Translate

12 Eylül 2012 Çarşamba

1337.bölüm..


ziya-- nedim beyi, ben göndermedim irem.. sonra da, o gidemedi..
erkekler güldüler..

irem-- iyi,yapmışsınız nedim bey..motivasyonunuz yerinde madem..  sabaha kadar çalışmak da dokunmaz..
ziya-- vicdansız,bu kadar acil olan ne..
nedim-- sözleşme..

bekir-- bağladın mı,işi..
irem-- evet..
eren-- geri adım attın mı..
irem-- hayırr..
tuğrul-- şartlarını kabul ettirdiysen bravo..
irem-- sağol.. abi..

bülent-- bence , iki kere bravo demek lazım.. her zaman böyleyse..çalışma şartları çok zor,iremin..
 provake etmek için çırpınan,kıskançlarla da uğraşıyor..

tuna-- bülent.. karışsam ,iş bağlanmazdı..
irem-- her zaman da böyle değiliz..
ziya-- sanırım.. kıskanırım seni ben durumu olmuş..

gülümseyip.." hatasız kul olmaz "çaldım.. ziya da söyledi..  alkışladılar coşkuyla..

özcan,arif eniştem.. babam gelince.. kalktık artık..hoşgeldin dedik.. sarılma kucaklaşma..
tanıştırma faslından sonra.. oturulup nasılsın denildi karşılıklı olarak..

hüseyin-- özcann,hiç değişmemişsin..
özcan-- sağol.. sende öyle..
arif-- bücürleri görünce, hepimizin  yaşlandığı ortada..hüseyin..
ahmet --o da bir mutluluk arif..

nermin--(gülerek)  ahmett,mutluluk dedin de aklıma geldi.. , nereye gittin.. görenler olmuş seni..
ahmet--  çocuklarla,bacanaklarımla gezdik biraz...ihbarcı kim..  dondurma yediğimizin haberi,nasıl sana geliyor anlamıyorum..

saadet-- ahmet.. iyilik yapmadığın ve dut ağacına çıkmadığın sürece sorun yok.. bir top dondurma yiyebilirsin..
biz kırılıyoruz gülmekten..
özcan-- kekliğim, neler oluyor..

zuhal-- eniştem..hikaye uzun,teyzem anlatır sana.. madem burada ve hep beraberiz..eski dostlar buluşmuş.. dansa davet ediyorum sizi.
teybin tuşuna bastı..

hepimiz eşlerimizle kalktık.. dans ediyoruz..

zuhal-- beraber yürüdük.. biz bu yollarda..
ziya--beraber ıslandık yağan yağmurda..

eren-- o mısrayı tunanın söylemesi lazımdı..
bekir-- belki onlarda ıslanmıştır..

özcan-- keklik ıslandınız mı..
arif-- hiç anlayışlı değilsin özcan..

tuğrul-- dut ağacının dili olsa ,neler anlatırdı kimbilir..
yıldız-- ahmet eniştemle,nermin ablam sustururlardı kesin..

hüseyin-- bende hep zeytin ağaçlarının dile gelmesinden korkarım..

orhan-- bizim öyle bir sıkıntımız yok,çok şükür..
ziya--  ya ben dile gelirsem.. düşünsene.. olacakları..
yasin-- figen biz gidelim,hemen..
safiye-- niye..ne açığınız var ki..
irem-- figen için diyordur,safiye hala.. yoruldu ya..

ziya-- cemil enişte de olsaydı keşke..seslenirdim yine..
safiye-- yarın gelecek ziya..
hüseyin--ne diyeceksin cemile..

irem--(lafı değiştirmek için atladım )  hüseyin abii,gerçek nikah memuruyla tanıştım ben..
hüseyin-- sahtesi de mi vardı..

irem-- pardon.. yanlış konuya giriş yaptım.... zeytinlerin ne diyeceğini düşünüyorsunuz ki..
elif-- sence söyler miyiz..
irem-- bir umuttu işte..

kahkahalar atıldı..
şarkı bitince de..alkışladık birbirimizi..

Hiç yorum yok: