Translate

2 Ekim 2012 Salı

1408.bölüm..


ellerini zuhalin beline götürüp.. büzgülü,kabarık tüllü tarlatanı tutan kopçayı açınca..
inci beyazı ışıl ışıl parlayan ,mini eteğiyle kaldı zuhal..

ziya eteği sevim teyzeme verip.. makası istedi.. duvağı da bel hizasındaki güpürün altından kesiyor..
 ziya-- işkenceden kurtarayım seni.. .
zuhal-- sağol..

neşe-- niye uzun diktirdin,zuhal.. bak ne güzel oldu..
zuhal-- bence de.. ama karışan çok olunca.. böyle çözüm bulduk..neşe abla..

ziya-- annem ,etek kabarık.. duvak uzun  olur.. babam üst kısma tül yakışır dedi..
ikisinin dediğini de yaptık..
eteği çıkardım,şu tülü de çıkarınca.. benim isteğim olacak.. finali de zuhalin dediği gibi yapacağız..

ela-- hayret.. çok taviz vermişsin ,ziya..
ziya-- iyi kalpli zuhalin sayesinde.. gönülleri  olsun ,gözlerinde kalmasın dedi..ama verdikçe istiyorlar.. bundan sonra, bitti..

makası,duvağı verdi teyzeme..  gelip üstündeki tülü de çıkardı.. terzi ehilmiş.. doğrusu..
beraber çalışılmış gibi duruyordu.. alttaki kolsuz elbiseymiş meğerse..
ölçülü göğüs ve sırt  dekoltesi var.. kesim de,üstünde duruşu da nefis.. topuklu beyaz ayakkabıları da..çok şık..

ziya-- (beğeniyle baktı ) şimdi oldu..

********

ziyanın eczacı bir arkadaşı geçti orgun başına.. ne coşturdu,ne eğlendirdi anlatamam..
bir saat boyunca.. hiç kimse oturmadı yerine..iş arkadaşları..doktorlar,hemşireler eczacılar.. pistteydi..

 mustafa,güngör ve cevdet beyde geldiler bizim masadan.. suzan teyze,suat amca..dayısının kızı şebnem,eşi..  gelen misafirler.. bizimkiler.. döktürdük canım..

adamın lakabı mastikaymış.. en sonda da.. kendisi bir mastika oynadı ki.. hayran kaldık..
ziyayla sarıldılar... bizlerde alkışladık..

ercüment ,adnan ,levent ve mustafa bey piste çıkıp uyumlu hareketlerle.. ata barı oynadılar.. ağzımız açık kaldı.. çok alkışladık ,çok.. nefisti..  ziya onlara da teşekkür etti..

bizim masada sohbet koyulaşmışken..pasta kesildi .. gökdelen yapmış sanki.. .muharrem bey,
tüm hünerini göstermiş.. tadı da,görüntüsü de.. çok güzeldi.. bol bol ikram edildi.. herkese..
içecekler dağıtılırken.. dayımı gördüm.. annemlerin masasında..teyzemlerin yanına..oturmuş konuşuyorlar..

irem-- beni engelleme tuna..
tuna--...........
irem-- bakma öyle..
tuna-- iyi ,ben bara gidiyorum öyleyse..
irem-- tamam..

tuna kalkıp.. gidince..
ceyda-- ne oldu..
irem-- yok birşey.. sen kendinden haber ver.. .

ceyda--dans ettik,canım..haber vereceğim birşey yok.. henüz..
irem-- ikinizin de haline bakılırsa.. henüzün süresi kısa olacak gibi..
ceyda-- belki,bilemiyorum.. yarın akşam yemeğine davet etti..
irem-- bak senn.. nereye..
ceyda-- (gülümseyerek ) iş yerine.. mallar yerleşiyormuş,kadın gözüyle ilk sen gör ... fikrini söyle istiyorum.. sonra ya yemeğe gideriz.. yada ben sana menemen yaparım.. .. tercihine göre beni ara dedi..
kartvizitini verdi..

irem-- e tercihin ne..
ceyda-- yemeğe götürsün.. önce bir konuşalım.. diyorum.. halini,tavrını düşüncelerini  uygun görürsem .. zaman içinde ,menemeni de yeriz belki... bende güzel yaparım..
irem-- hah hah hah..

dayım güldüğümü duyunca,dönüp baktı bizim masaya.. sonra kalkıp..ziyaların yanına gitti.. zuhale bilezik takıp.. öptü.. ziyayı da tebrik etti..
bize doğru geliyor..  ben sandalyeyi çekip kalktım..

nedim-- irem hanım.. lütfen oturun.. bilmediğiniz çok şey var..
irem-- vardır.. öğrenmek için kalktım bende..
nedim--(kısık sesle ) yapmayın,hiç sırası değil.. rica ediyorum.. çok gerilimli bir gündü.. özellikle dayınız için..

ben kaşlarımı çatmış,dediklerine mana vermeye çalışırken.. dayım geldi..
masamızdakilere ..gülümseyerek merhaba dedi.. onlarda merhaba dediler..

bana bakıp..
erol-- tuna nerede, sen yanlız mı geldin..
irem-- burada.. beraber geldik..

( öfkeli ama birşey hissetmiyormuş gibi bir ifade var yüzünde .. aramızda mesafe olmasına rağmen.. nefesindeki alkol kokusunu alabiliyorum.. yazlık tiril tiril  de bir takım elbise giymiş.. çok yakışıklı görünüyor)

erol-- niye ayaktasın,bir yere mi gidiyordun..
irem-- yok,sana saygımdan kalktım..
erol-- (yüzündeki gerginlik dağıldı bir anda,içten gülümseyişiyle geldi yanıma.. sarıldı bana.. yanaklarımı öpüyor ) canımm,küsmedin değil mi..

hazır sarılmışken.. ellerimi,cekedinin içine sokup.. sırtından beline kadar gömleğin üstünden kontrol ettim.. tabancasız da gezmiyor..
kimseye fark ettirmeden..  boyun,göğüs ve midesinin üstünde gezdirdim çabucak..

erol-- iremm,ne yapıyorsun..
irem-- sencee..

nedim --erol-- hah hah hah..

kıyamam,tuna geldi hemen.. güldüğünü görünce,tafra yapmadığımı anlamış.. tokalaştılar..dayım da hala belimi tutuyor..

erol-- hoşgeldin..
tuna-- hoşbulduk.. buyrun,oturalım..
erol-- sağol.. gitmeden,sizi de..iyi olduğunuzu da.. göreyim istedim..
 tuna-- (gülümsedi) ikimizde,teşekkür ederiz..

irem-- dayı istediğin yerde,buluşmak ve seni dinlemek istiyorum..
erol-- (içini çekerek ) artık büyüdün.. hikaye yaşını geçtiğin için de,anlatmamı bekleme..  kendinize dikkat edin.. görüşürüz..
tuna-- güle güle..

masadakilere de.. selam verip.. gitti.. tuna yerime otururken.. sandalyemi itiyor..

tuğrul-- iremm,çok gizemlisiniz.. neler oluyor..
tuna-- yok birşey.. en azından seninle ilgili değil..

tuğrul-- konuyu biliyor musun yani..pes doğrusu.. neredeyse,burada olduğunu düşüneceğim..
tuna-- sana telepati kuruyoruz demiştim.. burada olsam,hiç ireme hasat yaptırıp..  yorar mıydım..

Hiç yorum yok: