Translate

14 Aralık 2012 Cuma

1519.bölüm..



salon ışıl ışıldı.. manzara süper zaten.. bizi görünce koltuklardan kalktılar...
hizmetliler de.. çay,meyve suyu süt vs.içecekleri getirdiler..

 kocaman oval masada branch hazırlamışlar bize.. yok yok..
zübeydeyle uzun iki kenarda karşılıklı oturacakmışız.. beyler karşılıklı ve uzağımızda olacaklarmış..

irem--  kusura bakmazsanız,ben tunayla yanyana oturmak istiyorum.. protokol yok, nasılsa..

maruf-- tabi,buyrun..  oturma düzeni benimle alakalı değildi..
zübeyde-- ben,saraydaki gibi oturmak istersin sandım..
maruf--(gülümsedi )  irem söylemese ,ben itiraz edebilirdim..
irem-- keşke söyleseydin,maruf.. duymayı çok isterdim doğrusu..

düzenlemeler yapılınca.. onlarla ,karşılıklı oturduk..

maruf-- ben .. karşı tarafın tepkisinden emin değilim.. çekingen durunca da.. geç kalıyorum..  sen çok ataksın..
çaylarımız konuldu.. zübeyde tabaklarımıza servis yapmak için kalktı..

irem-- zübeyde,sen size al..
maruf-- niye..

tuna-- irem de bize alacak..
irem-- (gülümseyerek baktım ) evet..kahvaltı konusunda.. hafta içi, ben.. hafta sonu da.. tuna nazlı oluyor..
maruf-- (gülerek ) öğlen,akşam yemeklerinde durum ne..

irem-- yanlız olmuyoruz genellikle..o yüzden kahvaltı önemli.. birbirimizin dediklerini,isteklerini yapmaya çalışıyoruz..

zübeyde kendi tabaklarına aldı.. bende aldım birkaç çeşit..  kesip,kesip hem tunaya yediriyorum.. hemde kendim yiyorum..
zübeydeyle de,konuşuyoruz bu arada.. kıyamam tuna sıkıldı..

tuna-- (mırıldanıyor ) yeter artık.. yedirme.. elim var benim..
irem-- (peçeteyle ağzını sildim ) elinin olduğunu nasıl bilmem ,hayatım..
 peçete de kullanmak istemezdim ama.. kader işte..
imrendirilmesi gerekiyor.. kanun değişimi için.. kadınların oy kullanacağı ,referandum yapacakmış..
(çay bardağını aldım ) iç bakayım.. sıcak ağzını yakma,sakın..

tuna-- (aldı elimden) o imrenecek diye,senin elinin yanmasına dayanamam..
irem-- hiii,öpecem öpecem..
tuna-- aman,sakın ha..
irem-- hah hah hah..

**********
kahvaltıdan sonra.. geniş verandaya konulmuş koltuklarda.. boğaza bakarak..  kahvelerimizi sigaralarımızı içiyoruz.. yağmurda çiseliyor..

maruf-- mehmet bey,şaşırttı beni..  son model araba,satış haricinde yerinden kıpırdatılmaz ama ...
o binmemiz için,göndermiş..


irem-- jest yapmış,sağolsun.. bizim yerimizi nasıl öğrendi, onu bilmiyorum..
maruf-- ben gelirken,komşuyuz dedim ama yer söylememiştim..  rekini arayıp, vahide hanımdan öğrenmiş..

irem-- ilginç,vahide hanım pek söylemez de..
maruf-- (gülerek ) kimbilir ,dikkati dağılmıştır belki..
zübeyde-- ne zaman evleniyorlar,irem..

irem-- bilmiyorum,zübeyde.. karar onların.. hiç karışmıyorum.. 
maruf-- muhatapları burada değil.. konuştuklarımız da aramızda kalacak..  sahiden evlendikten sonra.. vahide hanımın çalışacağına .. yada seninle çalışacağına inanıyor musun..irem.. 

irem-- inanıyorum maruf..yine de,şartları kendince değişebilir.. sadece onun istemesi halinde,ayrılmasına izin verebilirim.. 
 rekinle maddiyatı yüzünden,evlenmiyor.. destek ve fayda sağlamak amacında değil.. 
yatırımlarından , geliri var zaten.. hiç çalışmasa bile,hayatını rahatça sürdürür.. 
yönetim kurulunda,şu anda da gayet güzel kazanıyor..  ki; kazanmasa bile,
ilişkimizin manevi yönü var.. dürüst,çalışkan ben ondan vazgeçmem.. onun da, vazgeçeceğini sanmıyorum.. rekin,baskı yaparsa.. kaybeder..

maruf-- dileğimiz geç gelen sevginin .. mutlulukla taçlanması elbette.. 
rekin,müthiş kararlarla hayatını ona adadı.. tamamen değiştirdi.. 
genç değiller,imkanları var..  baskı değilde, çalışmamasını isteyebilir.. 
endişem; vahide hanım hayır derse.. rekin  kırılır.. 

tuna--  vahide hanım,çok sağlam karakterli..   çok anlayışlı bir kadındır.. bu konuları da,konuşmuşlardır herhalde maruf..  iki kişinin özelini.. yaptıkları özverileri biz  bilemeyiz ve karışamayız..  
ama arkadaşlıkları;bir kaç aydır devam ettiğine göre..  ben değişikliğin  karşılıklı olduğunu düşündürüyorum.. 

maruf-- umarım öyledir.. siz bu gece gitmeseniz olmaz mı..