Translate

23 Şubat 2012 Perşembe

506.bölüm..


gönüllerin arabasına eğilip, içeri bakarak.. cama vurdum.. 
 
g---- gel irem.. işimiz bitti.. 
 
açtım ön kapıyı... ufuğu oturtup, bende  diğer koltuğa oturdum... 
gönül .. arka koltukta.. kızına kilotlu çorabını giydiriyordu.. 
 
döndüm ona doğru.. 
 
ir--aşısı nasıl oldu.. gönül.. 
g---- iyi  ama.. o gece, çok ateş yaptı. bir çay kaşığı ,şurubu içirene kadar..erenle perişan olduk... 
 
ir--- ah canımm.. annem, acil ateş düşürmek için.. fitil kullanıyor.. ama müge çok küçük ,
uygun mu
bilmiyorum.. 
 
g--- uygun ,doktor verdi de.... onu da yapamadık ki.. 
ir--- hah hah hah... çocuk büyütmek çok zor... 
 
uf---- annem de öyle diyoydu... 
 
aynadan gönüle bakarak... 
ir---- doğru söylemiş.. gönül yengesi.. ufuk getirdi beni.. arabayı görmemiştim ben... 
 
g---- yaa aferin.. ufuk çok dikkatli ve akıllı...
uf---- teşekküy edeyim.. 
 
ir--- vee.. çookk kibar.. bir bey olacak dimi.. ufuk... 
 
uf---- ama amcam gözünü patlat ,dedii.. 
ir---- canımm şaka yaptı ,eren amcan..
 
abimler ve tunanın geldiğini aynadan gördüm... 
ir---- geliyorlar... gönül.. ben iniyorum, görüşürüz... 
g---- tamam canım... 
 
tuna kapıyı açtı.. ben indim... ufuk da babasının kucağına gitti.. 
 
er--- tuğrul önden git.. tuna sen de ,araya gir.. 
 
tu--- bir dakika.. tuğrul abim de.. bizimle gelsin.. yer var nasılsa... 
 
tuğ--- madem iki araba gidelim ,diyorsun.. alın eşyanızı.. bana gelin.. bagajı taşıyamam... 
ir---- tamam ,abi..geliyoruz... 
 
arabadan giyecek çantasını, alırken..
 
ir---  ne oldu.. 
tu----  olur, dedi.. dönünce.. sattığı arkadaşına verecek arabayı.. ayarladı hemen..
ir--- iyi sevindim.. 
 
kapıyı kilitleyip... 
 
abimin arabasına bindik... 
 
tuna  ön koltuğa , ufukla bizde arkaya oturduk... 
yavrum... ufuğun sevincini görmeliydiniz.. yol buyunca, bıcır bıcır konuştu...
bir benim kucağıma..
bir tunanın kucağına geçip durdu... 
 
arka arkaya gidiyoruz abimlerle.. İstanbuldan uzaklaştıkça..çevre değişti.. 
yeşil sarı kahverengi tonlarındaki doğa büyüleyici..  
 
 
piknik yerine geldiğimizde indik arabalardan..
çim her taraf... hava soğuk ama.. güneş var..  gelenler için,oda gibi yerler yapmışlar... 
 
üç tarafı kapalı.. yani sarmaşıklarla kaplı... üstüde.. kiremitle kapatılmış...
mangallar yanıyor.. masalar konulmuş.. 
kendimi sarıçamda hissettim bir an... 
 
 
abim,gelen görevliye... 
"en kuytu ve güneş gören yeri istiyoruz.. bebek var ..." dedi.. 
 
adam sahiden bize en uygun yeri vermiş.... 
gönül de çok beğendi.. 
mügenin arabası, baş köşeye geçti bile... 
 
karşılıklı iki  minderli divan.. arada kocaman bir masa.. kenarda.. musluk ve lavobo var... 
 
tuğ--- ufuk, mangallara dikkat ediyorsun.. çok uzaklaşmayıp.. terlemiyorsun.. yerimiz burası..
görebileceğim yerde oyna... tamam mı,oğlum.. 
 
uf---- tamam.. 
tuğ--- topunu al ama  kimseye zarar verme.. 
 
ufuk topunu alıp.. koşturmaya başladı... 
 
er--- çok güzelmiş,burası.. 
tuğ--- evet.. bende yeni keşfettim sayılır... 
 
tu---- mangal geliyor.. eti burada ki, kasaptan  mı alıyoruz.. 
tuğ--- yok.. ben hazırladım.. ekmek alacağım sadece... 
 
mangalı bıraktı,adam... 
ir---- abi.. malzemelerin nerede .. ne yapacaksak.. yapalım.. saat onbire geliyor... 
tuğ--- dur getireyim... 
 
erenle ,tuna da yardım ettiler... bagajı doluymuş gerçekten... 
düzenliliğine ve titizliğine bir kere daha hayran kaldım... 
 
iki buzluk ve piknik sepeti.. . 
su dolu şişeler de geldi...
 
tuğ--- siz oturun bakayım.. ben çıkarayım .. ufuğa bakın biriniz... 
 
masa örtüsü.. yıkanmış salata malzemeleri. 
bıçağı kaşığı, yağı tuzu limonu.. kasesi.. tabaklar,çatallar.. bardaklar.. 
dizildi masaya...
ben salata yapmaya başladım.. 
 
g--- tuğrul tebrik ederim.. müthişsin.. 
tuğ--- hıh.. sağol.. kıymet bilenim olmadı, ona yanarım... 
 
tu--- belki bundan sonra olur.. ne biliyorsun... 
 
tuğ--- zoorr... çok zor.. 
er--- hadi hadi.. duygu sömürüsü yapma da... ağzımı açmayayım.. 
 
gülerek buzluğu mangalın yanındaki ..küçük masaya koyup... içini açtı... 
etleri,şişlere bile dizmiş.. 
tavukları .. köfteleri.. ayrı ayrı kapların içinde.. çıkardı.. 
 
tuğ--- sen ağzını açmadan.. bunları pişiriyorsun... tuna ekmek alıyor.. 
bende oğlumla oynuyorum...  
 
tuna kolunu tuttu... 
tu--- dur bakalım... herşey iyi de.. niye erene baskı yapıyorsun... bilelim dimi.. 
 
etleri mangala dizerken... 
er--- evet ,duyalım.. tuğrul bey... 
 
tuğ--- duyacağınız birşey olursa şayet.. olduğunda yani...söyleyeceğime emin olabilirsiniz... 
 
tu--- pekii.. sen git hadi.. biz ereni konuştururuz nasılsa..
 
tuğ---- beni bir bayanla gördü.. başka birşey söylerse..inanmayın... 
 
"ufukk "diyerek.. koşup gitti, oğlunun yanına... 
 
tu--- bak sen.. hani inzivadaydı.. beyefendi.. nasıl gördün abi.. 
 

Hiç yorum yok: