Translate

14 Aralık 2012 Cuma

1518.bölüm..


iki saat kadar sonra..
tunayla beraber,merdivenlerden inerken..

irem-- saat daha dokuz..  eh tuna,seni ne yapmalı bilmem ki..
tuna-- (gülerek ,belime koydu kolunu) bulursun nasılsa.. istediğini yap hayatım ..
irem-- emin olabilirsin..
tuna-- şüphem yok.. ama bana da hak ver.. zaman kısıtlı,görülecek çok kişi var.. yarın uyursun,artık..

irem-- (alt kata indiğimizde ) halamlar kalacaklarmış.. madem.. figenle burada kalmalarını önerelim..  çalışacağı banka şubesi, az ileride.. dursun efendi ,ihtiyaçlarını alır.. ayşeyi de,gönderirsek..
rahat ederler..

tuna-- (ayakkabısını giyip,vestiyerden anahtarı aldı.. ) söyleriz de,erenin göndereceğini
sanmam.. neyse.. (beni tepeden tırnağa süzüp,gülerek ) çok güzelsiniz hanımefendi.. buyrun..
(kapıyı açtı )

irem--(gülümsedim )rüya ve kıyafet seçimlerinizden olsa gerek.. beyefendi..
 tuna--(güldü )  rica ederim.. renkli rüyamız,ilham verdi.. ama katkınız  gözardı edilemez..
irem-- Adanaya dönelim,yarın sabahın altısında ben sana bir ilham vereceğim kii.. şok olacaksın..
tuna-- hah hah hah..

***************

 çıktım bahçeye.. o, kapıyı kilitlerken .. denize doğru yürüyüp.. nefis boğaz manzarasına bakarak.. bir sigara yaktım..
yağmur durmuş ama.. hava bulutlu ,biraz da serinmiş doğrusu..
tuna bilmiş gibi krem rengi etek -ceket takım almış.. uzun kollu siyah gömlekle iyi oldu..
çorap ve topuklu kapalı ayakkabı bile giydim.. buraya sonbahar gelmiş.. tuna da takım elbise giydi..

sigarayı söndürünce,girişe doğru yürüdüm.. tunayla dursun efendi de,arabanın yanında konuşuyorlardı.. pastaneden poaça simit ,börek aldırmış onu verdi..
 yanlarına gittiğimde selamlaştık..  o içeriye girdi,bizde maruflara doğru yürüdük..

***********

maruf açtı kapıyı,gayet şık beyefendi.. içeri buyur etti..
zübeyde de her zamanki zarifliği ve güler yüzüyle karşıladı.. tunayla tokalaştılar..
çok özlemişiz.. sarıldık konuşmadan.. onlar  salona geçtiler..

zübeyde--canımm, nasılsın..
irem-- iyi,sen.. nasılsın hayatım..
zübeyde-- bugün daha iyiyim..

irem-- sevindim.. annen,kardeşlerin nerede..
zübeyde-- bir yere gitme imkanları yok ya.. maruf gelince.. arabayla
gezmeye gönderdi... bende biraz yanlız kalalım istedim,açıkçası..
irem-- işe yaradı mı..
zübeyde-- ne?

irem-- yanlız kalmak ve kek..
zübeyde--(gülümseyerek,koluma girdi )  bilmiyorum,göreceğiz..
irem-- maruf saraya götürmek istemedi ve biraz sıkıntılıyım demişti de.. o yüzden sordum..

zübeyde-- hıı,sıkıntısını bilmiyordum.. ama gördüğüm kadarıyla son eşi ,tam bir felaketti.. o yüzden olabilir..
ben bebekle,o gördüğün evde kalıyordum.. maruf danışmanıyla haber göndermiş.. bebek saraya,ben buraya gelecekmişim.. kendisi de,dün öğlen gelecekti ama..berabermişsiniz..
(gözlerini kısarak)şimdi  anladımm..  gel hadi,neşeyle kahvaltımızı yapalım..

irem--ne anladın, söyle de.. bende neşeleneyim..

zübeyde-- maruf,bazı köklü kanunları değiştirmek için.. araştırma yapmalarını istemiş,danışmanlarından.. referandum yapılacakmış ve sadece kadınlar oy kullanacaklarmış.. az önce, talimat verirken duydum..  konuyu tahmin edince neşeleneceğini umuyorum..

irem--(gülerek ) çok sevindim.. marufa ödül lazım.. zübeyde..
zübeyde--beklentileri asgari tutmak lazım..  patates kızarttım, bundan ala ödül mü olur..

irem--zübeyde-- hah hah hah..