Translate

3 Aralık 2012 Pazartesi

1497.bölüm..


maruf-- ben yeni geldim.. görüşemedik..natalie ;sizi beklediğini ve geleceğini söyledi..  ne oldu ki.. 
tuna-- beyleri tanıştırayım da, anlatırız.. 
(tanıştırdı,tokalaştılar.. içeriye girdik.. natalie ile merhabalaştık.. üst kata aldı bizi.. odasında ağırlanmamızı istemiş.. ne içeceğimizi sordu.. beyler viski ,ben kahve istedim.. natalie gidince.. 
tuna ana hatlarıyla bahsetti..  )

maruf--(viskileri geldi,içerlerken.. çikolataları da yiyorlar.. ) tamamm almakla en iyisini yapmış.. 
rekin tam bir profesyoneldir,hatasız çalışır.. ortaklığınız,hayırlı olsun  irem.

irem-- eminim de,ben henüz ortaklık teklifini kabul etmedim maruf..  düşünüyorum.. 
maruf-- düşümenin sebebi maddi ise.. söylemen yeter.. 
irem--  ben tunadan bile kabul etmiyorum ,o konuda sorunum yok.. 
yine de sorduğun için,sağol..  ortak da olabilirim.. fakat hırs yapmadan.. 
ağır ve temkinli hareket etmekte fayda görüyorum.. 

maruf-- ödediği rekine dokunmaz da,sen ortak ol yine de.. bir kahireye ,birde dubaiye bayilik verip anlaşmayı yaparsan.. yatırdığını anında alırsın.. cafer de olur bak.. 

irem-- doğrudur ama zamanım yok.. anlaşma için uğraşamam... arapça bilmiyorum , okulum başlayacak.. ve birçok etkinliğim var..  bir işi tam manası ile yapmak istediğim için de,
rekine mahçup olmak istemiyorum anlıyormusun.. fabrika almak,ortak olmak bana yabancı..huysuzum.. üstelik  ne teknik bilgim,ne tecrübem var..  geçen yıl olsa, şimdiye kadar imzalamış olurdum.. ama ben ve şartlarım değişti.. 

benim de kahvem geldi.. çantamdan sigara alıp,yaktım.. 
tuna-- maruf,karar onun.. baskı her zaman ters etki yapar ireme.. kendisine göre,en doğru kararı.. o verir.. karışma ve yönlendirme.. 

maruf-- ama görüyorum,bu onun lehine.. sen nasıl susabiliyorsun.. .. biliyorsun ortak ol desen,olur..  bu nasıl bir sabır.. anlayamıyorum.. 

faruk-- bende,tarafsız kalmak istemenize hayran oldum.. 
mehmet-- sahi nasıl başarıyorsunuz.. karışmamayı.. 
davut-- özel ve iş kararları nasıl ayrılıyor diye sorayım bende.. 

tuna-- (gülümseyerek )işin aslı.. biraz kibir,birazda ukalalıkla.. 18 yaşında,her istediğimi alacak/yapacak güce sahiptim.. özel ve genel anlamda sabır etmemi gerektirecek.. .. 
 ulaşamadığım,çok arzu ettiğim hiç birşey olmamıştı..  ısrar, baskı nedir bilmezdim.. 

 ama iremi gördükten sonra,bilerek-bilmeyerek ..kök söktürdü bana..  sabır etmeyi de,çaresiz kalmayı da öğrendim.. ona ısrar ve baskının %100 ters etki yaptığını ,birebir gördüm.. 
evliliğimiz boyunca da.. mutluluğun ve acının uç noktalarında gezinirken.. sabır kelimesinin anlamını ,boyutlarını  hiç bilmediğimizi   öğrendik.. ne yazık ki,beterin beteri varmış.. 

şimdi irem.. ister ortak olsun,ister olmasın.. zarar da seçenekler dahilinde tabi.. ama önemli değil.. 
 baskı yapıp da,ben onun sıkılmasına neden olamam..  hiç birşey ondan,sağlığından  daha değerli değil.. .. 
çalışmaya mecbur değil,o hobisini işi yaptı.. para kazanması da,kendimiz için değil.. fazla yorulmasına üzülüyorum da,kendisini iyi hissediyor o yüzden sesim çıkmıyor.. güzel bir amacı  var çünkü.. karışmama gerek yok,  en uygun ve doğru kararı vereceğine eminim.. rüştünü ıspat etti..
 bütçesi çok güçlü.. kendisi emeği ile kazandı.. ben bir avuç harç koydum,o binalar inşaa etti.. koşuyor maşallah.. bu ay sonunda ilk harcı bana iade etmek,tamamen bağımsız olmak istiyor,bende saygı duyuyorum..
 halbuki,tüm mal varlığımızı kullanacak tek yetkili imza onun.. her istediğini yapabilir.. 

 borcumuz yok, canımız sağ,karı-koca birbirimize bağlıyız.. 
özel kararların,konuşulup.. ortak alındığı ,yuvamızda biz iyiyiz.. 
iş için fikrimi de alır.. ama kararı ona bırakırım.. 
başımızı sokacak bir evimiz.. geçinecek kadar maaşımız var.. ben bundan daha başka ne isteyebilirim ki.. 
davut-- allah bozmasın .. 
amin dedik.. 

maruf-- (gülerek ) tek yetkili imza senin ha.. bunu öğrendiğim iyi oldu.. tunayı rahat bırakırım artık.. 
irem-- (güldüm ) aklına bile getirme maruf.. tunadan alamamışsın,benden hiç alamazsın.. 

mr.blaunt-- (içeri girdi,güler yüzle .. kıyafetini değiştirmiş.. yanımıza gelip.. tokalaşıp.. hoşgeldiniz dedi ) kusura bakmayın,geciktiğim için.. ayarlamaları yapıp,arkadaşları gönderirken.. kiralık araba bozuldu.. onunla uğraştık..  otele gitmek zorunda kaldım.. şeyhim, sizde hoşgeldiniz.. bu ne güzel sürpriz.. 

maruf-- sağol, hoşbulduk. rekin.. konuyu duydum hayırlı olsun.. sen ireme % kaç ortaklık önerdin.. 
mr.blaunt-- (oturdu koltuğa ) teşekkür ederim.. konuşmadık daha.. ben, % 50 düşünmüştüm.. 
maruf-- yani %45 hisse ,doğru mu.. 
mr.blaunt-- evet.. 
maruf-- karar alamazsınız.. % 51 senin olsun.. 
mr.blaunt-- nasıl isterseniz şeyhim.. irem hanıma da uygunsa ve kabul ediyorsa.. tabi,olur..

irem-- mr.blaunt.. ben,süremi sonuna kadar kullanmakta kararlıyım... 
yönetim kuruluyla ve mali müşavirimle konuşmak ... kararımı öyle vermek,istiyorum..  
mr.blaunt-- elbette..bu en doğal hakkınız..  acıktırdım sizi.. yemeğe gidebiliriz ,istediğiniz zaman.. şeyhim,sizde katılırsanız sevinirim.. 

kalktık.. 
maruf-- beni affedin.. işim var.. akşama da döneceğim.. size afiyet olsun.. 
irem-- dediğime mi bozuldun,maruf.. 
maruf-- madem sordun.. biraz bozuldum doğrusu.. 

irem-- hımm,demek öyle.. ama sayende bende bozuldum..  tuna, baskının ters etki yarattığını 
söyledi.. karışma ,yönlendirme dedi.. bende,kendimce haklı  nedenlerimi anlattım..  
 şeyhsin,sana kimsenin itiraz edemediğini .. alışık olmadığını .. dostuğunu ve iyi niyetini bildiğim için.. 
faruk,mehmet , davut  beylerin ..  mr.blauntun  yanında ayıp olmasın diye.. daha fazlasını söylemedim.. inan bana..   hatta tunanın hatırına, dilimin ucuna kadar gelen.. 

tuna-- öhö öhöö.. 

maruf--mehmet--faruk--rekin-- davut--  irem-- hah hah hah.. 

Hiç yorum yok: