489.bölüm..

tu---- ee ,oluyormuş demek ..

ir--- cesarete bak ya.. aklım almıyor..

tu---gözden kaçırıyorsun.. gizli bir iş yapacak olsa ,söyleyip.. seni ararmıydı o yanındayken...
sende, benim evime gelmiştin ..saatin bilmem kaçında, hatırlarsan..
hemde feci sarhoş olduğumu bilerek..ne halde olacağımı tahmin edemedin mi..

ir----(güldüm ) edemedim,tek düşündüğüm seni görebilmekti... halini fark ettiğimdeyse,çok geçti.. gitmemem için dediklerin aklıma geliyor da.. iyi seni,durdurabilmişim diyorum..


tu--- hıh.. sen ,süper cesaret örneği göstererek.. beni merak edip,gelmişsin..
hayal kırıklığı yaratmamak için.. anında ayıkmıştım..
ziya da,çok açık sözlü ..rahat  görülüyor...ama
o manevraları , zuhale yakınlaşma çabası olarak görüyorum.......


ir----  bir şekilde yakınlaştıkları kesin
ya ziyayı onaylamazlarsa.. o zaman ne olacak.

tu--- abiler ve zuhal girecek devreye... lütfü beyin de, stratejisi bu değil miydi zaten...
zuhale istiyorum dedirtecekler,iş bitecek..
osman enişte,her ne kadar sert görünse de.. kızını üzecek birisi değil..
saadet teyzene, söylediğini hatırlasana...
ziyanın ailesini onaylamasalardı,niyetlerini bile bile..görüşürler miydi..sence..

ir---- bilmiyorum tuna.. bilmiyorum.. eniştem o kadar kolay ,kızını vermez gibime geliyor..
çok göstermez sevgisini.. ama.. zuhali hep ayrı tutar...
adam ağır,damat zıpır.. nasıl anlaşırlar bilmem...

tu--- damat,kayınbabanın yanında zıpırlık yapmaz..kızının kıymetini bilir..  el üstünde tutarsa ,
gül gibi anlaşırlar.. hiiç merak etme..

ir---- inşallah öyle olur.. ayy.. iyi ki kızım yok ha... ben veremezdim.. elin adamına...

tu--- hah hah hah...
ir--- gülme ya.. bak,çocuğum olabilirmiş gibi..  kendimle bile dalga geçebiliyorum.. çağ atladım..

tu--- (elimi tuttu..) sana güldüm ama bende veremezdim sanırım...  
ikimiz de bunu
ağlamadan konuşuyorsak.. çağı beraber atlamışız ,demektir..
her şer de, bir hayır varmış derler..zamanla daha iyi oluruz, umarım..
ir---- ...........................

tu---- kalkalım mı.. yağmur durdu sayılır...
ir---- hımm..

hava mis gibi olmuş... ciğerlerime deniz ve toprak kokusunu çeke çeke ..
tunayla sarmaş dolaş..yürüdük.. evimize doğru... 


tu--- yarın yelizle beraber gidemeyeceksen.. haber ver de.. beklemesin ...
ir---- tuh ya.. tam sırasıydı sanki.. her işim aksıyacak şimdi..
tu--- ne yapalım.. olmaması ,daha büyük sorunlara yol açabilirdi..

 eve yaklaştığımızda.. arabamızdan.. bülentin indiğini görünce...

tu--- damat ancak gelebilmiş..
ir--- ya nasıl konuşuyorsunuz... utandırıyorsunuz insanı..

tu---- kimm ,bülent mi utanacak.. kendisi demedi mi..bizi azad edin diye...

ir---- yelizi diyorum ya...

tu---- yeliz ,çok iyi birisi.. ama utanacak insan,nikahsız..
beraber yaşamaya ,hemde ..Adana gibi bir yerde ... razı olmazdı.
nikahlanalım diye, bülent ısrar etti..unuttun mu..

durup, kendimi tunanın kollarından kurtardım...
kaşlarımı çatarak...

ir---- sen yelize, kötü bişi dedin dimi..
bazen ,acayip şekilde dar görüşlü .. tipik Adana erkeği oluyorsun...
bazen de,çok  çok anlayışlı..
nasıl başarıyorsun bilmiyorum... yelize laf söyleme, bozuşuruz ..tuna kara.. sözünü geri al..

tu--- hah hah hah...

bülent ,anahtarı vermiş herhalde... yalının kapısından çıkarken, tunanın sesini duyunca.. durdu..

bü---- tunaa..
tu---- bekle geliyoruz...( bana döndü... )gel,irem kara.. bozuşmayalım..

ir--- sözünü geri al..
tu--- peki, aldım..

yürüdük yanyana... ben poşeti arkamda tuttum.. ilaç adı yazıyor çünkü..rahatsızmısın der diye..
merhaba diyip.. tokalaştık...

bü--- kusura bakmayın.. arabasız bıraktım sizi..
tu--- yok yok ...yürüyelim diyorduk zaten... gelsene ,içeri girelim..
bü--- girmeyim.. sabah.. ameliyata çağırdılar.. yeni çıktım daha... eve gitmeden, buraya geldim..

kolundan tutup...

tu----ben götürürüm seni.. bir saatten önce evine gidemezsin..
yelize de haber verirsin... gel hadi.. 

bü--- zahmet olacak sana..
tu--- yürüüü..

eve girdik... ben elimdekini banyoya bıraktım hemen...
tu--- yelizi ara.. anahtarı alacağım..
bü--- tamam...
ir--- bülent otur da arasana... yabancı gibi.. neyin var senin.. aç mısın..

telefonu çevirirken...
bü--- berbatım.. irem.. açlık umurumda değil.. içki istiyorum..
çok zor bir ameliyat diye, çağırdılar zaten..
 "alo yeliz..... ben arabayı bırakmaya geldim... hıı..
evet bitti.. nasıl olabilirim.. allaha havale ettik yine... 
neyse.. tuna getirecek beni.. eksik birşey var mı..istediğin..  tamam..  tamam.. görüşürüz..
veriyorum... "
irem seni istiyor...

telefonu aldım...
ir--- bülent.. mutfağa gir.. ye,iç.. herşey emrinde..
bü--- sağol.. canım ,yemek istemiyor .. su içerim..

bülent mutfağa girince..

ir--- yeliz canım..
ye--- irem, bülentin sesi kötüydü.. kendisi nasıl..
ir---- kendisi de öyle, berbatım içki istiyorum dedi..

ye--- yaa.. siz nasılsınız..ne yapıyorsunuz...
ir--- hiiç.. iyiyiz..yürüyüşten geldik bizde... seninle konuştuğumuz bir mesele vardı ya...
işte o sorun çözüldü..

ye---- gözün aydın..
ir--- sağol,ben yarın gelemeyeceğim seninle..

ye--- peki,irem.. ağrı kesiciyi ,mümkün olduğunca fazla kullanma..

ir---- tamam,öptüm seni.. görüşürüz...
ir--- görüşürüz..

kapattım telefonu..

bülent niye çıkmadı diyorum bende..  tunanın da, mutfağa girdiğini görmemişim..
kapıdan şöyle bir baktım ki..
masaya da..oturmuşlar, tuna börek .. meyve ikram etmiş.. viski koyuyor..
yukarı çıkmanın tam sırası...

on dakika sonra... tam iniyordum ki tuna seslendi.. irem diye...

aşağıya indim...
ir--- efendim..
tu--- gidiyoruz, hadi sende gel.. yalnız kalma..
ir---- yok  tuna... işlerim var... bülent kendine geldin mi..
bü--- eh işte.. kocan böreğine kıyabilseydi.. daha iyi olacaktım...

güldük..

tu----  konuşma da, verdiğime dua et... yürü hadi..
bü--- hoşçakal irem...
ir--- güle güle... bülent..

bülent dışarı çıkınca...
tu--- irem, arabayla gidiyoruz..inatlık etme de gel.. aklım sende kalmasın...
ir--- halim yok tuna.. yatacağım,inan ki..
tu--- birşeyler ye .. tamam mı..

gülümseyip..öptüm yanağını...
ir--- bana yeme, kendini frenle dediğini hatırlıyorum da...
ye demen ,çok komik geliyor.. dikkatli git.. anahtarını aldın dimi..

tu--- aldım.. ..


kapıyı kapatıp.. kilitledim...