Translate

26 Şubat 2012 Pazar

596. bölüm..


sofrayı kaldırdım.. bulaşıkları yıkayıp... mutfağı toplarken oyalandığımı ,neden sonra fark ettim..
 
ne oldu ya bana.. uzaklaştım mı,sahiden.. 
düşününce bile, ürperdiğim dokunuşları..tabi ki,istiyorum ..hemde deli gibi..
sırtımdan aşağı, yayılan sıcaklığı ..o bakışları, özlemez olurmuyum hiç... 
 
dengeyi kaçırdım yine.. iş kadını ,olacağım diye.. kadınlığımı ,ikinci plana atmaktan çekinmedim..
tunayı da, harcadım bu arada... düzeltmeliyim durumu ama nasıl.. 
gidip, üstüne atlamakla da olmaz ki
ben dedim diye yapıyorsun ,sen istemelisin.. diyecek... 
istediğimi nasıl anlatacağım yaaa... offff.. of... 
 
kapı  tık tık vurulunca.. 
gidip açtım... şömineye odun almak için.. dışarı çıkmış tuna... 
 sepeti kapının eşiğine koymuş... gülen bir ,kardan adam var karşımda...
kar lapa lapa yağıyor... 
ben ağzım açık seyrediyordum... aklım başıma geldi.. 
üstündeki karları çırparken... 
 
ir--- gir,tuna..gir... üşüyeceksin... 
sepeti alıp.. girdi... 
şöminenin yanına bırakırken..
 
tu--- bir saat sonra,her yer bembeyaz olur... 
 
montunu çıkardı... 
ir---- bana ver.. yukarı götüreyim.. kurusun... diğerlerine de... bakarım... 
tu---  kalsın,  biraz sonra tekrar çıkacağım... 
alıp... astım.. 
 
ir--- nereye gideceksin.. 
şömineye odunları atarken... mindere oturdu... 
tu--- dağa .. tavşan avına.. 
 
minderin yanına gittim ama ayaktayım... 
ir---- hiii..sen tavşan mı ,öldüreceksin... 
tu---  bu nasıl soru... baban avcı,unuttun mu.. 
 
ir---- babamı onaylıyor muyum ki, kocama ses çıkarmayım... illa da gideceğim dersen.. bende gelirim.. 
tu--- sen bilirsin.. gelll.. beraber avlanırız... 
 
ir--- yaa, avlanırız..  ben, tavşanları kaçırmak için ,geliyorum..haberin olsun da... 
tu--- hah hah hah... hele bir denee... 
 
ir--- hemen gideceksek..şalvarı değişeyim...
tu---  yeni odun attım,önce kahve içeriz demiştim ama...
ir---- tamam,yaparım... 
 
beş dakikada kahveleri pişirip... geldim salona... şöminenin önünde... yanyana oturuyoruz.. 
kahve sigara keyfi..yani... 
 
uzanıp, ara ara odunları karıştırıyor.. sacayağının üstündeki , bakır güğümden ..
kaynayan sular sıçramaya başlayında... 
nereden geldiyse.. aklıma nazile nenenin sözleri geldi.. "erin önce girsin hamama "demişti ya..
gülümsüyormuşum... 
 
tuna güğümü kenara koyarken .. 
tu--- niye gülüyorsun... 
 
ir--- hiçç.. buraya banyo yaptırmamış dediğimde,fıçı koyacağım 
dediğin geldi aklıma.. 
 
oturdu yine...
 
tu---- (içini çekerek... ) koydum.. istersen girersin.. 
ir--- (gülerek..) tamamm.. istiyorum.. 
 
döndü .... 
tu--- şimdi mi.. hani ava gidecektik... yoksa ava gitmemek için ,taktik mi bu... 
 
ir---aşkolsun, ne taktiği ya... iyi gidelim,hiç birşey vuramayacaksın nasılsa... 
temiz hava alıp.. karlar da yuvarlanırız.. 
 
tu--- hah hah hah... akşama ,tavşan yahnisi .........
 
parmağımı dudaklarına değdirip.. 
 
ir--- sus ,lütfen.. sakın devam etme... ben çocukken.. evimizde o kadar çok pişerdi ki ..o dediğin... 
bir hafta yemek yiyemezdim...
avlayacağın her neyse ..ne yaparım,ne eve sokarım.. ne de sana yediririm... tamam mı..
şakasını bile
yapma... onun için.. ava gitme yada spor amaçlı gidelim... diyorum... 
 
elimi tutup,indirdi..  
tu--- söylemiştin ,biliyorum..  benim de.. tavşan avlamak gibi, bir niyetim yoktu zaten.. seni kızdırmak için,dedim.. yani sana ulaşabilmek için..tepki vermeni istedim.. 
(gözlerimin içine bakarak... )
hem ben daha çok... kanatlıları tercih ediyorum... 
 
ir--- (kaşlarımı çattım... ) tunaaa... 
tu--- (gülerek....) nee.. güvercin diyecektim... 
 
ir---- hıı,ama o yenmez ki.. zaten.... 
 
eliyle ,çenemden kaldırıp.. dudaklarıma yaklaşırken..
kalbim nasıl atıyor.. yeri dar geldi sanki.. yumuşacık öpüp, azıcık çekildi.. 
 
tu--- bahse girer misin... 


Hiç yorum yok: