Translate

3 Mart 2012 Cumartesi

703.bölüm..


tu--- sen..resmi misafirini ,holdingin patronu olarak.. gezdireceksin de ondan.. 
 
ir--- hımm.. peki.. burhan seni takip eder.. arazinin yerini, bilmiyorum..ya.. 
 
tu--- tamam.. hadi kolay gelsin... ha,birde.. ingilizce konuşmamışmıydık biz... 
yılbaşında..anlaşma
imzalanırken..
 şimdi niye ,tercüman getirmişler ki.. 
ir---belki ,ingilizce.. bilmeyen birileri gelmiştir tuna... 
dudak büktü.. 
tu--- tercümanı bir deneyelim... 
 
büronun önünde.. araba duruyor.. bende arkalarına,park ettim... 
 
 
*****
 
yukarıda... 
 
derya açtı ,kapıyı... 
tu--- vahide hanım ,nerede.. 
de--- içeride.. 
 
ir--- içecek ,ikram ettiniz mi.. 
de--- songül hazırlıyor.. sorduk.. kahve içiyorlar... 
tu--- iyi, bize de.. yapsın..songül.. 
 
de--- tamam.. pasta çok güzeldi.. yaş gününüz, kutlu olsun... 
tu--- (gülümseyerek..) teşekkür ederim ,derya.. afiyet olsun.. geç irem.. 
 
ben önde, o arkada.. içeri girdik.. 
 
vahide hanım kalktı ,benim yerimden...
dört genç bey..  güzel bir hanım ,oturuyorlardı.. 
koltuklarda..
 
tokalaştım hepsiyle..
ir---hoşgeldiniz.. ben irem kara.. 
hanım tercümanmış.. tercüme ediyor.. çabuk çabuk... 
 
tuna da.. tokalaşıp adını söyledi.. 
ir--- tuna ,masaya geçelim dimi.. 
tu--- iyi olur.. 
 
oturduk masanın çevresine.. 
hanımın adı.. alevmiş.. 
başkanı ve yardımcılarını tanıttı bize.. 
 
ziyaretin ani olduğunu ,kabul ettiğimiz ve ağırladığımız için ..teşekkür ettiklerini söyledi.. 
tabi biz de.. anlıyoruz.. adamlar ingilizce konuşuyor.. çünkü..
 
tu--- alev hanım..  aktarmanıza gerek yok.... biz konuşabiliyoruz..
daha rahat ederiz diye,düşünüyorum..
al--- tabii.. buyrun.. 
 
ingilizce konuşmaya başladık.. ikimizde..
 
hava hemen değişti.. sıcaklaştı.. kahvelerimizi içerken... onlar hakkında bilgi aldık..
sigaralar,çaylar.. kurabiyeler,baklava ve börekler... yerken,sohbet ediyoruz... 
vahide hanım aldırmış...helal olsun valla... bizim aklımıza gelmedi..sersem gibiyim hala...
 
yeni devir almışlar.. fabrika yönetimini..
 bizim anlaşma yaptığımız kişiler, görevden ayrılmışlar.. 
bu yönetim de.. 
yapılan anlaşmaları ,kontrol edip.. tek tek ,yerinde inceleme yapıyorlarmış.. 
 
hepsi otuzlu yaşlarda.. yakışıklı ve kültürlüler.. birisi hesap uzmanı,birisi.. endüstri mühendisi..
birisi ziraat mühendisi... başkanları anar ise.. bilgisayar mühendisiymiş.. 
 
bizim yer fıstığını işleyip.. kafkas pazarına, sunacaklar..
hediye olarak.. havyar getirmişler.. kutu kutu..  bu gece saat 12 de.. geri döneceklermiş.. 
yemeğe götürmek,şart oldu.. malesef.. 
 
 
saat dörtte ,osmaniyeye doğru.. yola çıktık.. bizim arabalarla... 
 
başkan ,alev hanım ve ben.. benim arabamdayız.. burhan da ,kullanıyor...
 tunayı takip ediyoruz..
 
etrafı tanıtarak.. osmaniyeyi biraz geçtik..
 yer fıstığının ,ekili olduğu.. uçsuz bucaksız arazilere bakarak.. ilerliyoruz.. 
 
tuna,yol kıyısında durunca.. bizde arkasında durduk... 
 
indik.. bizim misafirler,resmen tarlaya daldılar..alev hanımda..merakla bakınıyor..
 
 numune alıyorlar.. topraktan.. bitkiyi çekip.. olgunlaşmamış,fıstıklarla
beraber.. poşetlere koyuyorlar... burhan arabada...oturdu.. 
 
bizde tunanın arabasına yaslandık.. 
onları seyrediyoruz... 
 
tu--- nasıldı..
ir--- ne.. 
tu--- yolculuk.. 
 
ir--- iyii.. bildiğim kadarıyla,tarihi yerleri tanıttım.. anar ,müthiş ilgilendi.. kaleyi görünce.. 
pür dikkat, beni dinledi..  sorular sordu.. ingilizceyi çok güzel konuşuyorsunuz dedi.. 
çocukken öğrendiklerimi,anlattım..ama unutmuşum buraları... 
yeniden geldikleri zaman,daha bilgili olmak istiyorum.. hazırlıksız yakalandım... 
tanıtıcı,bir kitap alayım bari.. 
 
tu--- ..................... 
ir---- sizde durum nasıldı.. 
tu--- aynı.. 
 
ir--- yemeğe davet etmemiz de,şart oldu.. tuna.. 12 ye kadar.. eğlendireceğiz mecburen.. 
tu--- (sıkıntıyla tarlaya bakıyor ) yemek neyse de.. eğlendirme kısmı için.. ne düşündün..
ikram niyetine.. yani.. 
 


Hiç yorum yok: