Translate

26 Şubat 2012 Pazar

594.bölüm..


zil çalınca.. vahide hanım kapıyı açtı... 
tu--- iyi akşamlar.. 
va--- size de efendim... 
 
de---- irem hanım da.. tam sizden bahsediyordu... 
tu--- öyle mi.. 
 
de--- arayacağı 100 kişi varmış da... 
tu--- hımm.. tutmayım sizi... gidiyordunuz herhalde... 
de---- evet,iyi tatiller... 
 
ben telefonla konuştuğum için.. kalkamadım... 
tuna kapıdan bana baktı,bir...
 
sonra hat kesiliverdi..niyeyse... 
ben hala "aloo aloo "diye sesleniyorum... 
 
(tuna telefonun ana fişini çekip ,vahide hanıma yarın siz ararsınız demiş.. kadın da ,peki diyip evine gitmiş..  ..meğerse...
tabi ben bilmiyordum)
liste masada kaldı  öylesine... 
 
içeriye girip... kapıyı kapattı... 
 
tu--- ne oldu.. pek sinirlisin..
 
ir--- allah kahretsin ya.. konuşurken hat kesildi.. adama da ayıp oldu..
arıza mı oldu,bilmiyorum.. çok da geç saat ,yapılır mı ki..
hepsini,aramam lazımdı halbuki.. 
 
gelip.. mantomu aldı ,koluna... 
eliyle de kapıyı gösterdi.. 
kalktım.. 
 
 listeyi de alacaktım tam...
tu--- o kalsın.. vahide hanım,yarın arar...
ir--- ama olmaz ki.. 
tu--- olur.. not yaz.. 
 
notu yazdım.. 
 
ir--- nereye ... 
tu--- yakında evimiz var ama sen hatırlıyor musun "ev"olduğunu ,emin değilim.. 
ir---  ...................
 
*******
eve geldik... 
tu--- üstünü değiştir.. bürüceğe gidiyoruz..
 
böyle emir verir gibi söylemesi canımı sıksa da.. itiraz edemedim ,niyeyse..
 
ikimizde değişip... küçük bir çantaya iki kazak, iki pantolon alıp..yola koyulduk.. 
 
tekirde kebap yerken.. epeyce içti tuna... sıkıntılı gibi.. ama konuşmadı ..
aklımda ,işlerle ilgili binbir düşünce varken... bende sormadım... 
 
direksiyona ben geçtim... tabi.. 
radyonun sesinden başka ses yok.. farların ışığında ,yolu görmeye çalışıyorum... 
yerler buzlu ..kenarlarda kar var... kaloriferi de açtım... 
 
ir--- niye tekirde kalmadık sanki.. burası çok soğuk ve uzak.. sabah gelirdik.. 
tu--- uzak diye istedim.. kaçarsın falan..
 
ir---- (sinirle güldüm.. ) niye,neden..kimden kaçacağım ...
tu--- benden, benden ..... 
 
ir--- saçmalama.. senden kaçtığım yok... 
tu--- görünen o..
 
ir--- zahiri o..gerçek değil... 
tu--- gerçeğini göstersene.. 
 
ir---- neden bu kadar,içtin ki.. 
tu---- ilk defa soruyorsun... hayret... nedenim sensin.. 
 
ir----  tuna..öyle yorgunum ki..  uykum var.. neden dinleyecek ,durumda değilim.. kavga da etmek istemiyorum.. 
tu---- ................. belki ben istiyorum,olamaz mı.. 
 
ir--- ertele öyleyse.. 
tu--- hep erteliyorum zaten.. ama sınıra geldim.. irem hanım.. 
 
 
 
**********
 
bürücek yaylasına ,dün gece geldiğimizde...hava bulutlu ...
şubat ayı ,olmasına rağmen.. fazla soğuk değildi..
 
yatıp uyumuşum hemen.. 
 
sabah, erkenden yürüyüşe çıktığımızdaysa..inanılmaz soğuktu ve kar atıştırıyordu... 
tuna istedi diye.. gittim ,zaten... 
 
"gel de temiz hava alalım,ikimizin sinirleri de biraz yatışır belki " dedi.. 
ben de,"iyi " dedim.. 
 
başımızda şapka,üstümüzde kalın montlar olduğundan.. aldırmadık... 
botlar da ,sıcak tutuyor tabi..
 
kahvaltılıklarımızı  alıp, eve dönerken... kar sulu yağmaya başladı ve biz ıslandık epeyce... 
 
eve geldiğimizde.. gürül gürül yanan.. şöminenin karşısında...  
tuna ıslak kıyafetlerini çıkarıp, battaniyeye sarıldı..  
ben de çamaşırları ,kuruması için.. üst kata götürdüm... orada da yanıyor.. 
 
neyse...ben  değişip, kat kat giyindim... 
 
hatta,  şalvar bile giydim.. o kadar yani...lahana gibiyim.. 
 
ayaklarımda da,kocaman yün çoraplar var... 
saçlarımı  kurutup ,indim aşağıya..
bayağı uzadılar...
 
 
tuna, şöminenin önündeki minderde..battaniyeyle oturuyor.hala
    ateşte saçını kurutuyor..
 
ir---  niye giyinmedin sen.. kahvaltı yapacağız..hadii..
 
bana bakarak...elini uzattı...  
tu--- acıktın mı... 
 
elini tutup...
ir---- yok,pek acıkmadım da.. yemeyecekmiyiz nasılsa... 
tu--- peki.. 
 

Hiç yorum yok: