Translate

21 Mart 2012 Çarşamba

989.bölüm..


yasinle figen de gelmişlerdi..merhabalaştık..
 çadırın içi bir başka alem.. yer sofrasında yiyorlar.. bizde ufuğu ,ertanı mügeyi alıp.. oturduk masaya..

ah-- çağırdığımı duydunuz mu yoksa tesadüfen mi geldiniz..
ir-- duydumm.. formundan birşey kaybetmemişsin..

tu-- abii,yoruldun.. sen de,ye.. ben pişireyim..
ah-- ben burada,pişirirken doyarım..
er--  işin zevki orada ,değil mi ahmet abi..

ah-- evet eren..
ir-- bir avantajı da ..kimse yediğini görmüyor..

ziya çadırın yanına park etmiş demek ki..
birden geliverdi.. elinde kocaman bir tepsi var.. tatlı herhalde..
boş masaya bıraktı..

zi-- bal tutan parmağını yalarmış.. değil mi enişte...
ah-- ooo,hoşgeldin.. oğlum.. yalarız tabi,balı ziyan mı edelim..

zi-- hoşbuldum.. hepinize afiyet olsun.. zuhall,niye beni beklemedin..
zu-- (kalkıp ,karşıladı.. )boğazımda kaldı, yutamıyordum ziyacığım .. iyi ki geldin..


ercan-- lale-- tu--er--gö--ir-- me--or-- zu--bü--yel--yas--fig--
şahika--berna--candan--fulya--ahu--
hah hah hah..
çadırdakilere de  merhaba diyip.. zuhalin yanındaki  boş sandalyeye oturdu..
hepimiz hoşgeldin dedik..

zu--( ayakta daha)  ziya çatalın burada.. tabak da getireyim..

zi-- sağol canım.. tabağa gerek yok.. beraber yeriz,gel..
ya-- zuhal yedirir değil mi..
zi-- ha sen.. "figeenn figenn "diye, inlediğin geceyi diyorsunn..

zu-- ( oturdu.. )niye yedirdiğimi de, unuttu sanırım..
or-- inliyor muydun yasin..
ya--( figene bakıp) ne desem bilmem ki..

zi-- ( minik bir dürüm yapıp,zuhale verdi ) gerçeği söyle yeter..
fig-- mazi oldu,ziya.. artık öyle sorunlarımız yok..
ir-- aman aman olmasın..

zu-- ziya şalgam ,içer misin..
zi-- zuhal,kıpır kıpırsın otur.. ben alırım..

eren abi,şişeyi alıp bardağını doldurdu..
tuna da.. kebabını getirdi ziyanın..

zi-- sağolun.. mahçup ediyor sunuz..
tu-- afiyet olsun.. soğutma hadi..

zuhal peçete verince..
me-- siz bize nispet mi yapıyorsunuz..
zi-- ( gülerek ) menekşee , lafımı pek sakınmam bilirsin..kalabalığız,açtırma ağzımı..

me-- biz bizeyiz,nasılsa.. sıkıntın varmış..aç,deşarj olursun..
zi-- (yuttu lokmasını )
neşe ablayı aradığınızda ,beraberdik..
 tunayla,iremi kıramadığımdan,geldim.. konuyu hiç açma..  hala sinirliyim..

ela-- açmayalım da..lütfü, sağlam mı.. onu söyle..
zu-- ziyaa..
zi-- sağlam sağlam.. elimi bile sürmedim.. ama lafımı esirgemedim..

zu--  niye gidip anlattın.. değişen birşey olmayacak ki..aksine ..çalışırsan,hiç huzur vermeyecek sana..

tuğ-- o adam sorunlu,zuhal.. anlatmasa da,huzur vermezdi ziyaya..

or-- kompleksli ,kıskanç..
er-- ziyaya iş mi yok,bozmayın moralinizii..

zu--  haklısınız da..iş konusunda moralim bozuk değil..
neşe abla,ikimiz için de çok değerli..
meselenin iç yüzünü öğrenince,üzülmüştür..

me-- üzülmüştür de,neşeyi biliyorsun.. belki bundan sonra.. körü körüne
inanmaz kocasına..

zu--hiç sanmıyorum.. menekşe.. taraf olmak zorunda kalınca..
eşini tercih edecek.. etmezse huzuru kaçacak..

zi-- ergün gelmedi mi.. zuhal..
zu-- yok,niye sordun..
zi-- nasıl geldiniz..
er-- otobüsle..
zi-- güzell.. ( sandalyeyi  geriye itip,ayağa kalktı )
tuğ-- (ufuğun ağzını silip,indirdi.. çadıra girdi çocuk )düşündüğüm şeyi mi getireceksin..

yas-- battaniye getirecektir.. değil mi ziya..
zi-- ( gülerek ) yasinn,uslu dur.. içki getireceğim..
or-- nereden.. alacaksın ki.. ben Adanada açık bir büfe bile bulamadım..

zi-- sen markayı ve içkiyi söyle abi..
or-- jw. viski yoktur sanırım..
zi-- var,olmaz mı..

ziya gidince..
or-- zuhall,ziya alkolik mi..
zu-- hayır.. sadece meraklı..
er-- ben de öyle sanmıştım..

tuğ-- arabasında her türlü tekel maddesi var..
tu-- ve siniri bozuk.. çok içirmeyelim.. gerçi çok dayanıklı ama.. ne olur, ne olmaz..

gö-- zuhal önlemini alır canım..
ir-- evet,heryer müsait..
me-- nasıl yani.. yağmuru unuttunuz mu..

zu-- menekşe ,çaktırmadan yere dökmekten bahsediyorlardı..
sen ne  yapacağımı  sandın ki..

me-- ne bileyim,bende onu anlamadım ya..

fig-- ( gülerek ) dervişin fikri neyse,zikri o olurmuş.. menekşe..
me--bana diyene bak..
öyleyse fikirlerimizin benzediğine eminim,figenciğim..

ir-- ( gülerek ) yeni evlilerin,
kendi aralarında anlaşmalarına bayılıyorum..
 üstelik  eltilik de yapmadım.. henüz..

lale-- siz kaç yıllık evlisiniz,irem..
ir-- üç yıl olacak,lale..
bülent--  bana otuz yıl gibi geldi..
..
tu-- aldırma hayatım.. ateşten ne dediğini bilmiyor..
bülent-- yalan mı..
ye--- bülenttt..  iğne zamanın geldi sanırım..
bülent--- sustumm..

güldük..

gö-- ahmet bey,ellerinize sağlık.. herşey harikaydı..
ah-- afiyet olsun gönül.. daha var,kalkmayın sakın..

doyduk,pişirmeyin dediler.. babam pişirdiklerini ekmeğin arasına koyup çadıra götürdü..
masadaki fazlalıkları kaldırdık biz de. çay suyunu koydum mangala..
zuhal ve kızlar bulaşıkları lavoboya götürdüler..
ziya elinde içki şişeleri,çerez ve meyve poşetiyle gelince..

or-- yaşa ziya..
zi-- ( viski şişesini verdi ) buyur abi..hep beraber yaşayalım..
or-- amin..
yas-- araban da yeni ama stok yapmışsın bu sefer..

zi-- (oturup )öyle oldu..sipariş vermiştim,arkadaşlara getirmişler sağolsun..
isteyen rakı,isteyen viski içsin.. çereziniz de var..

masa düzenini yeniden ayarladık.. baklava ve meyve koyduk tabaklara..
ela,menekşe ve gönül de çadırdakilerle ilgilendiler..

kızlar bulaşıkları yıkadı.. zuhal de çayı demleyip..
içmeyenlere mangalda kahve yapıyor.. hepimiz otururken..

ziya bardağını ve bir meyve  alıp,yanına gitti.. içirdi bir yudum..
meyveden de yedirdi..

gö-- yasin, zuhal yedirir diyordun.. bak karşılıklıymış..
yas-- biz görmemiştik,gönül.. öyleymiş..
bü-- ziya bu.. daha görmediğin neler vardır, kimbilir..

zi--- ben her ne kadar rahat görünsem de.. herşeyi uluorta yaşamaktan yana değilim..
er--- laf kimeydi acaba..

yas--- bana..
tuğ-- olacak ,o kadar.. ziya ,hala bekliyor baksana..
zi-- abii.. yasinden beter olursun bak.. yarama dokunma..

ercan-- yasinn ne açığın vardı..
zi-- ohoo.. hiç sorma.. ( yine içirdi zuhale )

yas-- nasıl baktığını göremiyorum, irem..
ir-- ben hemen , tercüme edeyim.

zu-- tuna,ireme meyve yedir.. konuşamasın..
 bakışını görüyor da sanki,tercüme edecekmiş..
ben ne bakışlar gördüm,söylüyor muyum..

tu-- (ağzıma bir meyve verdi) al hayatım.. zuhali kızdırmayalım,çok sakıncalı.
or-- nasıl bakıyorlardı, zuhal..
zi-- o söylemez .. aynı senin,eşine baktığın gibiydi abi..
yediğin ben olaydım bakışı yani..

kahkahayı duymalıydınız..

er-- ziya kendine geliyor..
ela-- o nasıl laftı ziyaa..
yas-- daha ne duydun ki..

zi-- (gülerek.. zuhale verdi bardağı,içmesini bekleyip aldı..yerine gelirken ) ..
bari,seni anlatayım da duysunlar değil mi.. .. ..
 yasin ,figeni razı etmek için..
bir hafta gece -gündüz demeden çok çalıştı.. sonra bir baktık ki..

yas--ben yedi gün çalıştım,sen yedi aydır uğraşıyorsun ziya..
ir-- figen,çabuk meyve yedir kocana.. yasin canına susamış herhalde..

tu-- bence de..

ercan-- lale-- tu--er--gö--ir-- me--or-- zu-- zi--bü--yel--yas--fig--
şahika--berna--candan--fulya--ahu--
hah hah hah..
mu-- ziyaa,zuhalin niye sesi çıkmıyor.. elini görelim..
zi-- muazzezciğim..kahve yapıyor,günahımı alma..  masumum.. şimdilik..

ercan-- lale-- tu--er--gö--ir-- me--or-- zu--bü--yel--yas--fig--
şahika--berna--candan--fulya--ahu--
hah hah hah..

Hiç yorum yok: