederim abim.. (sarıldılar ) baba olacakmışsın..
çiğdem-- bende tebrik ediyorum orhan abi..
yusuf-- bende bende..

orhan-- (gülerek ) sağolun,sağolun.. hadi oturun,kebap nefis olmuş irem..
eren-- aşkolsun abi..  hazırlayan benim.. o kaç tane yaptı ki..
irem-- onu da abim öğretti,zaten.. sağol orhan abi..

bülent-- orhan abi.. bu nasıl sevinme böyle.. baba olmayı sen istemişsin üstelik..
hayal kırıklığına uğradım..açıkçası..

orhan-- ah bülent,ah..  söz verdiğim için,konuşup yorum yapmıyorum..
ben öylesine çok istemiştim ki.. menekşe müjde verince..  abartıp.. fazla karıştım..
 o da beni veto etti.. durum sandığın gibi değil,yani..

zil çaldı o esnada.. kalktık karşılamak için..



yasin-- ziya sen, evinin zilini çaldın mı hiç..
ziya-- hayırr.. hah hah hah..

irem-- yasin,zuhalle iş yerindeydik.. bana ziyanın geldiğini söyledi..
monitöre baktım,yok.. ben dalga geçerken,üç dakika dedi.. ve gerçekten ziya geldi..   pes dedim..
ziya-- radar gibi.. hiç kaçırmıyor..

eren abimle,gönül karşıladılar marufla zübeydeyi..

ikisi de,çok şık.. yüzleri gülüyor..yani gerçekten mutlu görünüyorlar..
ellerinde tatlı ve iki  büyük hediye paketi var.. tokalaşıp verdiler.. almanca konuşuyorlar..

bülentle,ziya sandalye getirdiler.. menekşe ve ela da servisleri yerleştirdi..

tokalaşıp,hoşgeldiniz dedik.. diğerleriyle de tokalaşıyorlar..

maruf-- ziya,zuhal.. tebrik ederim.. mutluluklar diliyorum..
ziya-- teşekkür ederiz,maruf..

zuhal-- zübeyde,aradığında çok memnun olmuştum..
zübeyde-- o kadarını yapabildim,zuhal.. verdiğim tiyo işe yaradı mı..
zuhal-- elbettee..

irem-- bak ben onu unutmuştum..
eren-- yine unut ..
tuna-- ben de hatırladım ,ne yapacağız şimdi..
yusuf-- bir abbasla havayı değiştiririz,tuna bey.. etkisi tartışılmaz..
tuna--  ( gülümsedi ) peki, yusuf bey.. dinleriz sizden..