Translate

24 Nisan 2012 Salı

1202.bölüm..

onlarda gitti.. bizde el ele arabamın yanına geldik..

ir-- nereye gidiyoruz..
tu-- fark etmez..

açtım oturduk.. kemerleri takarken..

ir-- içimden bir ses senin,efkarlı olduğunu ve içmek istediğini söylüyor.. bildim mi..
tu-- bildin de,kalsın şimdi..  çok yorgunuz..

ir-- (çalıştırdım,hareket ederken ) kime efkarlısın.. çiğdem mi,batu mu..
tu-- ikisine de.. 
burhana karışma derken, bunu kast etmiştim işte..
etkimiz olmadığı halde,üzülüyoruz..karar tamemen ikisinin.. 

ir-- haklısın.. çiğdemle alakalı,nedim beye ne sordun..
tu-- gördün ha..
ir-- tabi ki..

tu-- çiğdemin mağazasına yakın bir yerde.. nedim beyin,bayan bir arkadaşı çalışıyormuş.. avukat o da..
tuğrullar için gittiklerinde,rica etmiştim.. çiğdeme arada uğrayıp,bize mağazadaki genel durum hakkında bilgi veriyordu.. zamanla yakınlaşıp,konuşmaya da başlamışlar.. şakir beyle ayrıldıklarını,ondan öğrendim mesela.. işleri gayet güzel demişti,en son.. bildiğin birşey var mı diye sordum.. yok dedi..

ir-- belki gerçekten yorulmuştur.. şakir beyin yokluğu da etkilemiş olabilir.. niye ayrılmışlar,biliyor musun..

tu--   hikaye aynı, çiğdem beraber yaşayalım.. evlenelim teklifini kabul etmemiş..
şakir beyde sen bilirsin diyerek.. başkasıyla evlenmiş.. emekli olduktan sonra da.. bir tekstil firmasına,ortak olmuş..  çalışıyormuş şimdi..

ir-- kısmet bu işler.. iki yıl bekledi adam ama olmayınca olmuyor..
çiğdem de belki korktu,belki uyuşamadıklarını gördü..  kimbilir..  ikisine de diyecek sözümüz yok..
tunaa.. şakir beyin soyadı neydii..

tu-- güçlü diye hatırlıyorum.. niye sordun..
ir-- hadi ya.. sam'in hollandadan gönderdiği mallar..
İstanbulda bir merkezden dağıtılıyormuş.. halen..
philip bize araştırabileceğimiz,telefon numaraları verdi.. o da konuşmuş beğenmiş,sende fikir edin dedi..
vahide hanım aradığında.. "nakilde ve ürünlerde hiç bir sorun yok.. çok sağlam bir firma "demiş şakir güçlü.. güçlü soyadı tanıdık kim ki, diyordum bende.. benzerlik de olabilir ama.. merkez Adana olursa.. şakir beyi göreceğiz bir ihtimal..

tu-- olabilir de..  arkadaşın Adanayı merkez yapsa bile.. İstanbula da mal verir bence.. oranın avantajı tartışılmaz..

köşkün önünde durdurdum arabayı..

ir-- ben yarın gelmeyeceğim dedim vahide hanıma.. yukarıda olursak,aşağıya inemeyeceğiz..
karar ver..
tu-- yarın gece gelelim öyleyse..
ir-- kurtlarla tanışacak mısın.. bak geldiler..
tu-- o da yarına kalsın..
ir-- (hareket ettim) onlar polis kurduymuş.. tasmalarının altında numaraları varmış.. benim akıllı abim,burhanın da polis olduğunu çözmüş..bende çaktırma biliyoruz dedim..
derya da.. yarın said,maruf ve zübeydenin geleceklerini söyledi.. (evimizin önünde park edip,tunaya baktım)
nee.. insene hadi..

tu-- (gülümseyerek ) otele gidelim.. lütfenn.. 
ir-- hayırrr.. iki saat için otele para veremem ,kusura bakma... ziya ne dedi de, duygulandın sen..
birde sarılıp öpmüşsün.. cık cık cık..

tu-- hah hah hah.. söylemeyeceğim.. cimri..
ir-- hıhhh..

Hiç yorum yok: