Translate

12 Mart 2012 Pazartesi

902.bölüm..

hepimiz yerlerimize oturduk..

öğrenciler geniş bir daire oluşturdular.. gölgedeki sıralara oturdu bir kısmı da..

aden ve kardeşleri de.. - yirmi beş çocuk - önümüzde dizildiler.. ellerinde büyük renkli kağıtlar var yine.. serayla öpüşmüştük ama
koşup geldi.. beni öpüp,geri gitti yerine...

tu-- bize bakan yok..
ir-- ben varım ya..
tu-- birde müge.. 
ir--  cadı senin,ufuk benim..
tu-- ir-- hah hah hah..

kağıtlara "çocuk bayramımız kutlu olsun.. sizi seviyoruz"
gibi şeyler yazmışlar.. kaldırıp gösterdikçe alkışladık..

sonra koro olarak ,Türkçe şarkılara geçtiler... nasıl güzel öğrenmişler.. bizim çocuklar da eşlik ediyor....

o kadar çok ses çıkıyor ki.. lojmanlarda oturanlarda inmişler.. okulun içi - dışı dolmuş.. bir kalabalık ki sormayın..
gözüm deryayı aradı.. güvenlik sorunu olabilir diye.. ileride,takım elbiseli birisi ile konuşuyor.. adamı ,bir yerden tanıyorum sanki.. ama çıkaramadım..

daha objektif bakınca, kalabalığın arasında sivil polis olduğunu tahmin ettiğim.. birçok kişi fark ettim.. iyi önlem alınmış demek ki..

çocuklar selam verince.. coşkuyla alkışladık yine..
ir--  hepinizi tebrik ediyorum.. çok mutlu oldum.. harikaydınız..
--- teşekkür ederiz..

çantamdan kaseti çıkarıp.. müdür beye verdim.. o da görevliye verdi..
ir-- şimdi , içinizden geldiği gibi oynayıp.. eğlenin istiyoruz..

müzik başlayınca.. bizler alkışlarla tempo tuttuk.. o çocukların bir arada oynayıp, zıplamaları muhteşemdi..

tu--(bana eğilip ) oryantal ha..
ir--  onu da,aldım.. sonra dinleteceğim sana..
tu-- dinlemek değil,seni izlemek isterim..
ir-- cık,  barışmadık ki.. tatlı ve dondurma almadın daha..
tu-- hah hah hah..

ir-- tuna acıkmışlardır.. çiftliğe gitmek uygun olur mu.. çocukların karnını ,başka yerde mi doyurayım..birde,
gidecekler mi.. onu bilmiyorum..

tu-- sorarım... fotoğrafçı alinin de,film deposu mu var nedir.. devamlı değiştiriyor..
ir-- hah hah hah.. tedbirli gel dedim...

tu-- otobüsleri sen mi buldun..
ir-- evet.. babamın arkadaşının ..

tu-- seni organizatör yapmak lazım..
ir-- önce spiker olup,sonra dış ticaret öğreneceğim..onu da sıkıştırırım araya...
tu-- (gülerek ) eminim..

tuna marufa sorup,döndü..
tu-- saat beşte gideceklermiş.. irem.. çiftliğe gidelim dedi, sonra Adana turu yaparız..

ir-- tamam.. sen okulu ektin,ben de büroyu.. tur sırasında uğrayalım bari..
tu-- olur.. saidle deryayı, görüyor musun..
ir-- yok da ..bırak kendini ifade etsin, dervişimiz..

tu-- derya niye geldi..said için mi..
ir-- marufun geleceğini bilmediğim için..ben istedim.. .. otobüsleri o getirdi.. havaalanından.. saidi çağırmamıştım ki.. onun için gelsin..

tu-- işte orada,derya.. hiç bürodaki ,çekingen hali  de yok..

ir-- çocuklar yoruldu.. artık vedalaşıp.. gidelim..

********

çok memnun olduğumuzu,yine geleceğimi ..  çocuk bayramlarını kutladığımı söyledim..
el sallayıp.. çocukların birbirlerinden ayrılmalarını bekledik..

onlar otobüse bindiler.. tuna,ben ve orhan bey de yolcularımızı alıp.. çiftliğe geldik..

işçiler bakıyor,garipsediler ..
neyse biz evin önüne  park ettik.. otobüsler biraz geride
durdu..

indik.. fatmayla hüseyin geldiler yanımıza..

ir-- misafirlerimize yemeğimiz yeter mi,fatma..
fa-- yeter tabi.. nereye hazırlayalım..
tu-- serin ve gölge bir yer olsun..
hü-- tamam..
ir-- el-yüz yıkasınlar .. hazır olunca.. sen çağır bizi..
fa-- çağırırım..

kapıyı açtım..
içeri girdiler.. çocuklara banyoyu gösterdim..

tuna da büyükleri salona aldı..
geldiğimde göz gezdirdim, kaç kişiyiz diye..

orhan bey.. menekşe,ela.. bülent,yeliz.. elizabeth,philip
maruf ,biz..

otururken..
ir-- tunaa,saidle derya yok.. unuttuk mu yoksa..
tu-- derya ,büroya gideceğini söyledi...
ir-- ee.. said..
ela-- hani uyanıktın sen.. saidle yanımızdan geçtiler ya.. görmedin mi.
ye-- (gülerek ) irem ,terapi sırasında biraz sarsıldı.. ela..

bü-- ve hafif sarhoşluk hali,  menekşe için avantaj.. ayıkmasını hiç  istemem ,dedi ya..
me-- bülent sus, börek yaparım sana...
or-- bana?

ir-- or-- ela-- eli-- bü-- ye-- tu--me -- hah hah hah..

tuna marufa anlatıyor..

ir-- menekşe,tuğrul abimin selamı var.. sana iletmemi istediği şeyleri, bilahare söyleyeceğim..

bü-- işte ayıktı..
me-- hah hah hah..
or-- neymiş.. ben de duyayım..

ela-- bence sormayın,orhan bey..
bü-- tuğrul abi de,burada olsaydı keşke.. değil mi ,ela..

me-- aman bülent,bırak.. yeni gitti daha..
ela-- menekşee..
ir-- or-- ela--- bü-- ye-- tu--me--  hah hah hah..

çocuklar tertemiz olmuşlardı ,yanımıza geldiklerinde..

kalkıp,içeriden yer minderlerini getirdim..
ir-- sandalyelere ve buraya oturun çocuklar.. 
ad-- sen de otur..
sera da, elimden çekiyor...

ir-- peki.. ( büyüklere dönüp ) kusura bakmayın..

cekedimi çıkarıp.. oturdum mindere ..
onlarda etrafıma
karşıma, kucağıma oturdular.. kısık sesle, mırıl mırıl konuşuyoruz..  saçımı okşuyor kimisi..  elimi tutuyorlar, öpenleri söylemiyorum bile..

or-- fotoğrafçı, asıl burada olmalıydı..
ir-- aa, o nerede sahi..
eli-- otobüse bindiğini görmüştüm.. dışarıda olabilir..
tu-- ayıp oldu,desenize.. ben bakayım..

tuna dışarı çıktı,birkaç dakika sonra.. beraber içeri girdiler..

ir-- ali bey,kusurumuza bakmayın.. lütfen.. başımız döndü..

ali-- estafurullah ne kusuru..  otobüste de çekerim demiştim.. ondan gitmedim.. 
ir-- çok iyi olmuş,gitmemeniz.. bu halimizi de,çeker misiniz..
ali-- (gülerek ) elbette.. tablo gibi,çıkacak fotoğraf..
bozmayın lütfen...

bizi ve büyükleri birkaç poz çekti..

ali--  yeterince tedbirli gelmiştim ama malesef artık,film kalmadı.. ben gidip,çalışmaya başlayayım...
tu-- yemek yiyelim, ali bey..
ali-- tuna bey,gitmem lazım.. mağaza kapalı.. ancak basarım..

kalkmak istiyorum da ,bırakmıyorlar ki...
ir--- çok teşekkür ediyorum,geldiğiniz için.. kalkamıyorum.. kusuruma bakmayın..
ali-- rahatsız olmayın,lütfen.. iyi günler diliyorum..

tuna yolcu etmek için.. onunla çıktı dışarıya..

geri geldiğinde..
tu-- masamız hazırmış.. hadi buyrun..

Hiç yorum yok: