498.bölüm..

  bizim eve geldik..
abim arabasına ufuğu yatırıp,koltuğuna oturunca ..

tuğ--- çok sağolun,ikinizde... hayatımı kurtardınız... hı irem kusura bakmazsan..
ufuğu sadece benim alacağımı ,bildireceğim okula... aklımı kaçıracaktım... neredeyse..

ir--- tamam abim... beraber gelirsiniz... dert değil.. sen iyi ol yeter...

tuğ--- irem,dayının numarasını versene bana..
  teşekkür edip, ne yaptığını sorayım.

ir--- veririm de.. şimdi aramasan,diyorum.
hemm ne yaptığını asla söylemez..
masal dinlemek istiyorsan bilemem tabi..

tuğ--- ( gülerek ) peki, haklısın.. zorda bırakmayalım.. görüşürüz..

bize el sallayıp.. uzaklaştı...

tu--- ee ..irem hanım, ne yapalım... içeri mii, dışarı mı.. tercih edersiniz..
ir---- bilmiyorum, ben de sarhoş gibiyim..  tamam, yürüyelim .. belki iyi gelir de açılırız...

arabayı kilitleyip... sahil yoluna doğru.. yürüdük ,el ele...


ir---- bülent hastanede bıraktın diye ,çok kızmıştır..

tu--- güvenlik görevlisine.. gitmem gerektiğini söyle dedim..
o da gördü zaten koşturmamızı... anlatmıştır...

ir--- sen,dediklerinde .. hep haklı çıkıyorsun...
tu---- bu kötü mü..

ir--- yok da.. ben hemen ,yargılayıp hüküm veriyorum..
.. yada gözümün önündekini fark etmediğimden... dolayı, hayal kırıklığı yaşıyorum..

gülerek... omuzuma attı kolunu.. bende beline sarıldım...
tu--- sen yaşın,konumun dolayısıyla.. çevrendeki insanlardan başkasıyla ,ilişkili değildin...
yeni yeni..
çok farklı topluluklar içine girdin,gireceksin. kendine haksızlık etme..
benimle kıyaslama yani.
seninle,  farklı açılardan bakıyoruz olaylara.. demek istiyorum.

ir---- ( gülerek ) senin açı nasıl oluştu,nereden bakıyorsun göster bakayım..

tu---- ( içini çekerek ) o açılar ,zamanla oluşuyor.. yaşanmışlıkla ilgili..
 küçüklükten bu yana..
kimseye dayanmadan, ayakta kalmaya çalıştım.. önümde,kabul edeceğim.. rol modelim yoktu..
babam,amcalar.. abilerim.. hiçbirisi bana hitap etmiyordu.
mutlaka benzer yanlarımız vardır ,genleri de inkar etmiyorum ama sıcak , bağları kuvvetli bir aile de büyümedim..
benim anlayışıma göre .. yuva değildi ,yani..


daha çocuk yaşta.. çok farklı bir yaşam tarzına sapabilecek , param da ..imkanım da vardı..
avantaj mıydı,dezavantaj mıydı .. tartışılır..
halamın ,üstümdeki ağırlığını göz ardı edemem de.. gördüğüm çirkinlikler ,soğuttu beni..
herşeyi bire bir görüp, yaşayınca... zamanla,kendini korumayı öğreniyorsun..
 çıkarcı insanlardan ,benden faydalanmak için..
 peşimde dolaşan asalaklardan sıyrılırken.. hatalar da yaptım tabi..
onlardan birisini, sende tanıdın ne yazık ki..

yüzümdeki maskem olmadan,beni görebilen iki kişi vardı.sonra maruf da eklendi.
diğerleri hep soğuk,kibirli .. zengin
tunayla ilgilendiklerinden.. ben de,onlara hak ettikleri gibi davrandım..

çiğdemle,bülente yakında size de tekmeyi vurur diyorlardı...
set çekmiştim herkese.. kimseye tavizim yoktu...
(gülerek )  kalbim olduğunu ,aşk anlamında sevebileceğimi de bilmiyordum mesela..
sen ;saflığın,sevgin ve insancıllığınla hayata bakışımı  değiştirdin..

ir--- ( gülümsedim,ona bakarak ) sağol da,bana dayandığın için..hala sana madalya verilmeli diye düşünüyorum..
tu--- hah hah hah..



o kadar yürümüşüz ki.. farkında olmadan... ayaklarım ağrıdı..
ir--- tuna, yoruldumm..
tu--- oturalım,öyleyse..

deniz kıyısında ki..çay bahçelerinden birisine girip,çay istedik..
sahilde çok hareketli,deniz de... havada karardı... iyice..

çok ihtişamlı, bir yer var ileride.. favai fişekler  atılıyor.. düğün, kutlama var herhalde..
ir---- tunaa.. orası , saray falan mı..
tu--- evet, çırağan sarayı..
ir--- görmek isterim, yarın beni götürür müsün..

tu--- olur canım..
ir---- yarın, gönülle aşıya gidecektik.. arayıp saatini söyleyecek. akşamüstü olabilir mi..
tu--- benim de işim var.. akşam , yemeğe gelelim..
ir--- tamam...


gelip giden vapurlara.. uçan martılara bakarken.. iyot kokusunun da etkisiyle..
 dinlendik..
abimin halini aklımdan uzaklaştırdım da.. tunanın anlattığına ,mutsuz gençliğine takıldım bu sefer de..
el ele,konuşmadan  neredeyse .. iki saat oturmuşuzdur..

epeyce de geç olmuş..ikimizde ruhen yorgunuz ama tunam uykusuz birde...

ir---- tunaa hadi gidelim.. de.. sen  dinlen..
tu--- (içini çekerek.. ) dayın bütün yorgunluğumu,bir süreliğine  aldı.. ne yaptı acaba..

ir---- bilmiyorum ama
dilerim ki.. sonsuza kadar hayatımıza bir daha giremesin..
tu---- amin diyorum da,evlilikleri sürdükçe.. mutlaka girecek. gerçi boşansa da girecek ama ufuğa yaklaşamaz,en azından.

ir--- abimi duydun,zinayı söylemiyor.. o da boşanmam diyormuş..
tu--- mecbur olup, söyleyecek.. dayın ne kadar uzak tutabilir ki.. offff, konuştukça .. düşündükçe içim daralıyor..

kalktık...
tu---  irem.. taksiyle gidelim..
ir---- tamam.. bir an önce gidelim.. acıktım ben...
tu---- e yiyelim..
ir---- yok ya... tost  yaparım.. yeriz..
tu--- sen bilirsin...

********
taksiyle , bir saatte..ancak  gelebildik eve...
saat 11 olmuş..

tost yaptım.. tuna da portakal suyu hazırladı..
 getirdik salona... yerken, aklındaki düşünceleri dağıtmak için.. havadan sudan ,konuşturunca  yüzü güldü..
 normale döndük,sayılır..

yediklerimizi kaldırıp.. tv yi,açtım..
 yanyana uzanıp,film seyrederken..
ikimiz de,uyumuşuz.. iyi ki,battaniyeyi örtmüşüm..

sabah "ah kolum,of boynum "diyerek uyandık.. telefonun sesine..
gönülmüş..

nerede buluşacağımızı ,tunaya tarif etti.. kahvaltıdan sonra hazırlanıp,çıktık.. saat dokuzda, dediği yerdeydik...

gönül de taksiyle geldi.. abim iş görüşmesine gitmiş..

tuna bekledi bizi..  doktordan çıkana kadar...

müge canı yanınca ,
feryat figan bir ağladı ,bir ağladı..yavrum...
hala dudaklarını büze büze..içini çekiyordu..
tunaya verdik hemen...

bizde oturduk arabaya...

tu---- ne oldu canım.. ağlattılar mı seni.. ooo, kıyamam ben sanaa..
g---- bizde kıyamıyoruz amcası ama ne yaparsın.. irem olmasa ,tutamayacaktım bile..

ir---- önemli değil ,gönül... işte sustu..
g---- elim ayağım titredi  yaa.. hadi bize gidelim..

tunaya bakınca...
tu---- sen bilirsin.. akşam alırım,istersen..

g--- niye alıyorsun ki.. sende gelirsin.. yemeği beraber yeriz..

tu---- sağol da.. bugün olmasın... başka zaman ,inşallah... biryere gideceğiz.. de.
g---- peki..

..