Translate

26 Ağustos 2012 Pazar

1290.bölüm..

ir-- (sese rağmen..elizabetin uyukladığını görünce,philibe fısıldadım) philip,burada kalmak isterseniz.. kamaramız var.. elizabethi zorladık sanırım..

philip-- evet de,sabah yumurtalığa gidecektik.. hem işimiz var,hemde tırlar yüklenecek..
ir-- helikopter  göndereyim ,size de..

philip-- hah hah hah.. kıyamam sana,hem helikopter bizim dengemizi bozar..
tu--  philip ,kalın öyleyse... kaptan sabah sizi  yumurtalık limanına götürür..
 fabrikaya haber verirsen.. sizi alırlar.....  bizde ,birazdan kahvemizi içip kalkarız.

philip-- peki,rahatsızlık vereceğiz ama.. sahiden uyuyor,yoruldu..
(omuzuna yaslanmasını sağladı.. sırtından da tutuyor)

ir-- estafurullah.. bir önerim var.. elizabethi tanıyorsam.. burada olduğumuz sürece kesinlikle gidip yatmaz..
biz gitmiş gibi,arka tarafa geçelim sen uyandır ve kamaranıza gidin.. anlaştık mı..

philip-- tanıyorsun,anlaştık.. herşey için teşekkür ederiz..
ir-- rica ederim.. sabah paran hesabına aktarılacak, çekersin.. işiniz bitince,sarıçama gelin tamam mı..

philip-- söz vermeyeyim de,gelmeye çalışırız.. gelemezsek.. havaalanında görüşürüz.. yarın mutlaka mr.samle konuş.. tırlar boş dönmesin,istiyorum..

ir-- beni düşündüğünü biliyorum,philip.. konuyu açarsa konuşurum..  bana muhtaç olan, o olduğuna göre.. açmazsa,ben beklerim.. çünkü giderimi sıfırlamaktan öte,kazanmak istiyorum..
benimle çalışmak ,öyle kolay değil.. mr.sam biraz terleyecek..

bekir-- yaşa ortak..
ir-- hep beraber yaşayalım,inşallah..
philip-- inatsın.. inat..
ir-- biliyorum ve seni çok seviyorum..
philip--(gülerek )  bende seni.. tuna, iremi ikna et..

tu--  karar onun,philip.. ireme iş konusunda ,hiiç karışmam..
ceyda-- philiple ne güzel anlaşıyorsunuz.. seni seviyorumlar falan..
tu-- ceyda,philip ve galip bey  muaf.. onlar bambaşka.. demelerinde sorun yok..

philip-- (gülerek) ceydaa,benimle ilk karşılaştığında ne dediğini sor tunaya..

tu-- anlattığım,yaşadığımın milyonda biri bile değil philip..
duygulardan  hiç bahsetmedim.. evlendikten sonra olanları az,çok görüp duydun..
.. galip beyin ,asistanı olmasa..- bazı nedenlerle  çaresiz kalmasam...- iremle hiç tanışamayacaktınız bile..  değil iş ilişkinizin olması.. ben onu evden çıkarmayı bile düşünmüyordum..
bu kadar,zor kavuşmuşuz.. deli gibi kıskanıp,-iremin; boğuyorsun ,bunaltıyorsun beni demesine aldırmadan -- kafeste yaşatmak arzusundayken.. tanıştığımızda söylediğimi de, çok görme bana..
tamam hoş değildi de.. yanıldığımı  anlayınca.. birbirinize seviyorum demenize ,sesimi çıkarmıyorum işte..

philip-- peki peki.. birşey demedim.. 49 yaşının baharındaki karımın,boynu ağrıyacak.. gidin de,yatırayım..
ir-- 50 yaşındaki  delikanlı.. iyi geceler..
philip-- size de..

diğerleri de,sessizce iyi geceler dediler..

******
hepimiz arka tarafa gittik.. görevliye hangi kamarada kalacaklarını söyleyip.. ağırlayın .. bu gece için de ,teşekkür ederiz..bir de kahve içeriz dedim.. kaptana da tuna söyledi.. 
philiple elizabeth içeriye geçince.. ses çıkarmamak için.. üst güverteye çıktık..
üf manzara nefis.. liman ışıklarla harika görülüyor.. mehtap ,deniz ışıl ışıl..
dolaşıyor,korkuluklara yaslanıp .. etrafa bakıyoruz..

ir-- (kısık sesle ) philibe ne demiştin..
tu-- bir sen eksiktin (......... ............ .............) dedim..almanca anlayacağını düşünemedim ..  mırıldandığım  için..hepsini duymamştır diye avutuyorum kendimi..

ir-- ay ne ayıpp.. bu nasıl bir cümle..
tu-- mazeretim var..
ir-- bence bunu 70 yaşındaki adama söylemek için, mazeretten başka şeyler de gerekir..
tu-- (gülerek)elliydi hani..
ir-- karısı 49 olunca,eşine 70 demek olmadı işte.. (çiğdemle yusuf beyin karşılıklı fısıldaşmalarını
 kaşımla işaret ederek) yaşı otuz olanlara köşkün kapılarını açacakmıyız..

tu-- birisine açılır da.. diğeri istemez herhalde..
ir-- yanlış,ikisi de istemez olacaktı..
tu-- olabilir de.. ben uyuklarım,sen teklif et.. çiğdem zorunda hissetmesin..

ir-- çok alemsin.. uyuklamak nereden çıktı.. daha yasemini evine bırakacağız..
tu-- ufff.. onu unuttum.. ben sarhoşum.. karımı istiyorum..
ir-- (gülerek ) şımarığımm,ayaklarını da yere vur.. tam olsun..
tu-- vurmam.. elizabeth gelir..
ir-- hah
tu-- (parmağını dudağıma değdirdi ) yavaş yavaşş..

harun-- tuna bey kafes fikrinden vazgeçmiş olsa da.. irem hanımın sesi duyulmasın diye.. gülmesini engelliyor..
ir-- (gülerek) ah harun,ah.. ben neler çekiyorum bir bilsen..

çiğdem-- düşünceli arkadaşım,yanlış anlaşılıyorsun bak..
tu-- irem yanlış anlamasında.. ben razıyım..
bekir-- nasıl korkutmuş adamı....
ir-- korktuğundan değil bekir bey.. herşeyi öylesine yanlış anlıyordum ki..
ikna etmekten bıktı.. yıldırdım yani.. ama şimdi iyiyiz..

kahveleri sigaralar eşliğinde ,esintiyle pek güzel içtik..
ir-- yarın ben kimi alacağım.. yada nasıl geleceksiniz konuşalım da,gidelim artık..

bekir-- bir yere gitme ihtimalim var..öğlene dönmüş olurum..biz haberleşip,misafirleri de alıp  geliriz..
yusuf-- beraber gideriz bekir bey..
bekir-- olur.. bakarız duruma..
mustafa-- mr.smith , mr.jack..kevin ve lizde bizimle gelir.. 
güngör-- malesef ben gelemiyorum.. işim var,birisine arsa göstereceğim..
ir--  nerede ,özelliği ne ve kaç lira.. yada şöyle sorayım..
benim kebabımı kaçırmanıza değer bir rakam mı söz konusu..

güngör-- (gülerek ) kebaba değer biçemem de.. bedel epeyce yüksek.. ticaret yapıyoruz, para her an lazım.. kredi alıp , bir kafe yaptım bulvarda.. mavi köşeye gelmeden.. herşeyi hazır da..kiralanmadı,satılmadı..
bankadan alışılmadık biçimde ses seda çıkmadı da..  arsa satıp,borcumu kapatayım diyorum..
mustafa ve bekir söylediler de,istemedim.. herkesin kendisine göre bir hesabı var..

ir-- ben alayım..

Hiç yorum yok: