Translate

9 Temmuz 2012 Pazartesi

1281.bölüm..

kahkahalarla güldük..

ceyda-- bu yat,sizin mi.. adı eros ya.. çağrışım yaptı..
ir-- evet ceyda.. bana bir oku,çok görüp.. iki yıl gecikmeli attığı için.. ibret-i alem olsun diye ,adını eros koydum..

mustafa-- güle güle kullanın,çok beğendim yatınızı..
bekir-- irem,sen bu cimrilikle nasıl yat aldın ki..

tu-- sağolun mustafa bey..  hiç haberi yoktu,ben aldım bekir bey..

ir-- bekir bey.. ustamsınız ama ben sizin kadar cimri değilim..  genlerden gelen bir etki var da.. tunanın bonkörlüğü ile dengeliyoruz..

güngör-- iyi bari,niye aldın diye söylenmemişsin..
ir-- yat bana doğum günü hediyesiymiş,aynı zamanda ilk evlilik yıldönümümüzdü..
ikimizin de ölüp, yeniden hayata döndüğü.. son beş ayı hastanede geçirdiğimiz..çok zor günlerdi..
ben hiçbirşeyle ilgilenecek durumda değildim.. 
beni evliliğe razı etmeye uğraştığı dönemde ve bu tatsız olaylar sonrasında tunaya çokk çektirdim..
ben bile kendime dayanamazken..o direndi,vazgeçmedi benden..  bitmez tükenmez sabrı,sevgisi ve sonsuz toleransıyla bu haldeyim.. o yüzden referansı çokk çok kuvvetli.. şimdi ne yaparsa yapsın.. ona sesim çıkmıyor... (içimi çekip)
dediğiniz gibi,bu kadar para bağlayıp.. ben asla yat almam,lüzumlu görmediğim için.. ama tunanın amacını bildiğim için,söylenemedim..

ceyda-- kısa kestin gibi,irem..
ir-- evet..çünkü hala acı veriyor hatırladıklarımız.. benim yeni bir depresyonu atlatacak ,gücüm hiç yok..
en iyisi,hiç girmemek..

cevdet-- evet,haklısın.. konuyu değiştirelim.. bahçedeki karpuzları ne yaptın..bu sıcakta hala oradalarsa.. sonu kötü..
yasemin-- ben cevap vereyim,irem hanım görmedi de.. dağıtın demiş,bugün yoldan kim geçtiyse.. burhan verdi.. bitirdik..
ir-- iyi yapmış.. getirip,gönderenin taşıyanın.. verenin hayrına olsun.. epeydir,karpuz alıp.. üreticiyi ihya etmemiştim.. hüseyin beyle anlaşayım bari..
tu-- ne ihyası.. kimden karpuz aldın ki.. en önemlisi,neden haberim yok..

ir-- herhangi birisi.. adını bile bilmiyorum.. hayırdı,o yüzden söylemedim..
Diyarbakırdan  gencecik bir adam,kamyonla karpuz getirmiş..
bulvardaki serginin önünde, sıcaktan perişan olmuş.. elini yüzünü yıkıyordu..   istediği fiyatı verip, aldım..

ceyda-- aldın da,ne yaptın.. bir kamyon dolusu karpuzu,yemediniz herhalde..
ir-- yok,huzurevine gönderdim..

cevdet-- buna içilir işte..
içip bardakları bıraktılar..

güzide-- götürmüş müdür sizce...
ir-- vebali boynuna ama götürmüştür.. bu parayla düğün yapacağım ,madem hayır işi bu kadar yeter diyip..
paranın yarısını geri verdi çünkü....

harun-- nasıl insanlarsınız bilmem ki.. tanımadığı kişiler ,birbirlerine para verip duruyorlar.. sahiden oldu mu bu..
cevdet-- olmuştur,harun.. şaşırma..

ir-- evet harun.. adamın düğün yapacağını duyunca.. bana verdiği parayı cebine koydum.. istemedi..
 bir daha ki sefere ,çocuk yurduna götürmen için veriyorum yanlış anlama dedim.. 
dünyayı bağışladım sanki ..  o adamın bakışını ve duasını hala unutamıyorum..

elizabeth-- iyi yapmışsın kızım.. ben nasıl bakıyorum ,bil bakayım..

ir-- (gülerek baktım)" saatinde yemek yediğimi bilmiyorsun sanki.. acıktım,benim tansiyonum var.. sıcakta oradan oraya gittik, zaten mahvoldum.. daha konuşacaksan ,peynir ekmek yiyeyim bari..
49 yaşımın baharında,philibime kavuşmuşken.. hasta mı edeceksin beni"..diyorsunuz..

elizabeth-- hah hah hah.. bildinn..
philip-- ama aramızda çok yaş farkı oldu,irem..

ir-- sen de,elli yaşında değilmisin  philip.. sizin ,gönlünüz genç.. gecelere,akıyordunuz ya..
harun-- sahi mi..
güngör-- siz daha uyuyun.. 
hepimiz gülerken..tuna balığı istedi.. servisler değişiyor..

Hiç yorum yok: