Translate

23 Şubat 2012 Perşembe

507.bölüm..


er---- ya gördüm de.. doğru söylüyor... sadece ,kaldırımda yanyana yürüyorlardı.. 
karşıdan geliyordum bende.. selamlaşıp geçtim.. 
tu--- ne yani.. bu kadar mı... nereden çıkardın peki,önemli olduğunu.. 
er--- ee.. o da bana kalsın..
başıyla bizi işaret etti, gördüm.. benden kaçar mı.. 
ir---- abii.. sen detayları.. atlamamışsındır.. tarif et bakalım bayanı.. 
er---. 27 yaşlarında.. tuğrulla aynı boyda,zayıf.. 
sarışın ,mavi gözlü.. 
uzun tırnaklı, parmağında kaşlı iki yüzük  olan.. birisiydi.. 
 mesleki alışkanlık.. işte... birde.. boynunda ki kolyede.. "a"harfi  vardı..
ir--- pes vallahi,bravo.. 
g---- gördüğü anda.. fotoğrafını çekiyor sanki.. neyse ki.. bende öyleyim de.. 
"mesleki" olarak değerlendirebiliyorum dikkatini.. yoksa yanmıştı... 
ir--- tu--- hah hah hah..
g--- ve daha birçok şeyi söylemediğine de eminim.. yani oluşan kanaatleri de ,yerindedir.. 
er--- teveccühünüz ,gönül hanım.. 
haklısın.. ama tuğrulun dediği gibi.. erken.. daha..
tu---  önce... diğerinden ,tamamen kurtulması lazım..
sigarasını içerek.. düşünceli düşünceli..ekmek almaya gitti.. 
bende ellerimi yıkayıp.. salatanın üstüne peçete örttüm.. 
sepetin içine bıçağı bırakırken... cezveyi görünce.. kahvede vardır diye baktım ve buldum...
ir---- abim.. mangalda bana biraz yer açsan da.. kahve yapsam.. ayıkırdım.. 
er--- gel tabi.. bende içerim.. 
ir--- gönül sen?
g--- yok,irem... ben mügeyi dolaştıracağım biraz.. güneş görsün, çocuk.. 
er--- bekle, beraber götürelim.. 
ir---- güneş etkisini kaybeder ,abi.. ben bakarım.. hadi sende git... 
er---- emin misin.. 
ir--- tabi tabi..
cezveyi köze oturttum.. iki çay bardağını masaya bırakıp... sigaramı yaktım... 
mangalın başında.. kebapları çevirirken... tuna geldi.. 
ekmekleri tepsiye koydurup.. ortadan ikiye kestirmiş...
tu--- iş,sana mı kaldı.. 
ir--- ben gönderdim.. 
tu--( muzip muzip bakarak ) niye.. benimle yanlız kalmak mı istedin..
 gülerek..başımı salladım..
yanıma geldi.. kebapların yağlarını ekmeklerin arasına ,alırken ..
tu--- irem duman geliyor.. geç bu tarafa.. 
ir---- koktuk zaten.. boşver.. banyo yapacağız.. nasılsa.. 
tu--- (dudak bükerek...) hımm, bak senn..
ir---- hava da,aniden  soğudu sanki.. 
tu---- hah hah hah..
 kebapları alıp.. köfteleri dizdik.. mangala... 
kahveleri içerken de... yanyana çimlerin üstüne oturduk...
geniş arazide.. koşturan çocuklar, peşlerinde gezinen büyükler... mutlu aile tablosu görüntüsündeler
ama kimbilir onların ne sıkıntıları var diye düşünüyordum... 
tuna kolunu omuzuma atıp...çekti biraz..
tu--- neyin var... 
ir---- (gülümsedim.. ) tunam var... ya senin..
kulağıma yaklaşıp.. 
tu--- goncam var... dı.. 
ir---- hah hah hah... 
tu--- bizimkiler geliyorlar... 
mangalı devredelim de, bizde yürüyelim...
ir--- kaybolalım diyecektin ,herhalde... 
tu---- (gülerek...)  yok .... cannımm..
tuğrul abim,ufuğu yakalamaya çalışıyor... 
ufuğum.. çookk mutlu,kıkırdıyor.. 
erenle gönülün ,etrafında dönüp duruyorlar...
kalktık ayağa....
terlemiş ufuk.. abim hemen değişti.. elini yüzünü yıkadı.. 
müge de.. abimin kucağında uyumuş... yatırdılar arabasına...
tuğ--- yorulduk ,acıktık.. masaya buyrun ..
tu--- biz... 
tuğ--- sağolun,pişirdiniz.. ben de servis yapayım...  hadi hadi.. 
tu---- aslında... 
er--- irem.. geç geç...
oturduk mecburen...karşılıklı bakışıyoruz... 
kebaplar yenildi.. köfteler ,tavuklar  geldi.. 
sigaralar kahveler derken ,zaman geçti tabi..
gönül bulaşıkları yıkarken, hava bulutlandı..
ufuk yine koşturuyorken... yağmur çiselemeye başladı... 
çay olsaydı keşke dedi ,eren abi...
tuğrul abim termosu gösterince,çocuk gibi sevindik..  
tuna bardakları çıkardı.. bende şekeri getirdim... ikişer bardak içtik.. nefis olmuş çay.. 
yağmur biraz hızlanınca.. ufuk geldi..
uf--- offf yaa.. yağmuyu hiç sevmiyoyum.. 
hepimiz güldük haline...
tuğ---- zaten,yoruldun oğlum... gel de... saçını kurulayalım... 
tu---  şimdi müsadenizle,sıra bizde... yürüyeceğiz biraz... 
er--- tuğ---- oooo...
er--- şu arka tarafta.. çamur bulabilirsiniz... 
pisler, katıla katıla gülüyorlar birde... 
montlarımızı giyerken....

tu---  ( gülerek ) peki.. abiciğim.. bizim oranın çamuruna uymaz ama... ne yaparsın,çaremiz yok... 
tuğ--- çaresizlik kötü şey tabi,çamurlanmayın sakın... ve geç kalmayın..
tu--- ufuk mu sandın beni.. 
tuğ---- alışkanlık işte... ama sende kaybolup duruyorsun be oğlum... 
er--- tuğ-- g---hah hah hah...


çimlerin üstüne çıkınca ...kapşonlarımızı geçirdik başımıza...... tuna da,elimi tuttu.. 
nasıl güzel yağıyor biliyor musunuz...
 yürüyoruz, ağır ağır...
kimsecikler kalmadı,sayılır... arabalarına binip gitti herkes.... 
sessizlikte.. yağmur sesi dinlemek kadar, güzel birşey var mı....
epeyce uzaklaştık... arazinin meyilli oluşundan dolayı.. artık onları görmüyoruz.... 
boş bir oda var yakınımızda... ...
tu---- arkana bakıp durmasana... görmezler..oturalım mı şurada... 
ir----  ne yapayım...emin olmam lazım..
bir anlık dalgınlık işte...  
çimlerde, ayağımın kayacağını düşünemedim... 
sırtüstü 
düşerken..
tunayı da , düşürüyordum neredeyse... bir anda kendimi yerde buldum.
tutup.. kaldırdı beni.. odaya girdik.. aceleyle... 
üstüme yapışan.. otları çırpıyor... 
ir---- kahretsin yaaa... 
tu---- bir yerin ağrıdı mı... beline birşey oldu mu... 
sırtımı, boynumu kontrol ediyor.. elini bastırarak...
ir---- yok yok... ıslandım.. sadece.. biraz daha dalga geçerler artık... 
tu---  ne diyorsun sen.. derdin de.. o mu... (elini, belime sokmuş.. ) burası ağrıyor mu.. cevap ver... 
ir---- yok dedim ya, tuna...
tu--- ilk anda anlamazsın ki,zaten... offff of.. 
çıkardım montu... koydum ,masanın üstüne... divanlardan birisine yatırdı beni.. 
sıkıntıyla... 
tu---- dinlen biraz.. keşke...
ir--- tunaa.. iyiyim.. kendini suçlama ,ayağım kaydı... ne yapalım.. yani.. 
olacağı varmış..
üstüme eğilip... yüzümü avuçları içine aldı... 
tu---- olmasın irem... olmasın.. sana birşey olmasın.. 
ir---- tamamm.. olmadıı...
 on dakika sonra.... ayağa kaldırdı... 
tu---vücudunu kıpırdat,hareket et bakalım...ağrıyan yerin var mı... 
ben kültür fizik hareketleri yaparak... epeyce ,hopladım zıpladım.. nihayet ikna olduğunda
nefes nefeseydim... 
üstüme montumu aldım...
ir---- hadi gidelim.. nerede kaldınız demesinler... 
tu--- desinler  irem...desinler...  kocanla berabersin.. niye bu kadar takıyorsun ki..


giydim montu... fermuarını da kapattım... 
ir---- çok utangaç birisi değilim.. ama.. bu kadar takılmaları , hoşuma gitmiyor... küçüğüz diye..
iyice dillerine doladılar... 
hadi o neyse de..
diğer olay ,aklıma gelincee .. 
beni anlıyor musun.. yeniden yeniden.. (içimi çekerek ) yeniden hatırlıyorum..
tu---- (sinirlendiği çok açık... )gidince.. söylerim,bir daha.. konuşmazlar..
ir---- ............................


Hiç yorum yok: