Translate

30 Kasım 2012 Cuma

1487.bölüm..


yanlarına gidince.. tuna şemsiyeyi kapatıp verdi.. garsona..
tuna-- buyrun..

oturuluyor..
doğal olarak.. dışarıya masa hazırlamışlar..  diğer masalar da dolu..
 çardak sazlarla kaplı.. saçaklardan sular akıyorda.. sıçramıyor..
kenarları  yerden bir metre kadar yükseklikte  levhalarla kapatmışlar..
 fakat biraz serin.. özellikle benim için..

diğer müşterilere -hiç tanımasam da..- sesimi yükselterek afiyet olsun dedim..
size de dediler..

irem-- (garsona ) satılmış dayı nerede..
-- eve gittiydi.. seslendim,şimdi gelir..
irem-- peki..

bende oturdum tunanın karşısına..

tuna--  doğa ile başbaşa sessizlikte kebap yiyelim istemiştim ama.. yağmur sürpriz yaptı..
benimle gelenler,çok sevdiler.. ama sizde durum nedir bilmiyorum..

mehmet-- çevreyle ilgili dediklerinize katılıyorum.. kebap güzel olmasa bu kadar insan gelmez.. ben memnunum..
faruk-- burada potansiyel varmış.. onu anladım.. damak zevkinize düşkünsünüz..
cafe fikri cazip gelmeye başladı..
philip-- bizde severiz böyle yeri..

tuna-- sevindim.. (garson geldi ) ne içebiliriz say bakalım..
-- alkollü alkolsüz herşey mevcutmuş size..  meyve suyundan,viskiye kadar.. emrinizdeymiş..

mehmet-- bak senn.. dayı, gerçek dayınız mı yoksa..
tuna-- kan bağımız ,yok da.. o da bir yadigardır..

herkes içeceğini söylerken..
tuna-- irem,kimi nereye gönderiyorsun..

irem-- dayımla yengem,İstanbuldalarmış..
yengem bebeği merak edince hastaneye gitmişler.. bebek çok iyiymiş,nefesi de düzelmiş..
fatmayı gönderebilirsek, ikisi içinde iyi olurmuş..bülent oda ayarlayacakmış..
yengem de gelebileceğini anlamak için fatmayla konuşuyormuş.. onay vermiş.. tamam gönderirim dedim.. durum bu,selamı var..

tuna-- as.. (bıyıklarını kemiriyor,garsonun ne içersiniz dediğini duymadı )
irem-- ben kola,o rakı içiyor..

garson uzaklaşınca..

tuna-- hüseyine haber vermedin değil mi..
irem-- yok.. ayarlayıp da, arayayım dedim..
tuna-- bayramda uçakta yer bulunmaz.. hem tehlikeli de olabilir.. jipin anahtarı sendeyse.. onunla gitsinler.. nail götürür..
irem-- sende olması lazım da, sabah yola çıksınlar.. nail uzun yola gitti mi hiç..
tuna-- (başını salladı ) gitti.. ben arayayım da.. hazırlansınlar..

irem-- (masanın üzerindeki elini tuttum .. ) kocacığım ,niye telaş yapıyorsun..  haber verirsen.. o anne babaya sabah olur mu.. kadıncağız lohusa,bebeğinden ayrılmış.. ne kadar beklediklerini de biliyorsun..
 akılları başlarında değil..üzgünler.. ne hazırlayacak , kıpırdayacak hali mi var ki.. giyeceği düşünecek durumu yok yani..
heyecandan olanları biliyorsun,şimdi daha tehlikeli.. annenin sağlığı bozulursa ,vicdanımız rahat etmez.. hadi canım,lütfen sakinleş.. seni böyle görmek istemiyorum..

tuna-- (elimin üstüne, diğer elini koyup.. ) peki hayatım.. benimde bir isteğim var..
irem-- emrin olur ağam ,söyle..
tuna-- estafurullah.. üşümesen de.. cekedimi giyeceksin,bende seni hasta görmek istemiyorum ..asla..
irem-- peki hayatım ver,giyeyim..

tuna kalkıp cekedini çıkardı..  bana giydirip.. saçlarımı çıkardı..
doğallıkla da.. cekedin önünü kapatmaya çalışırken.. biraz eğildi.. yanağı yanağıma değiyor..

 masadakiler bizi seyrediyormuş,hiç de ses çıkarmadılar.. bizde onları unuttuk.. daldık daha doğrusu..

tuna-- (doğrulurken ) şimdi olduu.. daa, irem biz yanlız değildik..

irem-- (hepsine bakıp.. hayret,şaşkınlık ..imrenme ve tebessüm ifadelerini görünce.. ellerimi yüzüme kapattım )  offff,of.. elini tutmayacaktım..

bir kahkaha yükseldi bizimkilerden.. nasıl gülüyorlar..

Hiç yorum yok: