Translate

26 Eylül 2012 Çarşamba

1390.bölüm..


saat onbirde.. terzideydik.. kadın  hazırlamış giydirdi.. potluk bile yok.. nefis duruyor üstümde..
irem-- faize hanım.. çok beğendim,elinize sağlık.. şu göğüs dekoltesini biraz kapatırsak..iyi olacak..

faize-- ama tüm havası orada.. bozmayalım.. ölçüden,bir santim aşağıya aldım..

irem-- bir santim yukarı alalım da,benim havam bozulmasın.. faize hanım.. giyemem..
faize-- (açıyor kumaşı) o diktirdiğiniz kostümü giydikten sonra.. bu sorun olmaz demiştim ama..
irem-- onu giydiğimi sadece eşim gördü.. bu sorun olur..

iğneledikten sonra.. yeniden baktım..
irem-- tamam.. çıkarabiliriz..

onbeş dakikada bitti işimiz.. arabayla son sürat villaya gidiyorum..

zuhal-- yavaşlaa.. ziya ve ergünden bıkmışım zaten.. inerim bak..
irem-- ( ayağımı gazdan çektim)seni ziyana kavuşturmak için acele ediyordum ben.. bahse girerim havuz başında kedi gibi bekliyordur..

zuhal-- hah hah hah.. bugün  annesiyle muhatap olmadan önce.. benim sinirlendiğimden de habersizken.. evdeki curcunaya aldırmadan.. gidebilecekmişim gibi..
 hadi,xx otelinin havuzuna gidelim seninle dedi..yanarmışız.. gelinlikle iyi dururmuş.. ters ters bakıp durmaz,gidemem demiştim..
şaşkın..  meğerse mayonun askı izlerini dert ettiğimi sanmış..şimdi gelirken söyledi.. halimi sen mi anlattın..
irem-- belki biraz bahsetmiş olabilirim..düğünü nikahı unutmandan korktum zuhall..

zuhal-- (içini çekerek, bir sigara yaktı )unutmam, merak etme.. elbise diktiriyorsun ya..
irem-- evett,doğru.. aklıma takıldı.. ziya annesiyle konuşmuş..yüzünden belli..  suzan teyzede,niye hiç belirti yoktu..

zuhal-- belli eder mi,hiç.. özrü kabahatından büyük derler ya.. elli kişi, aslında bizim için kalacaklarmış..  ne olur ne olmazmış.. çok meraklı değillermiş yoksa.. açıkça söyleyemediği için de,
ben onu yanlış anlamışım..bir anne,oğluna bunları ..utanmadan söyleyebiliyor.. inanılır gibi değil..

ziya da; sen bana karışma.. karıma hiç karışma.. söylediğinin kapalı bir yanı yok,bizim de size ihtiyacımız yok..niyetini,merağını benden iyi kimse bilemez.. masum rolü yapma bana..
zuhal cin gibi,yanlış anlamadığını ikimizde biliyoruz..eğer bir daha böyle seviyesiz bir laf edersen..duyarsam, evime gelemezsin demiş.. oğul da,annesine böyle cevap veriyor.. ona da inanamıyorum..
ve hiçbirşey konuşulmamış gibi.. yarın düğün yapacağız.. vur patlasın,çal oynasın eğlenecekler.. nasıl yüzümüze bakacak,hiç anlamıyorum,hiç.. birde ertesi gün duvak mevlidi istiyor teyzem.
ben nasıl kabul ederim.. meraklı tazelerle uğraşamayacağım.. kusura bakmasınlar..

irem-- haklısın.. boşver..düğün sizin,asıl eğlenmesi gereken de sizssiniz.. annen yap dese,ne olacaktı.. düşünsene..

zuhal-- o ayrı alem.. eşi benzeri yok.. hiç demez mi.. o kadar,iğne oyalı  örtüler.. ipekli, antep işli bohçalar  hazırladı.. şallar işlendi.. elbiseler dikti.. terliklerine,havlu ve yatak takımlarına varıncaya
 kadar..herkesi düşündü de.. bir beni düşünmüyor.. ikna edemedim bir türlü.. inat,illa olacak diyordu..
ziyaya,anne gidiyoruz.. dönünce yaparsınız dedirttim de vazgeçti.. ergün ,ali hariç..herkes cumartesi gideceğimizi sanıyor.. sende öğrendin.. açık verme sakın..

irem-- tamam tamam..

güvenlik görevlisinden.. bizim villanın anahtarını aldım ve arkadaşlarımız olacak,endişe etmeyin.. giderken anahtarı bırakacaklar size.. dedim..

nedim beylerin villasına geldiğimizde.. ziyanın arabasını görünce..ikimizde gülerek..indik arabadan..
irem-- (anahtarı verip ) size iyi eğlenceler..
zuhal-- sağol da,bunu nereye koyacağım.. çantam,cebim yok..

irem-- ne yapayım,çaktırmadan ziyaya verirsin.. giderken ,ziyanın yanında vermem yakışık almaz..
zuhal-- ziyaya şimdi vermemle,hiç farkı yok ki.. bu sende dursun.. giderken bana verirsin.. mayom içimde olsa,almazdım ama.. nereden çıkardın,yüzmeyi şimdi.. saçım ıslak ,nasıl gideceğim ben eve..

irem-- (çantama geri koydum ) kurut kızım..
kullanılmamış havlular var,banyodaki dolapta..yüzeceksiniz,oturun dinlenin.. kahve ,içki var.. rahatınıza bakın.. kimseye demem yani,pimpirikliyimdir..

zuhal-- bende öyleyimdir.. giyinir çıkarım.. başkasının evinde,dolaşamam bile.. belki de ,havuza hiç girmem..
irem-- beni söyletme de,şok olma istersen..sana şu anda fazla gelebilir diyeceklerim..

zuhal-- aman kalsın..


bahçe kapısından,içeriye girdik..
irem-- madem gitmeyecekmişsiniz.. pazartesi yaylaya gelin..o geldiğiniz eve..  herkesi
birarada görürsün.. hiç ilgilenecek durumumuz olmadı.. ,kebap yedirelim dedik..salı günü öğlen ,teyzemler oradan evlerine gideceklermiş..
zuhal-- söz vermeyim,bakarız..

irem-- (havuz başında oturmuş..içki içiyorlar.. masa donatılmış..ziya da üstüne gelmiş demek ki..  )
(kısık sesle ) durum tehlike arzediyor..
zuhal-- (fısıldayıp ) kendine gel..
irem-- (mırıldandım) her ihtimali düşünmek lazım..
zuhal-- beni söyletmede,şok olma irem hanım..

nedim-- (gördü bizi.. ,ayağa kalktı) oo,hoşgeldiniz.. buyrun buyrun..

ilerleyip tokalaştık ,üçüyle de.
irem--zuhal--  hoşbulduk..

gülderen-- irem hanım,böyle buyrun.. zuhal hanım.. ziya beyin yanına alalım sizi.. alıştım ya,nikahınızı da kıyabilirim..
ziya-- bu ne kadar güzel bir teklif..

gülderen--zuhal--irem-- nedim-- hah hah hah..

oturduk..
nedim-- ne içersiniz hanımlar..
irem-- su içerim nedim bey..  geciktim,sizi beklettim ama ancak gelebildim..  gidip,acilen uyumam lazım..
gülderen-- estafurullah.. bekletmediniz.. biz oturuyorduk zaten..

nedim -- (suyu bardağa koyup,verdi..gülerek) zuhal hanım,sizin zorunluluğunuz yoksa.. ziya bey de içiyor.. bize katılırsanız seviniriz..

zuhal-- peki,nedim bey.. sizi sevindireyim hadi..
nedim-- ziya beyi düşünmüştüm ben..
irem-- zuhal dayanıklı,ziya hiç sevinemedi o yüzden..
ziya-- malesef..

kahkahamız çınlattı bahçeyi..


Hiç yorum yok: