Translate

2 Mart 2012 Cuma

653.bölüm..


zuhalle figen..  kocaman tepsiye portakal, mandalina elma doldurmuşlar.. iki  tabakta da.. 
minik minik birşeyler var..karanlıkta seçilmiyor... 
bıçak ve tabaklarlarla geliyorlarmış.. 
 
al--- zuhal ,niye ağır kaldırıyorsun.. söyleseydin ya.. (aldı elinden)
zu--- ağırlıktan ..ağırlığa fark var,abim.. lafın ağırı.. dokunur.. bu nedir ki.. 
al--- vayy.. bu kimeydi.. niye kızdın sen... 
zu--- boşver.. 
 
masaların üstüne bıraktıklarında..ziya da geldi.. tabaklara meyva koyuyorlar..
 
tu--- ergünü kilitledin mi,ziya... 
zi---  evet.. ne inat ya.. zorla yatırdım.. 
zu--- battaniye var mıydı.... 
zi--- vardı,canım.. 
ateşe odun atıp.. sandalyeye oturdu... 
 
zi--- zuhal.. bana verme.. 
zu--- vereyim,bana soy olur mu.. 
zi--- olur ,hayatım.. onlar nedir... 
zu--- söyleyeceğim.. bekle... 
 
figen bizim önümüze, önce masa koydu.. sonrada tabaklarımızı.. 
tu--- teşekkür ederiz.. 
fi--- rica ederim ..ziya getirmiş..
 
tuna soyuyor... 
ir--- bunlar nerenin portakalı, mandalinası ziya... 
zi--- dörtyolun.. bugün gitmiştim.. o da ,buranın kısmetiymiş.. 
ya--- çok güzelmiş,ziya.. kesene bereket.. 
zi--- afiyet olsun.. yasin.. 
 
zuhal, ziyaya da.. tabağını verip.. yanına oturdu... 
avucunda, tuttuğu şeyi gösteriyor...
 
zu-- yasin,tuna .. siz biliyorsunuz değil mi..
ya--- evet..çoktandır yememiştim..
tu--- bilmezmiyiz..zuhal.. ziya ,çok güzelmiş gerçekten... 
zi-- afiyet olsun..abi... 
 
zu--bu buraya has.. adı murt.. (verdi ziyanın ağzına...)dikkatli ye.. bize "murt'çu"denmesinin sebebi bu,işte.. 
zi---  yani.. o ne demek.. 
 
al---inat,dediğim dedik.. sözünden dönmeyenler için, kullanılır genelde.. 
birde aşılısı vardır..onada "hambeles"derler.. bu yabanisi..bu  çevrede çok yetişir..
 
zi--- tam babam desene.. 
fi--- aman dikkatli ye.. boğazında kalmasın.. 
zi--- hafif bir ima var gibi ,geldi.. figen.. zuhal veriyor,kalmaz merak etme.. 
 
fi--- yokk canımm.. bana da..dayıma ,laf söyledin gibi ..geldi ..
 
zi--- babamın inatlığı,gerçek..söylediğim  yalan değil ki.. 
 senden önce, zuhal var.. beni uyarmak sana mı kaldı.. 
 
 
zu--- tamamm.. bak,bu da.. melengiç.. serttir.. dişini kırma.. ben bunu çok severim.. 
kahvesi de olur.. 
 
verdi ondan da.. ziya ,çıtır çıtır yiyor... 
zi--- güzel gibi.. (o da,soyduğu.. mandalinayı verdi zuhalin ağzına.. )
zu-- sağol.. 
 
zi--- ali .. arabada, alıç da vardı.. bagajdan.. alsana.. unutmuşum.. 
ir--- ben de ,onu çok severim.. 
 
ali abim anahtarı aldı.. 
al--- sende ,seyyar manav gibisin ha.. 
zi--- yoldan geldim tabi.. karıştır bagajı.. daha neler var.. görürsün.. 
al--- tahmin ediyorum da.. taşıma yanında.. başına iş açacaksın.. 
 
gitti arabaya doğru... 
ya--- silah mı,taşıyorsun yoksa.. 
zi---   ne silahı.. çeşitli,tekel ürünleri var..yasin.. 
tu--- hatırlıyorum.. çerez falan, tam tekmildin.. 
 
zi---  evet,  yeni gelmiştim.. şimdi de,ne ararsan var abi..  arabanın yanına,git istersen... 
tu--- çok isterdim de..  ortam uygun değil,ziya.. 
yarın, işe gitmeyecek misin sen.. lütfü beyin haberi var mı...
 
zi--- var , gideceğim..öğlen gibi.. sabah namazından sonra, defin edilecekmiş.. 
 
ali abim ,ıslak alıç poşetiyle geldi.. .. çeşmede yıkamış..önce... 
tabaklara koyunca.. yedim hemen... nefismiş.. 
 
anahtarı verirken de...
 
al--- ziya, kompensan aldım bir tane... 
zi--- iyi yapmışsın..miden mi.. ağrıyor.. 
al--- eh biraz.. 
zi--- arabaya uzansana... 
al--- o kadar değil.. geçer birazdan..  hem ,gelmeye başlarlar şimdi.. sabah oluyor.. 
zu--- ergün uyumuş mu.. 
al--- yok canım,.. yüzünü yıkıyor..gelir şimdi.. 
 
zuhal ,battaniyeyi omuzundan indirip.. aceleyle kalkınca.. 
 
zi--- ne oldu.. zuhal.. nereye... 
zu--- geliyorum.. geliyorum.. ali ,közde yer aç bana... 
al--- tamamm.. 
 
zuhal koşturarak, mutfağa gitti.. 
figende meyve tabaklarını kaldırıp.. götürdü... 
sağol dedik.. 
 
hava mavi bir ton aldı.. tan ağarıyor..
ergün abi,bahçeden içeri girdiğinde... zuhal de.. kocaman, bakır cezveyi köze oturtuyordu... 
filcanları da.. tepsiyle getirmiş...
 
 
abim kahveyi görünce..zuhalin, omzuna koydu kolunu... 
er--- benim düşünceli ,bacım.. bir tanesin sen.. 
zu-- (öptü abimi.. )canımm.. kendine gelirsin dedim.. 
 
er--- sağol.. kusura bakmayın..yalnız bıraktım sizi.. ama ziyayı kıramadım.. 
tu--- yok canım.. ne kusuru ,ergün.. 
zi---  alii.. dışarıdan , sakallı birisi geliyor.. 
 
hepimiz baktık.. 
fi--- fadimenin kocası o.. 
 
ali abim, kapıya doğru yürüdü.. adamla konuşuyor.. elindeki.. kocaman tencereyi alıp.. döndü..
 
al--- sıkma göndermişler ,bize.. yiyin,devamı geliyor dedi.. 
fi--- çay koyayım bende.. zuhal,çömlekler aynı yerde mi.. 
 
zu--- evet ama sen çayı koy.. ergünüm,sen çömleği çıkarır mısın.. içinden almakla olmaz.. kalabalığız.. 
ali kahveye bak da,ben zeytin getireyim..
 
ir--- kahveyi, ben yaparım.. 
kalktım yerimden.. ateşin başına geldim... 
 
zi---ben  çömleği çıkarırım,yeri göster...zuhal.. 
 
ir--- hıh..sen nereden bileceksin,çömlek çıkarmayı... 
 
zi--- (kısık sesle) irem,şaka faslı bitti.. feci bozarım, haberin olsun..
tunanın,zuhalin  hatırı var.. sus istersen.. 
 
içimden.. "yine,dilimi tutamadım..ziya, çok kızmış bana.. acaba ,zuhal ne dedi ki" diyorum.. 
 
ziya zuhalle gitti..çömleğin gömülü olduğu yere... küreği de,aldı eline...biliyor mu ne... 

Hiç yorum yok: