Translate

11 Mart 2012 Pazar

883.bölüm..

abim  yanımıza,gelince.. tuna perdeyi aralayıp..
arabayı gösterdi..
iç lamba yanıyor,abimle elayı görüyoruz..  konuşuyorlar,ziyalar gitmiş..

er--- vay vay vay.. bak sen , ela çarpmaya mı gelmiş yani.. aferin,gözüme girdi..

ir--- zuhalin haberi olduğuna göre.. elayla burada mı karşılaştılar ki,bizim eve mi bakıyordu acaba..

er-- sonuç önemli..  ziya ,tuğrul gidiyorum diyene kadar  aşağıda demedi..  hiç söylemeyecekti ,belki de..  tuğruldan kendisi de,emin olunca.. götüreyim dedi.. ona da aferin..

tu--- evet... elayı da ezdirmeyip.. koruyor,bu arada..
ir--- vay be, ziyaya bak.. beni,hep şaşırtıyor ..

bülent içeriden "tunaaaa... neredesinizz.. " diye seslenince..

tu--- geldikkk..
ir-- söyleyecek miyiz..
er-- gizli bir durum yok ama siz bilirsiniz.. biraz sonra tuğrul yukarı gelebilir..
tu-- kız değer verip.. buraya kadar gelmiş,tuğrul derdini anlatır.. kendini ifade edebilirse.. yukarı gelmez..
bence, söyleyelim..
er-- tamam..

içeri girdik..

ir--- çay içer misiniz..
bü-- onu mu tartışıyordunuz,siz..
er-- yok bülent..
ir--- içiyor musunuzz.. kek de yaptım..  portakal suyu da sıkabilirim..

çay olsun dediler,yelizle  mutfağa girdik..
hazırlıyoruz..
onlarda içeride,bülente anlatıyorlar...
ye-- neler oluyor,irem..
ir-- ah yelizim,ne olmuyor ki.. bülent bahsetti mi.. sabah olanlardan...
ye-- yoo..
ir--- dinle öyleyse... ( başımıza gelenleri kısaca özetledim.. elayı da söyledim tabi) işte böyle hayatım..

ye--- aklım almıyor, bu kadar basitmiymiş ..o kadın..
acıdım abine .. size yaptıkları da,inanılır gibi değil..
bundan sonrası, iyi olur umarım..

ir-- umarım,o yüzden hepimiz gergindik.. sizinle alakalı olmadığını bil yani.. ben,hala ayıkabilmiş değilim..

tabakları ve çay tepsisini alıp salona götürdük..
 oturunca..
 
ir--- buyrun lütfen..
bü-- ben detayları bilmiyordum,irem.. tuna sadece,ifade verdik.. abimin,eski hanımından dolayı..adliyedeydik demişti.. çok geçmiş olsun..

ir--- sağol bülent.. terstim, sana yüklendiysem kusura bakma.. olur mu..
bü-- ne kusuru canım..

kekleri yerken,işlerden konuştuk biraz.. saat bire geliyordu..
er--- ben kalkayım,artık.. herşey için sağolun..
tu-- rica ederiz,götürürüm seni..
er--- giderim,canım.. yakın yer..

bü-- abi,biz de gideceğiz nasılsa..
ir--- hiç biriniz gitmeyin,kalalım burada.. yerimiz var..
bü-- gidelim,irem.. yelizin ilaçları,çiftlikte kalmış..
er-- halama ayıp olur,irem.. ben de gideyim..

kalktılar.. tuna da ayakkabısını giyiyor..
tu--- irem, sen de gel..
ir--- gelmeyim..
tu--- gell.. evde,tek kalmanı istemiyorum..
ir--- .............

içimden söylenerek giydim,montumu.. ayakkabımı..
anahtarımı aldım..
beraber indik aşağıya.. abimler gitmişler.. tam bahar havası var.. yine yağmur atıştırıyor...

ir--- madem,geldim.. içkilisiniz,ben kullanayım tuna..
tu-- iyi kullan..

abim, halamın ev anahtarını almış diye.. beraber gittik ..çiftliğe ..
gidene kadar, bülent .. hastalarla olan anılarını anlatarak,güldürdü bizi.. moral verdi yani..

yola döndüğümde.. evin alt kat ışıklarını açık,görünce.. tunaya baktım..

tu--- bilmiyorum ,öğreniriz..
er-- tuğrullardır belki..

bü--- buraya mı geldiler diyorsun.. yani..
İstanbul da bile bu kadar entrika yok abi.. nereye düştük yarabbim..

tu--(gülerek) entrika bize ait değil..bülent.. başkası olmasın da,tuğrula razıyız..

evin önüne geldiğimde,park yerinde duran araba.. yabancıydı..
tu-- onların değil.. bu,özel ve uzun yoldan gelmiş ..

indik,köpekler hücum ettiler üzerimize... seviyoruz..

hüseyinin geldiğini görünce...
tu--- hüseyin,kim var.. içeride...
hü-- kimse yok beyim.. ben açık bıraktım..

tu-- peki, araba ?

hü--- yarım saat kadar önce.. üç kişi,iki arabayla geldiler.. İstanbulda hocanızmış.. beyaz saçlı bir bey,arabayı bırakıp.. diğeriyle Mersine gitti...
yarın öğlen ,sizi görmek için.. okula uğrayacakmış..
arabayı da,yorulduğumdan bırakıyorum dedi...
selamı var,size..

tu--- as.. tamam,anladım.. evde bülentler kalacaklar,biliyorsun.. yarın öğlen görüşürüz,iyi geceler
sana..
hü--- size de,beyim...

Hiç yorum yok: