Translate

9 Ekim 2012 Salı

1419.bölüm..


tuna aceleyle gitti arabaya.. ufuğa içeri gel dediler..
 bende boş fincanları mutfağa götürdüm.. yıkarken..

menekşe-- (mutfağa geldi ) irem  hırka ,battaniye vs.var mı..
irem-- var hayatım.. getireyim hemen.. eğer uzanmak istersen,yukarı çıkabilirsin..
menekşe-- yok yok..  ufukla orhan için istiyorum..

irem-- tamam.. şömineyi de yakabiliriz.. hava burada hemen soğuyor..
menekşe-- evet.. sen git,çayı ben koyayım hadi..
irem-- yorulma bak..
menekşe-- bununla yorulmam canım..

ben yukarıdan battaniye ve hırkalarla geldiğimde.. çay içiyorlardı.. verdim hepsine..
şöminedeki odunları ,kozalakları da tutuşturdum.. çabucak..
odun getirmek için dışarı çıkarken..tunayla karşılaştık..
sepete odun koymuş,içeriye getiriyormuş..

tuna-- yakarız dedim..
irem-- yaktım.. bende almak için geliyordum..
tuna-- ufuk nerede..
irem-- burada.. üşümüş..
tuna-- (içeri girip,sepeti şöminenin yanına bıraktı.. kapıyı kapadım.. rüzgar artmış bir anda) ufuk biberleri arabanıza koydum..

ufuk-- sağol amca.. daha toplayacaktım ama göndermiyor annem..
ela-- üşümüşsün hayatım,hasta olmak istemezsin değil mi..
ufuk--istemem de..
tuna-- (oturdu yerine.. ben de oturup çayımı aldım ) yine geliriz,
montunu da getirirsin ve toplarsın ufuk..  televizyon seyretmek istersen söyle..
ufuk-- olurr..

tuna-- gel öyleyse..

ikisi yukarı çıktılar.. battaniye var diye almadı..
irem-- ısındınız mı..
ela-- ısındık, şimdi de rehavet çöktü..
tuğrul--burası, tam kafa dinleyecek yermiş doğrusu..

orhan-- (esnedi)evet.. beni de bol oksijen çarptı.
menekşe-- saat daha  altı,orhan.. uykun mu geldi..
irem-- uyuyun isterseniz..

orhan-- isterdim de.. yarın , sözlüğü yayın evine teslim edeceğim..
Mersine gidip, son bir kez gözden geçirmem lazım..

tuna geldi yanımıza..
tuna--hazırdır o.. kaç kere gözden geçirmişsindir,kimbilir..
orhan-- (gülerek ) bir kere daha bakmakta fayda var..

çayları doldurup getirdim..  sigaraları yaktık..

irem-- arayan kimmiş  tuna..
tuna-- philip miş.. mr.sam ve feryal hanım yemeğe geliyormuş da.. sizde buyrun dedi.. tanıştıklarını biliyor muydun..

tuğrul-- telepati kuramadığınız bir konu duyduk nihayet..
tuna-- sıra ona gelmemiş demek ki..

irem-- (gülerek ) bak sen şu işe..bilmiyordum canım..
 genel bilgi vereyim.. kaanın arkadaşları..feryal hanım ,mimar..
şermin hanım da  harita mühendisi..
 oya hanıma tavsiye ettim .. üç gün önce iş başı yaptılar..
sadun bey,görür görmez şermin hanıma vuruldu da.. bu daha ilginç olmuş..
 ne zaman..nasıl görüştüler de,yemeğe gidiyorlar ..anlamadım ki..

tuğrul-- yemeğe gidersen öğrenirsin..
irem-- ben gitmesem de öğrenirim,abim.. pazartesi satış yapacağım kısmetse..

tuna-- yarın tüm detayları öğreneceğine bahse girerim.. açılış var ya..
irem-- haklısın.. sen philibe ne dedin..
tuna-- Adanada değiliz,size afiyet olsun..  dedim..
onun derdi de,bizi konuşturmak ya.. dönerseniz mutlaka uğrayın dedi..

orhan-- o halde biz Mersine, siz de evinize dönün..
tuna-- bizim acelemiz ve philibe gitmeye niyetimiz yok abi..
tuğrul-- eline sağlık irem.. çay çok iyi geldi.. hepimiz yorgun ve uykusuzuz..
gidin yada gitmeyin ama bize müsade edin.. uyumadan yola çıkalım biz..

irem-- afiyet olsun abi.. ama meyve yiyeceğiz daha..

****
tüm ısrarlarımıza rağmen kalktılar..
 incirleri paylaştırıp verdim,bende..  onları yolcu edince.. çay bulaşıklarını yıkadım..

 hırkaları yukarı götürüp geldiğimde.. tuna şömineye odun atıyordu..
belli ki,gitmek istemiyor ..
kapıyı kilitleyip,ışığı kapattım..
ateşin loşluğunda postun üstüne uzanıp,konuştuk uzun uzun..

Hiç yorum yok: