1081.bölüm..
bir kaç dakika sonra,tuna geldi.. mutfaktayım..
fincan yıkıyorum diye,kapı aralıktı.. kendi kendime de gülüyorum hala..
fincan yıkıyorum diye,kapı aralıktı.. kendi kendime de gülüyorum hala..
ir-- tuna ne bağırıyorsun,buradayım..
tu--(gülerek ,eğildi bana bakıyor ) niye karşılanmıyorum..
ir-- (gülümseyerek elimi,kurulayıp yanına gittim ) afedersin ağam..taviz vermeyim demiştim.. (öptüm yanaklarını )
tu-- benim sana verdiğim tavizlerin yanında, bunun lafı mı olur..
hem öpeceğin yeri de şaşırdın..(arkasında ki saklama kabını uzattı, aldım)
ir-- diyosunn ama yanılıyosunn..(kapağı açtım ,sıcacık içli köfteleri görünce.. )
canım annem..içli köfteye..hiç dayanamadığımı nasılda biliyor..
(ısırdım bir lokma ) arabadakileri düşünüyorum ben.. üstünü değiş de,gidelim.. yoksa uyurum..
tu-- (ayakkkabılarını çıkardı )şantajını sevsinler,iyi buldun uyuma numarasını da..
ir-- (ağzına köfteyi verdim ) ye ye,çok güzel olmuş..bu en yeni numaram..hah hah hah..
*******
arabadayız.. ben kullanıyorum..
firuze hanım,halam şen şakrak.. konuşa konuşa gidiyoruz..
çiftliğe yaklaştık..
ufuk da aralarında oturuyor.. suratını asmış ,hiç konuşmuyor..
tuna başıyla,işaret edip
tu-- neyi var..
ir-- hii,unuttum parka götürecektim.. çiftliğe girelim de,biraz koştursun.. meyve sebze de götürürüz hem..
tu-- tamam..
ir-- ufuk ,parka değil de.. seni çiftliğe götürüyorum.. ağaca çıkalım mı seninle..
ufuk-- olurr..
tu-- irem çıkamaz,ufukcuğum.. ona yasak..
ir-- halaa,oğluna birşey de..
mua-- ne diyeyim,doğru ..
ir-- yaa,aşkolsun..
tu-- taviz yokk.. hah hah hah..
ir-- görürsün sen..
çiftlik yoluna döndüm.. tabi kimsecikler yok.. odaların yanından geçiyoruz..boş olduklarını görünce..
mua-- tunaa,işçiler neredeler oğlum..
tu-- (içini çekerek ) herkes gitti..
mua-- niyee,hasat ne olacak.. paran mı bitti,yoksa..
tu-- yok halam,yok.. dağıttığımız yiyecekleri,çavuşlar hale satıyormuş..
öğrenince gönderdim..yakın köylerden, geliyorlar şimdi.. hasat zamanı,
bir iki hafta kalacaklar..
evin önünde durdurdum arabayı..
ir-- içeride biraz oturalım mı,ne dersiniz hanımlar..
mua-- inmeyelim,kızım.. siz bakın işinize..
tuna,ben ve ufuk indik.. köpeklerle oynadık önce.. ufuk da alıştı..
hüseyinle nail yaklaşınca..
tu-- beyler,sebze ve meyve istiyoruz..
hü--tamam beyim..
ir-- fatma yok mu..
hü-- kimse kalmayınca,bu sabah köye gitti..irem hanım..
biz naille başımızın çaresine bakıyoruz..
nail-- ben yaptım,hüseyin efendi yedi.. çare ben,bakan da o..
tu--ir-- hah hah hah..
**
tuna ufuğu limon ağacına çıkardı..
çocuk ağaç mı görmüş.. çok hoşuna gitti yavrumun..limon toplamak..
tu-- (kucaklayıp,indirdi ) kümesten yumurta da,alalım mı ufuk..
ir-- tuna,çocuk alışık değil.. kaşınıp,kokar.. mutfaktan alın.. ben evegireceğim..
tu-- tamam.. ineklerin yanına götürürüm bende..
ir-- yıldırıma götürsene..
ufuk-- o çaypay amaa..
tu-- ir-- hah hah hah..
******
onlar gitti.. ben de eve girdim..
hemen limonata yaptım.. iki bardağa doldurup..
halamla firuze hanıma götürdüm..
ir-- buyrun hanımlar,içiniz ferahlasın..
fir-- sağol kızım..
mua-- eline sağlık.. tunanın ne sıkıntısı var.. söyle bakayım..
ir-- (kapılar,açık..oturdum ön koltuğa.. onlara bakarak ) o nereden çıktı hala..
işçileri diyorsan.. anlattı ya..
mua-- onları demiyorum.. araba sarsıldıkça..canı yanıyor gibiydi..
ir-- (gülümsedim ) halam,harikasın valla.. ona mı dikkat ettin..
nasıl oldu,deme de.. sayemde boynu tutulmuş.. kremledim,o yüzden arabayı ben kullanıyorum (başımı yere eğdim,suçlu çocuklar gibi ) pardon..
mua--fir-- hah hah hah..
ufuk-- iyemmm iyem,bana bakkk..
döndüm ,ufuk yıldırımın üstünde..
tuna da yularından tutmuş.. bize doğru geliyorlar..
el sallayıp..indim arabadan..
tepsiyi halama verdim..
ir-- hanımlar,bildiğinizi çaktırmayın sakın..
mua-- tamam tamam..
ir-- şimdi,biraz tunayı delirteyim.. boyun ağrısı kalmaması için, yani..
mua-- fir-- hah hah hah..
koştum yanlarına.. yıldırımı okşarken.. tunaya..ingilizce olarak..
ir-- bu halam var ya,bir alem..araba sarsılınca,acı çektiğini anlamış..
tu-- söyledin mi,yoksa..
ir-- cık.. zona demedim canım.. başka bir bahane buldum..
tu-- ne..
ir-- yuları naile ver,kızacağını hissediyorum..
naile verdi.. o da,biraz yürüttü atı..
tu-- ne dedin..
ir-- (gülerek ) muskalık bir iş dedim.. hah hahhah..
tu-- nee..
ben önde,tuna arkada.. tavşan gibiyim.. yakalayamıyor da..
gülmekten bayılacağım ama durur muyum..
iki tur koştuk.. evin çevresinde.. halamlar,ufuk nail.. hüseyin bizi seyrediyorlar..
tu-- (ingilizce ) eve gir çabuk..
ir-- bana ne, bana ne..
tu-- herkesin önünde yakalamayım demiştim,fazla uzadı....
ir-- iyi gel bakalım..
girdim eve.. o da peşimden tabi..
nefes nefese kapının arkasına yaslandım..
çenemi tutup..
tu-- sana ne yapmalı bilmiyorum ki..
ir-- benim ne suçum var ağam.. halana..
"sayemde boynu tutulmuş ama kremledim..şimdi ,biraz koşturayım da hiç ağrısı kalmasın dedim.." muska demesem koşmazdın ki..gerçek olmazdı yani..
tu-- ciddi misin..
ir-- evett..
tu-- offfffff.. bunu ödeyeceksin irem.(öptü dudaklarımı) ben çıkıyorum gel hadi..
ir-- dur,öyle olmasın.. tek çıkarsan kavga ettiğimizi sanabilirler..gel mutfaktan,zeytin reçel kavanozu alıp.. beraber çıkalım..
tu-- tamam..
********
kucağımızda kavanozlarla çıkıp.. arabaya götürdük..
koca kasayla sebze meyve de konmuş.. kavanozları da yerleştirdik..
nail hala ufuğu gezdiriyor..epeyce uzaklaşmışlar..
ir-- hala tepsiyle bardakları alayım..
mua-- al kızım,eline sağlık.. (verirken göz kırptı bana )
gülümseyerek aldım..
ir-- tuna ,naili çağır da.. gidelim..
tu-- şimdi ufuk ta gitmem dermiş.. ata bayıldı..
ir-- sen ne dersen, o olur ağam.. bak ben ağaca çıkabildim mi..
tu-- neredeyse inanacağım.. çıkmadın da,niyeyse koşturdun..
mua-- fir-- ir-- hah hah hah..
tu-- gülmeyinn..
hüseyin,yumurta ve üzüm sepetiyle gelince..
tu-- tuğrulu ihya edeceğiz.. öne koy,hüseyin..
hü-- acı salça da istediydi,tuğrul bey.. onu da getireyim..
tu-- şalgam istemedi mi..
hü-- kuru erzakla.. onu verdim,götürdü..
tu--ir-- hah hah hah..
******
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder