Translate

18 Mart 2012 Pazar

977.bölüm..

ir-- kusura bakmayın,yine çok geciktik..
gözünüz aydın,aileleriniz gelmiş kızlar...

ela-- sağol.. sürpriz oldu,bize de..
me-- hadi buyrun,ancak tanışırsınız.. yemeklerinizi ayırdık..
 yiyin de,kahve içelim değil mi ama..

tu--tuğ--or--ir--ela--me-- hah hah hah..

ir-- ufuk nerede..
me-- sanemle,mügeye abilik yapıyor..
ir-- kız meselesinden dolayı ekildim ha..bücüre bak..

salonda elanın annesi ,zerrin teyze ve menekşenin annesi ,ayşe teyzeyle.. firuze hanım.. halam,gönül neşe abla ve figen..
tatlı  tatlı  muhabbet ediyorlarmış.. güller ve çikolatalar duruyor masada..
herkes de pek şık.. maşallah.. figen de dahil.. tokalaşıp,öpüştük..

ela babalarla da tanıştırayım,yemekleriniz de hazır dedi..
müsadenizle diyerek balkona çıktık..
lütfü bey,yasin.. eren abi.. mahmut amca ve salih amcayla tokalaştık.. ela salih beye çok benziyor..
adamcağızın gözleri nemli,silip duruyor.. ikisi de öğretmen emeklisiymiş..

er-- tuna sen böyle gel..
tu-- rahatsız olma abi.. yasinin yanına otururuz..
ir-- gözün aydın yasin.

ya-- sağol,irem... ertuna rahat mısın..
tu-- evett.. iyiyim..
or-- yani,eren.. niye karısından ayırıyorsun..

er-- aman orhan abi..tuna ,yine iyi..( eren abimin gözüne baktım )
sen iremi bilmiyors........... ben hiç birşey demedim...

ya-- iyi ki,demedin eren abi..
lü--tu--or--tuğ-- sa--mah--ela-- hah hah hah..

tuna içiyor,ben istemedim..arabayı kullanacağım..diye..
 mahmut ve salih amcayla konuşarak.. birkaç lokma almıştık ki..

uf--- iyemmm,bize bakk..
ufuk sanemle,mügenin elinden tutmuş.. ağır adımlarla geliyorlar..bize doğru..
ir--  aman allahım..maşallah ,şu kızların güzelliğine bakk.. yürüyorlar da..
inanamıyorum..
ama yakışıklı delikanlımın yerini kimse alamaz..

uf-- (güldü) güzelley ama çok ağlıyoylay iyem...
ir-- ( göz kırptım )küçükler ya ondan ..

gö-- ufukcuğum tunayı istemesin şimdi.. bu tarafa gelir misiniz..
uf-- oluy..
neş-- çocuk sıkıldı,gönül.. ireme bakıyor,kızlarımızı alalım.. teşekkür ederiz ufuk..
uf-- ne olacak canım,önemli değil..

aldılar kızları,ufuk ellerini cebine soktu.. öylece duruyor.. ..
ir-- ufuk gelsene,birşey söyleyeceğim..
( yaklaştı,öptüm yanağını.. kısık sesle.. ) çok acıktım,biraz sonra içeriye geldiğimde
kucaklaşalım tamam mı..
uf-- tamamm.. .

tuğ-- ( meyve getirdi takviye..ediyor tabaklara salih bey,istemedi)
sa-- verme,tuğrul.. çok yedim,fazla geldi..
tuğ-- aman salih bey,bu sıcak karpuzsuz çekilir mi.. bu da ,su.. fazla gelmez..
sa-- iyi bir parça ver öyleyse..
ma-- tuğrul oğlum.. bana verebilirsin.. alışık da değiliz..
ben bayılacağım neredeyse..yandım ..

tuğrul abim verdi,gülerek..
ir-- mahmut bey.. orhan bey de yandım,gelmem bir daha diyordu ama..şimdi hiç sesi çıkmıyor..

sa-- kader,kısmet olunca.. sesi çıkmıyor,insanın.. bu işler böyle..
er-- artık sık sık gelirsiniz,mahmut bey.. Adanamızın sıcağı daha,güzeldir..

ma-- bakalım,inşallah.. öğretmenlik yaparken,sıcak yerlerde de çalıştım ama
yaşlanınca.. dayanılmıyor eren..

lü-- mahmut amca,sen yaşlı mısın.. maşallahın var..çok iyi bakmışsın kendine..
 saçlara baksana,simsiyah..

or-- lütfü bey,benim saçlarıma laf atıyorsan.. o ırsi..
lü-- yok canım.. alınmayın,ben öyle birşey demedim..

ma-- orhan, çaktırma benim saçlar da bembeyaz..
igora n-5 kullanıyorum, beraber boyarız..
lü-- aaa..
or--er--tuğ--tu--ir-- sa-- ya-- ma-- hah hah hah..

ya-- ziya nasıldı,lütfü bey..
lü-- ziya, maşallah satış canavarı... kotayı tutturdu,kaptı primleri..sorumlu şef oldu..
arabası değişti..yol yordu ama  zuhalin yardımıyla kendine gelmiştir ,şimdi..

ya-- yakışır,helal olsun..
er-- bir de,evlenirse.. keyfi tam olur..

lü-- evet de.. bir haftalık evlilik izni var,yıllık izniyle birleştirmek istiyordu..
yeni ilacın temmuzda çıkacağı kesinleşince.. iznini sonra kullan dedim.. gelir gelmez,bana tafra yapıp..
istifa dilekçesini verdi ..konumunu düşüncesizce elinin tersi ile itiyor..

sa-- ziya kim,tanımıyorum ama madem satış canavarı diyorsunuz..
 dilekçeyi kabul ederseniz ,siz kaybedersiniz bence..

ir-- bence de..
tu-- aylardır, hevesle bekledi.. taktir,sizin tabi.. bir ay sonra döndüğünde,
daha fazla verim alırsınız gibi geliyor bana..

tuğ-- her şerde bir hayır vardır,derler..
ziya ne işsiz kalır,ne de evini ihmal eder.. ama siz
 zuhalin ailesine ne dersiniz, onu bilemem..

ya-- irem,ziyanın numarasını biliyor musun..

ir-- biliyorum ama.. o teyzemlerdedir..
 şimdi, konuşmak istiyorsan orayı ara.. acil mi..

ya--tam ona göre,ziyayı ihya edecek bir iş vardı da..
madem dilekçe vermiş.. onu söyleyecektim...  neyse,yarın görüşürüz..

lü-- yasinn,kabul ettim demedim ki..

ya-- evet ama etmedim de demediniz.. sizi mi beklesin.. fırsatı değerlendirmek lazım ,lütfü bey..

or-- kuzen eşleri,dayanışması böyle olur.. bravo yasin..
ya-- onun bana yaptığının yanında ,lafı bile olmaz orhan bey..

ir-- sonuç olarak.. ziya damadımız,her türlü başımızın tacıdır.. yeter ki istesin... ona göre iş mi yok... yemekler ve sohbetiniz için sağolun..ben içeriye geçeyim..

afiyet olsun dediler.. ben kalkıp.. salona girdim..
hanımlar koyu bir sohbetteler..çaylar, pastalar eşliğinde..
 sanemle,müge uyumuş.. ufuğu kucakladım.. öptüm,kokladım..
beraber mutfağa gittik...
ela,menekşe.. gönül,neşe ve figen var..

ir-- biz geldikkk..
ela-- hoşgeldinizz..
me-- dışarıda durum nasıl..
ir-- iyii.. niye ki..

neş-- lütfü ve orhan beyi soruyor.. yıldızları pek barışmadı da..

ir-- ( ufuğu indirip,"halamların çayları bitmiş mi bir bak hayatım" diyerek salona gönderdim )
neşe ablam.. sıkma canını.. senin hatırın var.. o yüzden susuyorlar..
ziyaya,evlenince  yıllık iznini kullanma..yeni ilaç çıkacak demiş..
ziya da,istifa dilekçesini vermiş.. biliyor muydun..

me-- aaa..
ela-- kabul etmiş mi..
gö-- ziya evlilik arefesinde ,işini mi kaybedecek yani.. olacak şey değil..
fig-- bir b planı vardır,merak etmeyin..

neş-- ( durgun,buruk gülümseyerek )duydum irem.. lütfü anlattı..
o da, zuhal de .. benim kardeşim gibi,biliyorsun.. ama iş ve akrabalık ilişkileri farklı..
ilaç ağustosta çıkacakken,karar değiştirmişler.. özel sektör bu,itiraz edemiyorsun ki..
ziyanın rezarvasyonu olduğundan da haberimiz var..
lütfüm..sadece .. ertele , demiş..
işi iyi,seviliyor.. yükseliyor ve kazanıyor.. durum böyleyken..
dilekçeyi yazıp,fırlatmış lütfünün önüne.. biraz da,atışmışlar..
hiç tadımız yoktu ama menekşe çağırınca geldik..
yani yorgunluk bir yana lütfünün , morali bozuk..
 orhan bey de,menekşeye yaptığı şakayı yanlış anladı..yoksa evlenmelerini niye istemesin..

ir-- menekşeyle ilişkilerinin, düzeyini bilemem.. iş ilişkisi de, öyle gerekiyor olabilir ona da sözüm yok..
ama ziya aptal , nankör yada düşüncesiz  değil..
kazanırken,gözünü karartıp dilekçe veriyorsa..bir nedeni vardır.. haklarında hayırlısı neyse ,öyle olsun.. şu kahveyi yapalım artık.. geç oldu, herkes yorgun..

uf-- iyemmm,çaylay bittiii... ama içmiyoylaymış soydumm....
gö-- çocuktan al haberi...
ir--ela--neş--me-- fig-- hah hah hah..

kahveleri ben  yapıyorum.. figenle gönül.. salondan çay servisini
 getirdi..
neşe abla,ela ve menekşe de... masayı topladılar.. bulaşıkları neşe abla yıkadı.. diğerleri de.. tatlı ve dondurma tabaklarını hazırladılar..
 üç tepsiye koyduğum filcanları göstererek..

ir-- ela,menekşe siz bunları götürün.. biber atmak isterseniz....
ela-- sağol da.. ben atmam..
me-- ben de..
ir-- iyi ,ben hepsine attım..dermişimmmm..
kahkahamız çınlattı evi..

Hiç yorum yok: