Translate

27 Kasım 2012 Salı

1485.bölüm..


önce baraj yolu,göl kıyısı dolaştık..  güle konuşa.. sonra havaalanı yoluna döndük..

etrafa ve rekine öngördüğüm araziye bayıldılar.. mustafa beylerin ,binaları da tamamlanmış..  pist için çalışanlar vardı..  arabaları yol kıyısına park ettik.. ayakta konuşuyoruz..  tanıttık,anlattık işte..

mehmet- -dediğiniz kadar varmış doğrusu.. buradan ben bile bir yer alabilirim. arsalar kaç liraya gidiyor,ki..

tuna--  bu  bina nın arsası,zamanında hibe edilmiş.. ama alan satmış,sonrada el değiştirmiş birkaç kere..
buranın haricinde, yolun iki kıyısında da.. epeyce bir alanda,satılık arsa yok.. tarım arazisi zaten..  yatırım yapmak istiyorsanız..  emlak işi yapan arkadaşlarımıza yönlendiririz sizi.. başka yer bulurlar..

mr.gardner,mr.falke ve rekin  izin isteyip.. mağazalara bakmaya gittiler..

mehmet--siz çok kesin konuşuyorsunuz da, mr.blaunt nasıl buldu acaba..

irem-- kesin konuşuyor,çünkü bahsedilen yerler bizim mehmet bey.. satmıyoruz ve düşünmüyoruz.. mr.blauntla dostluğumuz da çok özel..  değer veren ve değer bilen bir insan.. olduğundan,yeri ben önerdim.. burada amacına uygun, başka arazi bulması mümkün değildi..
jestimin yanlış anlaşılmaması için.. hediye etmediğimi belirtmek istiyorum..  ticaret yapıyoruz, herşey kuralları çerçevesinde olmalı..  o da,inşaatı üstlenip.. kirasını ödeyerek,işletmesini yapacak..

faruk--peki, toprakları kim değerlendiriyor.. buğday ve pamukta süper verim alınır,buradan..

tuna-- ben ekiyorum.. faruk bey.. pamuk ve buğdayın veriminden de,kalitesinden de memnunuz..

davut-- bravo doğrusu.. bir koltuğa birkaç karpuz sıkıştırmışsınız..  eşiniz ayrı,siz ayrı.. zor işler yapıyorsunuz.. nasıl zaman buluyorsunuz .. ne zaman görüşüyorsunuz, anlamadım ki..

tuna-- sağolun,gerçekten zor.. ve yıpratıcı..özveri gerekiyor.. birbirimize destek olmak ve zaman ayırabilmek için..  ben  yorulup, karpuzları bıraktım.. artık sadece eşimi,işimi istiyorum..

mehmet-- o halde satın..

tuna--  zarar etmeden.. bir yeri sattığım pek vaki değildir, mehmet bey.. aile yadigarını,ihtiyaç haricinde satmak da mantıklı değil..

philip-- okul yaptırıyordun,başka projelerin de vardı..ne aşamadalar, tuna.. yine şenlik yapacak mıyız..

tuna-- (gülerek ) inşallah..  bitti sayılır,philip..  onbeş gün sonra teslim edecekler.
öğretim kadrosu lojmanlara yerleşiyormuş,kayıtlar da başlamış.. liseyi bakıma aldılar, iki haftada da o tamamlanır..  mart ayında da.. o projelerin temeli atılacak,kısmetse..

mr.gardner,mr.falke ve rekin döndüğünde.. yanımızda  bir araba durdu da içi  görülmüyor..

irem-- adres mi soracaklar ki..
tuna-- kimbilir..

 arka kapı açıldı ve bekir bey indi..

irem-- aa,sizi anmıştık bizde..
bekir--bizde bayram da,gelirler demiştik ama..

irem--(yanına gittik,tuna tokaşlaşıp bayramlaştı.. bende tokalaşıyorum..)daha bayram bitmedi ki, geleceğiz bekir ağa..  harçlığımı da isterim,ona göre... vereceksen şimdi öpeyim..

bekir-- hah hah hah.. öpme şimdi..  (öptü yanaklarımı,baba gibi. ) hayırlı bayramlar olsun.. ama harçlık yok.. bitti bitti..
irem-- amin,ben onu alırım nasılsa.. sen hiiç merak etme.. (fısıldadım; iş için geldiler..o yüzden gelemedik..kusura bakma.. xxx Türkiye ithalatçısı oldum.. imzaladık.. başkan,satış müdürü ve
 bayileri buradalar. rekin de Adana bayisi oldu.. yemeğe götüreceğiz, sizde buyrun) misafirlerimizle tanıştırayım,bekir ağa..

tanıştırdım tek tek.. tokalaştılar..  mehmet bey ne amaçla burada olduklarını söyleyince..

bekir-- hayırlı olsun,iyi bir yatırım yapmışsın.... çok kazançlı,bir iş olacağına eminim.. fabrika bitince..
arabaların lastiklerini de,biz verelim.. ortak.. yap bağlantıyı..

irem--(güldüm ) inşallah..
tuna-- yemeğe gidiyoruz,bekir bey.. beraber gidelim,buyrun..

bekir-- sağol tuna.. başka zaman inşallah.. size sitem ettim ama bir haftadır,İstanbulda bağlantılarla uğraşıyordum.. daha yeni geliyorum..  eve gideyim.. görüşürüz sonra..
tuna-- peki,siz bilirsiniz..

memnun oldum diyerek ,diğerleriyle de tokalaştı.. onu yolcu ettik..
bizde bindik arabalara.. hareket ettiğimizde de, yağmur atıştırmaya başladı.. ama rahatsız etmiyor.. toprak kokusunu içime çekerek.. tunayı takip ediyorum..
döndük.. bizim çiftliğin olduğu taraftan gidiyoruz... gayri ihtiyari baktım, sanki görecekmişim gibi..

philip-- irem,tuna pamuğu göndermiş sağolsun.. ama fiyatını söylememiş..
sonrada görüşemedik.. şimdi sordum, sen biliyormuşsun..  söyle de,paranı yatırayım..

irem-- tamam,konuşuruz philip..
philip-- pamuk,mamül oldu.. zaman aşımından unutabilirim.. haberin olsun..

güldük..
irem-- canın sağolsun.. (silecekleri çalıştırıp,camımı kapattım )  ağustosta,Adanaya yağmur yağdığını da görmedik demeyelim..

telefon çalınca açtım..
irem-- buyrun..

tuna-- hayatım,ağır gel.. biz ilerideki benzinlikteyiz.. kestirmeden öne geçerim.. birazdan..
irem-- anladım..
tuna-- ve mr.gardnerin kalacağını şimdi hatırladım..
irem--yani?
 tuna-- ben faruk beyle çiftlikte kalırken..
senin mr.gardner ,philip ve elizabethi götürmene razı olamam..  aa,rekin de  vaar.. bana ne oldu,böyle bilmem ki..( gülerek) hep senin suçun..

irem-- hah hah hah.. bir ihtimal daha var ve bulacağına eminim.. yağmur şiddetlendi,yol bozuk.. yine çamur engeline takılırmıyız ki..
tuna-- neler hatırlatıyorsun bana.. keşke kalsak diyeceğim neredeyse..
irem--(içimi çekerek )  bende.. by..

kapatıp,yola odaklandım..

faruk-- tatsız bir olay olmuş sanırım ama bu araba  dört çeker.. yolda kalmaz,irem hanım.. merak etmeyin..
mehmet-- bir aksilik olursa.. tuna bey kurtarır sizi..
irem-- biliyorum beyler,şuan için sorun yok.. arabamız güçlü, telefonumuz var.. kalsak dahi kurtaracak kişiye ulaşabiliriz..
ama üç yıl önceki olay farklıydı.. araba binek tipiydi.. gece feci yağmur yağıyordu ve birden çamura girdik.. bataklık gibi gömüldük adeta.. telefon da olmayınca,kurtulmamız maceralı olmuştu..


Hiç yorum yok: