Translate

27 Şubat 2012 Pazartesi

608.bölüm..

yasinlerin evine gelinceye kadar... pek konuşmadık... 
ziyarete gidiyoruz diye,çiçek ve  pasta aldık..

buraya ikinci gelişim.. ev üstümüze yıkılacakmış gibi sanki..
indik arabadan..  ahşap kapının ,ziline bastı tuna..
yasin açtı kapıyı.. güler yüzle..
içeri buyur etti.. tokalaştık..
yardımcı birde kadın var..pastayı, ona verdim...

tarihi ,taş binanın geniş salonuna girdiğimizde... firuze hanım ,ayağa kalktı oturduğu yerden..
solmuş ama güzelliği hala yerinde.. pırıl pırıl giyinmiş.. elini öptük..

çiçeği verdim ben..
fi--- hoşgeldiniz.. ertuna.. gelin hanım.. sende hoşgeldin..
çiçeklerde,aynı senin gibi.. çok güzeller sağolasın.. buyrun lütfen...

tu--ir--- hoşbulduk..
ir--- geçmiş olsun.. firuze hanım..

oturduk,koltuklara....

fi--- sağolun.. yasine,hastaneye götürme dedim ama beni dinlemedi.. yaşlanınca normal,bunlar..
tu--- şimdi nasılsınız..  maşallah..hiç de yaşlı değilsiniz,firuze hanım...

solgun yüzü gülümsedi..
fi--- iyiyim..şükür.. sen değilsin desende yıllar,inkar etmiyor yavrum... seni ,ölmeden görmek istedim..
böyle ayağıma çağırır gibi oldu ama kusura bakma artık...

ya--- annee.. ne diyorsun sen..
tu--- estafurullah.. ne kusuru.. ölüm lafı da.. ağzınıza yakışmıyor..
daha,yasini evlendireceğim diyordunuz... değil mi..

tunayla yasine baktı... gülerek...
fi--- yarın öleceğim, demedim canım...
ya--- of annee.. yapma böyle..

yardımcı kadın, ne alırsınız diyince.. kahve olsun dedik..
yasin havayı dağıtmak için.. konuyu değiştirdi.. tunayla,işlerden bahsediyorlar..

kahveleri içtik...
çayla pasta gelinceye kadar da.. sohbet ettik...
ikinci bardaktan sonra.. içmeyim dedim...

fi--- gelin hanım..
ir-- buyrun.. bana irem derseniz.. sevinirim..
fi--- peki,irem kızım.. beni odama götürür müsün...

ayağa kalktım,hemen..
ir--- tabi ki..
ya-- anne ben götüreyim.. birşey mi istiyorsun..
koluna girdim...
fi--- sen otur,iremle gideriz...

ağır ağır.. salondan çıkıp.. odasına yöneldik..
fi--- senin de..gelmen,çok iyi oldu kızım.. 
ir--- duyunca,bende görmek istedim... sizi..

odasının ışığını yaktı..
büyük adadaki eşyalardan da, eski.. eşyalar..

tam tarih burası..
yatak,komodin.. cibinlik.. kadife perdeler....
konsolun üstü çervevelerle dolu..
sararmış resimleri barındırıyor..

iki ahşap koltuk,  küçük masa..  oymalı ceviz sandık ,yerdeki..
kocaman iran halısıyla uyum içinde..

koltuğa oturunca..
fi---yavrum, sandığı açar mısın..

sandığın,gıcırdayan kapağını açıp... ona baktım.. misler gibi birşey kokuyor.. sandıkta..
fi--- üstteki bohçayı buraya getir,kızım... karşıma da otur...

yaptım dediğini..
besmeleyle açtı işlemeli,ipek bohçanın firketesini..

içinde örtüler.. bebek kıyafetleri var... yasinindir,allah bilir... ama pırıl pırıl,hiç kullanılmamış gibi..

titreyen elleriyle,katlı eşyaların arasından bir tulum çıkarıp... açtı..
sevgiyle okşuyor sanki..

bana uzatırken..
fi--- bunu ertuna için dikmiştim.. giydirmek nasip olmadı.. ama... saklamışım..
  ben onu da ...çok severim ,yasinden ayırmam hiç..
hastalanmadan önce, bir rüya gördüm.. kızım..
uzun yıllar sonra..  bir oğlunuz olacak.. allahın izniyle..
 benden hatıra olarak ,ona giydirirsen sevinirim..

tepeden tırnağa kadar.... nasıl ürperdim biliyor musunuz..
tulumu alıp,göğsüme bastırmışım...
gözlerim dolu dolu...

ir--- ben,ben... bebeğimin olması imkansız.. firuze hanım... tıbben mümkün değil yani..
bir kaza geçirdim de..

fi--- (gülerek..elimi tuttu.. ) biliyorum kızım... muazzez hanım,halinizi ..olanları anlattı.. ama allahın mucizelerine
inan.. bak karşımda oturabiliyorsun ,değil mi..
 ertunayı bu yüzden çağırmıştım  da,nasıl söyleyeceğimi
düşünüyordum..
sana veriyorum onu..
yeri,zamanı geldiğinde.. firuze hanım..demişti dersin..
ertunaya da.. istersen..şimdi,istersen o zaman söyle..
sen bilirsin..

ir--- ah firuze hanım.. bebeğimin olmasını,ne kadar istediğimi tahmin edemezsiniz...
ama umutlanmak bile ,haram bana.. tunayla,tek eksiğimiz bu..

gözümden akan bir damla yaşı,sildi eliyle...
fi--- üzülme.. seni anlıyorum..tahmin de ederim,bana da çocuğun olmaz ..
sen işe yaramazsın, demişlerdi..
(içini çekerek) ama olabiliyormuş işte..

ir--- sağolun.. moral verdiniz bana... sizin çocuğunuz olmuş ama babasız kalmış, o da.. 
yasin beyi,tek büyütmüşsünüz herhalde...
bize öyle demişti de..


gözleri parladı ,bir an..
fi--- onun babası vardı... neyse.. yoruldum.. çıkalım hadi..

"afedersiniz"dedim, belli belirsiz.. yarasına dokundum,kadının ...

 bohçayı yine sandığa koydum... çerçevelere göz gezdirirken... bir resim dikkatimi çekti.. burada olmasına mana veremedim pek.. hala kardeşim demişti çünkü..
  aldım elime...

ir---halanın evinde de görmüştüm, bu resmi..
yasinle,tunaya ne kadar benziyor..
bu bey..  tunanın, amcası mı..

firuze hanımın ,solgun kırışmış yanakları.. kıpkırmızı oldu...
fi--- hayır.. babası..

Hiç yorum yok: