Translate

25 Şubat 2012 Cumartesi

581.bölüm..


pastayı, meşrubatı.. çayı,böreği ..geçiyorum.. ama hepsi de çok güzeldi..onlar kestiler..bizde ikramları yapıp bitirdik..
çok yorulduk da..değerdi yani..

saat onbir buçukta. herkes biraz daha rahatlamış.. sohbet koyulaşmış.. otururlarken...

lü--- ergün,şu mikrofonu ortaya getir de.. bir fasıl yapalım... nişan olduğu belli olsun...
er--- tabi, lütfü abi..

abim,mikrofonları.. ayaklarıyla beraber.. getirdi... iki yana çevirdi...

er--- müziksiz mi söyleyeceksin.. lütfü abi.. enstürmantal ,çalabilirim yani..
lü--- ben değil,biz hepimiz söyleyeceğiz.. ergün.. müziğe gerek yok...
iki tahta kaşık varsa.. neşeye ver yeter...

*****
neşe abla kaşıkları aldı.. eline... ay harika çalıyor...

neş--- ziya başla..
zi--- aklıma gelmiyor, siz başlayın .. devam ederiz...

eniştem ve suat bey.. aşağıya indiler,diğer misafirlerin yanına.. sevim teyzemle,suzan hanım.. saadet teyzem de mutfağa
girdiler...
80-100 kişi varız herhalde evde.. öyle bir koro oldu ki.. inanılmaz..
çıkıyor sesimiz..

 ***********

lütfü abi, ne olursa olsun.. iyi bir yönlendirici.. o olmasa hala köskös oturuyor olacaktık..
oynayacak  geniş bir yer ve ortam da yok..
şarkılara eşlik ediyoruz.. ziyanın sesi de güzelmiş.. hakkını yememek lazım...

soluklanmak için durunca..
lü--- hadi ziya..sıra sende..
zi--- zuhal de, kalkarsa söylerim..
zu--- nereye kalkacağım..
zi---- (eliyle ortadaki boşluğu göstererek... ) misket oynayalım, diyorum.
zu--- bilmem ki.. misket oynamayı...
zi---- hemen öğreneceğine eminim...
zu--- iyi, söyle bakalım...

ikisi de ayağa kalkınca... mikrofonları kenara çekti abim...
bizde alkışla tempo tuttuk....






ziya hem söylüyor, hem oynuyor...  zuhalde uyum sağladı hemen...
ziyanın mimikleri ve hareketleriyle renklendi oyun.. tabi sözleri de, tam Ankaralı gibi söylüyor..
harikalardı canım...
zi--- oturmaa.. Adananın yolları taştan... sen çıkardın beni beni baştan..

gülmekten kırıldık ya... zuhale tavırları.. o kadar pervasız ve doğal ki..kimseyi taktığı yok ama sırıtmıyor yaptıkları...

otururlarken..
alnını, yanağını kontrol ediverdi..

zi---

oturdu yanına da...
zuhal renkten renge giriyor... ama ziyanın durmaya niyeti yok... ona bakarak söylüyor... birde..
coştu adam.. peş peşe döktürüyor...



zi--- mihribanı beraber söyleyelim hadi..

koro yine inletiyor ortalığı...

zuhal  " kara kaşlı yar.. söyle derdini.. " diye başlayınca... ziya,bile şaşırdı..
kahkahalarla güldük... sanki belli olmuyor mu..derdi...

eşlik ettik artık... manidar şarkılar atışması gibiydi...
tuna kulağıma yaklaşıp.. kısık sesle... " sende söylesene..."diyince..
başımı eğerek.." pekiii "dedim..

şarkısı bitince... alkışladık yine...

ir--- ziya ağzına sağlık,konser çok güzeldi.. izin verirsen,bir şarkı da ben söylemek istiyorum..
zi-- izin ne demek,buyur lütfen..
ir--

söylerken.. çıt çıkmıyordu salonda... bitince ,öylesine coşkuyla alkışladılar ki..
 zi--- sahneye mi çıkacaksın derken,doğru söylemişim meğerse.. sesin çok güzelmiş,irem..
ir-- sağol ziya.. senin gibi,ağzım dilim bağlanıyor benim de.. ünlü gazinolardan ne teklifler alıyorum da,tuna razı olmuyor..

kahkahayı duymalıydınız..

Hiç yorum yok: