Translate

11 Mart 2012 Pazar

882.bölüm..

masayı düzenleyip.. servisleri değiştirdik el birliği ile..
meyveleri erkekler hazırlıyor.. mutfaktayız hepimiz...
ben bulaşıkları yıkıyorum,yeliz de duruluyor...

er-- bülent,hurmayı ezip..balı sonra dökeceksin oğlum..cevizleri de doğra,tüm tüm koyma..

bü--- ne bileyim abi.. unutmuşum,işte..
tuğ-- beceriksiz,unutulur mu bu..

tu--- üstüne gitmeyinn..
ir-- irem sinirleniirr...

bü--tu--ye--tuğ--er-- hah hah hah..

ye--- ne zamandır,böyle meyve hazırlayıp yemedi ki  garibim.. eve gidemiyor bile..

ir--- bana da asosyal olduk, iş ve aş peşindeyiz demişti..
 yumurtalıkta eğlenmeyi biliyor ama.. meyveyi atlamış garibim..

bü--- irem,benimle uğraşacağına .. ziya fort kullansana sen..

ir-- tu-- hah hah hah..
er-- o ne..

bü-- etkili bir trankilizan.. ireme iyi geliyordu da..

saat on buçuk,kapı zili çalınca.. tuna elini silip,otomata bastı.. kapıyı açtı..

herkesin elinde bir tabak.. salona gitmeden,antrede durduk..kimmiş diye bekliyoruz..

merdivenlerden çıkan, ziyayla zuhali görünce..

tu-- ooo,bizde sizden bahsediyorduk.. hoşgeldiniz..

ziya içeri bakıp,gülerek..
zi--- hoşbulduk abi.. bu ne güzel,meyveli bir karşılama..
mum eksik ama olsun..

bü-- ziya fort,gelmiş.. muma ne gerek var ki..

bü--tu--ir--er--tuğ--ye--hah hah hah..

****

içeri girdiler, tokalaşma sarılma faslından sonra..

salona aldık..
ir--- masaya buyrun.. hadi..

tuna sandalye getirdi mutfaktan.. oturdular.. hep bir ağızdan konuşuyoruz..
eren abi  içki içer misiniz dedi,ikisi de istemediler...

zi--  ben az önce geldim.. sarhoş gibiyim ama zuhal bülenti söyleyince,içime sinmedi...

bü-- sağol.. fort getirdiysen..hemen,ireme verelim..
zi--- (bana döndü) iremm..

ir-- aldırma ziya,  bana uyguladığın taktiği ..bülente uygula..  ona gerekiyor,bir reçete de..
zi--- anladım.. durum genelse,olur tabi..

ye--- biz gelmişken.. nikahlansaydınız da görseydik.. zuhal..
zu--- aa,yelizz.. ne diyorsun sen..

zi---(gülerek)  tuğrul abi gelmese, yasin sürünecekti daha..
bülentler de, bana çare olmaya gelmişlerdir belki..

zu--  sana çare olamazlar,az daha sabret hayatım.. benim reçetem de,iyidir.. dene karlı çıkarsın..

er--tuğ--tu-ir-- ye-- bü-- zi-- hah hah hah..

er-- bu gelinler çok aklıllı.. lafları oturtuyorlar..
tuğ-- zuhal ,bana birşey deme sakın.. irem ,tır çarpmış gibi olursun demişti de..

zu--- (gülerek) iltifat ediyordu herhalde..
tu-- kesinlikle..
zi--- tuğrul abi, ela da iyi çarpar..  haberin olsun ..

zu-- er--tuğ--tu-ir-- ye-- bü-- zi-- hah hah hah..

tuğ-- sen nereden biliyorsun..

zi--- neredeyse bir buçuk yıldır tanıyorum.. lütfü de ortak ilgi alanımız olunca,gördüm diyelim
 ve bir saat önce yanlarındaydım.. bilmem anlatabildim mi..

tuğ--- (şaşırarak) nasıl yanlarındaydın.. ela burada mı..

zi--  Mersinden dönerken, öğretmen evinin önünde menekşeyle karşılaştık.. yemek varmış.. niye ela yok dedim,sen ararsın diye gitmemiş.. evine bıraktım,kapıda konuştuk elayla da..

tu---tuğrulll ne duruyorsun ,arasana..
er--- bence de..

bü-- elanın ne dediğini duymayı bekliyor,gibi.. 

zu-- tuğrul abi,bence tahmin etti.. tır değil,tren çarpmasına hazırlıyor kendisini..

er--tuğ--tu-ir-- ye-- bü-- zi-- hah hah hah..

tuğ-- (ayağa kalktı)
telefonda söylenecek birşey değil ki bu..arasam ne olacak.. madem beklemiş, ben gidiyorum.. yüz yüze konuşup,herşeyi anlatmam  lazım..
irem çevre düzenlemesinde, ela için..tren yolu da olsun mutlaka...

ir--- sen önce bataklığı kurut..ben , gar  bile inşaa ederim abim..

er--tu--ir-- ye-- bü-- zi--zu-- tuğ--  hah hah hah..

zi--- dur abi.. bizde kalkıyoruz, seni de garaja bırakırım.. 

kalktılar çabucak.. vedalaşıyorlar..
ir--- size ne oluyor ya.. ateş almaya mı geldiniz.. daha erken.. annenlerde,halamlardaymış..oturun işte..

zuhal beni öperken..
zu-- öyle de,ziya yorgun.. (kulağıma fısıldadı) çaktırmadan, yola bak..

ben birşey anlamadım tabi..
üçü koştururcasına gittiler.. diğerleri de,salona girdi..

tuna kapıyı kapatınca.. elinden tutup,.mutfağa çektim.. ışığı da yakmayınca.. fısıldadı.. "iremm,ne oluyor.."

ir--- zuhal, çaktırmadan yola bak dedi de..
tu-- niye..
ir-- bilmem..

aynı taraftan,pencerenin perdesini araladık.. bakıyoruz aşağıya..

üçü ,arabalarına doğru yürüyorlardı.. zuhal arabaya bindi de..
 ziya,tuğrul abiyi durdurdu.. konuşuyor...

ir---(fısıldadım) bu ne şimdi..
tu--- abim,arkadaki arabaya bakıyor..

ir--- aaa, o arabaya binecekk.. kapıyı açtı..
tu--- evett,anlaşıldı.. şöförü gördün mü.. helal olsun,ziya hepimizi uyuttu..

eren abim,ışığı yakıverince.. döndük hemen.. ben aceleyle kalın perdeyi kapattım..
suçluymuşuz gibi.. yakalandık ya,o da şaşırdı..

er--- seslendik duymadınız..
tu-- abi,ışığı kapat da.. gel..

Hiç yorum yok: