Translate

5 Aralık 2012 Çarşamba

1499.bölüm..


faruk-- taktik güzeldi tuna bey..
tuna-- sağolun.. iremin kuzeninden öğrendim.. etkili oluyor..
yasin-- (gülerek ) ev hediyesi olarak, devasa bir battaniye aldık onlara..

tuna--irem-- hah hah hah..

havaalanına geldiğimizde indik.. uçağına doğru buyur etti.. yürüyoruz  bizde..
pilotu görünce..
yasin-- tunaa.. mr.blaunta mı rica etmiştin sen..
tuna-- evet..
yasin-- (durdu ) doğru söyle.. ben iremden şüphelenmiştim, pilot bir kadının aradığını söyledi de..

tuna-- söylüyorum,ben rekinle konuştum.. pilotla, rekinin yardımcısı konuştuysa .. ondan haberim yok..

irem-- ne oldu,bana da söyleyin.. kim ne rica etmiş.. ben niye şüpheli oldum şimdi..
yasin-- tuna,yardım et.. çikolata yok,öksür bari..

tuna--irem-- hah hah hah..

hans verfack la,selamlaştılar.. bizde uçağa bindik.. herkes kurulmuş koltuklara..
 oturduk.. kapı kapandı.. hostes kemerlerimizi takmamızı söyledi.. motor çalıştı.. ben tedirgin olurken..

yasin-- mr.blaunt..ben sizin uçağınız olduğunuzu, az önce öğrendim..  yardımınız için,çok teşekkür ediyorum..
mr.blaunt-- rica ederim,yasin bey..  durumu öğrenince..var olanı kullanmamak olmazdı,değil mi.. sorunsuz gitmenizden,memnun oldum ..

içki servisi yapıldı yine.. çeşit çeşit çikolatalar da.. geldi..

faruk-- biz nereye gidiyoruz,birde onu öğrensek.. zaten,çakırkeyf olduk.. içki uçak korkusu için miydi yoksa..
mr.blaunt-- (gülerek ) pasaportlarınız olmadığı için... İstanbula gidelim dedim ben..

mehmet-- hah hah hah.. güzell..
maruf-- ben de.. dubaiye gidelim dedim mehmet bey.. umarım sorun olmaz..

mehmet-- olmaz da,oraya pasaportsuz nasıl gireceğiz..
maruf-- beni tanıyorlar..gireriz..
davut-- sarhoş mu oldun,mehmet.. maruf bey şeyh.. ne pasaportu isteyecekler..
mehmet-- biraz başım dönüyor,sanırım..
yasin--paraşütünüz vardır,pilot sağa yanaşınca.. ben atlayayım bari.. yanlış uçağa binmişim de..

güldük..

irem-- havalandık mı ki.. yasin.. ne paraşütü..
tuna-- yasin,çikolata ye..
irem-- niye .. (pencereden bakınca ) aaa.. ne zaman kalktık biz..
tuna--(gülerek ) beş dakika oluyor..

maruf-- aman irem,seni duyan da..ilk defa bindiğini sanacak..
ben yirmi çocukla hayatımın yolculuğunu, senin rican için yapmıştım.. hatırlatırım,borçlusun bana..

irem-- (gülümsedim ) haklısın,ne diyeyim.. borç kapsamında anlaşmıştık.sen de onu hatırla.. şimdi biz saraya mı gidiyoruz..

maruf-- yok... rekinin evine gidiyoruz..
irem-- vahide hanım da,olsaydı keşke.. o görmeden,bizim gitmemiz biraz tuhaf olacak..

mr.blaunt-- (gülerek,çikolata tabağını uzattı) buyrun lütfen..
irem-- aa..
rekin--tuna--maruf--yasin--mehmet--faruk--davut-- hahhh hah hah..

mr.blaunt-- yanlış anlamayın,tunustan dönerken... hep beraber gitmiştik.
irem-- açıklamanıza gerek yok rekin.. tek de,gitseniz sorun değil.. ikinizde özgürsünüz.. ben duymadığım için,şaşırdım sadece..

mr.blaunt--vahide söyleyemedim demişti..  yine bilmezseniz sevinirim..
irem-- peki,anlaştık..


Hiç yorum yok: