Translate

12 Mart 2012 Pazartesi

904.bölüm..

onları yolcu ettik.. çocuklar ,güvenlik görevlileriyle  iki otobüse bindiler.. mrs.elizabeth ve philip de rehberlik yapıp çevreyi tanıtacaklar...

bülent ve maruf tunanın arabasına.. yeliz de benim arabama bindi..

tuna önde,ben arkada.. otobüsler de bizi takip ediyor..
yola çıktık.. sağ şeritten.. dörtlüleri yaktık, ağır ağır gidiyoruz..

ir-- yeliz,sigara içsem rahatsız olur musun ..
elim ayağım titriyor da...

ye-- olmam,iç.. camı açarım..

yaktım bir sigara.. uzun süre hiç konuşmadık.. tuna,kendi okuluna uğramayıp,devam etti...
setin üstündeyiz.. sağ taraftaki ,portakal bahçesine bakıyor yeliz de..  halanın eski evini görünce.. başımı çevirdim..hatırlamamak için..

ir-- nasıl buldun,menekşe ile elayı..
ye-- çok tatlı,candan kızlar.. okulda ve çiftlikte epeyce konuştuk.. samimi olduk sayılır..

ir-- orhan abiyle nasıllardı.. ben pek göremedim de..
ye-- (gülerek )  kendini kaybetmiştin ama sana  iyi geldiği kesin..

ir-- evet,haklısın...
ye--  ifadeleri ve görünen o ki.. aşık olmuşlar,birbirlerine..

ir-- siz nasılsınız yeliz,hiç yalnız kalamadık seninle..

ye-- çok bunaldığımız için.. hamilelikle beraber .. ayrılık ,ikimize de ağır geldi..irem..
son üç aydır, iyice tahammülsüz olduk..
İstanbula dönüp, ders çalıştığımız dönemde.. bülent ev hanımıymışım gibi,davranmamı bekledi..
 çok yoruluyor,gece birkaç saati sorunsuz ve mutlu geçirmek arzusunda..birşey demiyorum ,haklı  ama benim de,şu halimde  çalıştığımı unuttu.. beklentilerimiz farklılaştı anlayacağın...
bunların olacağını da biliyorduk,üstelik ama yaşamak başkaymış..

ir-- üzüldüm ama  bu sıkıntılı günleri de atlatırsınız.. hiç merak etme..
biraz sabır,biraz anlayış.. sevginizle birleşince..
kenetlenirsiniz..yeniden.. 
ye-- inşallah,umuyoruz..

telefon çalınca açtım,
ir-- buyrun..
va-- irem hanım,deryayla konuşunca sizi merak ettim.. iyi misiniz..

ir-- (gülerek ) çok iyiyim,vahide hanım.. az sonra kalabalık olarak geleceğiz büroya.. asıl derya nasıl, said gitti mi..
va-- az şaşkın da..iyi gibi,burada daha.. bakışıyoruz..
ir-- hah hah hah.. on dakika sonra orada oluruz,bakışın siz.. hoşçakal..

bizim bulvarda ilerlerken..ışıklarda yanyana durduk tunayla...

ir-- tuna,büroya uğrayalım..
tu-- tamam..

*****

büronun önünde ,görevliler ve şöförler hariç indik hepimiz..

ir-- dondurma alayım,size.. buyrun..
eli-- irem,ben almak istiyorum...
ph-- aa,olmaz ben alacağım..
ma-- o da,benim ikramım olsun..

ad-- irem, sen all..
ir-- eli--ph--tu-- bü--ye--ma-- hah hah hah..

tatlıcı dondurmaları külahlara koyup veriyor.. alan büroya çıkıyor.. herkes gidince,tuna geri geldi yanıma..

tu-- bizimkiler istemiyor,bana da alma..
ir-- aa niye..
tu-- (gülerek ) sonra yiyeceğim ben.. otobüsdekilere aldın mı..
"evet" diyerek parayı ödedim..

yukarı çıkarken..kısık sesle..
tu-- sen niye yemedin..
ir-- (güldüm ) şiişş,uslu dur..söylerim de, burhan duyabilir..

burhana merhaba dedim..
ir--  yoktuk..çiçekleri getiren amca, bekledi mi burhan..
bu-- az önce geldi.. irem hanım.. çiçeği bıraktı,para
almadan gitti..  siftahınız bereketli gelmiş..hediye ediyormuş..öyle dedi..

 gülümseyerek  "sağolsun"diyip.. içeri girdim..

vahide hanımla selamlaştık..
çocuklar  ellerinde dondurmalar..büroda geziniyor.. said ,derya ..songül.. ilgileniyorlar.. maruf,bülent yeliz,philip..mrs elizabeth
benim odamdalar.. girdik tunayla..


masamda, beyaz güllerle çok şık dizayn edilmiş ..
harika bir  çiçek var..
tu-- hediyeye bak.. senin çiçekçiyi ,acil görmem lazım..
ir-- hah hah hah..

onlar çay içerlerken.. bende vahide hanımla konuştum..
kızı çok memnun olmuş.. öğlen buradaydım dedi..
gelen giden olmamış..
 pastanenin ödemesini yapmasını isteyip,teşekkür ettiğimi söyle dedim..

ir-- bakışıyordunuz,son durum ne..
va-- (gülerek ) ateş bacayı sarmış gibi... deryanın peşinden ayrılmıyor ama yılışık değil..
ir-- hadi hayırlısı.. bakalım.. biraz sonra gideceğiz..birşey olursa ,ara beni..
va--tamam..

********
bürodan indiğimizde..
mrs. elizabeth ve philip teşekkür edip.. otele gideceklerini söylediler.. ayrıldık onlarla..

biz de.. bir saatte ,küçük bir göl kıyısı turu yaptıktan sonra.. havaalanına geldik..  vedalaşırken de,hüzün yoktu..
çocukları öpüp kokladım, tek tek.. marufa tekrar teşekkür edip..
eşlerine ,özellikle  zübeydeye çok selam söyle dedim..

başka büyük bir uçakla gelmişler.. yerimden kıpırdayamadan.. havalanıncaya kadar,durdum öylesine.. 
sonra arabalara yaslanmış, beni bekleyen.. tuna bülent ve yelizin yanına geldim..
gülerek
ir-- savaştan çıkmış gibiyim.. sizi de esir ettim.. yelizim,kusura bakma..  aklım başımda değildi..

ye-- ne kusuru irem..gezdik ,bize de değişiklik oldu..
bü-- yeliz iyiysen,Mersine gidelim mi..
ye-- olur,gidelim..

tu-- benim arabayı al,öyleyse.. biz iremle gideriz..
bü-- yok yok.. otobüsün şöförüyle konuştum.. Mersine gidecekmiş.. bizi bırakacak.. bekliyor bak..

tu-- yeliz var,dönerken rahat edemezsiniz.. oğlum,al işte..
bü-- dönmeyeceğiz tuna..
tu-- siz bilirsiniz öyleyse..

***

onlar otobüse bindiler..bizde arabalara..
hareket ettik..  beş dakika geçmişti ki telefon çalınca..
açtım..

Hiç yorum yok: