Translate

12 Şubat 2012 Pazar

146.bölüm..


girdik içeri... 
ir--- yok, abi.. ben kar attım ,tunaya... (bohçayı alıp uzattım..)  bu da ,benden ...size.. abi bohçası.. tuğrul abimin bohçasını da,bir daha ki sefere veririm artık.. 
 
er--- (aldı...şaşkınlıkla..)  bu ne ya.. mahçup ettin.. beni..  gönülll.. gelsene..
geç tuna.. 
 
üstümüzü çıkarıp.. salona girdik... 
 
gönül masaya ,son rötuşları yapıyor... 
g---- hoşgeldiniz.. hemen buyrun, masaya... 
 
tokalaşıp, oturduk.. da.. 
eren abi.. bohçaya yer beğenip koyamadı.. hala,elinde gezdiriyor... beklemediği için.. çok sevindi,herhalde..
 
er--- gönüll, yardım et.. bana... 
diyince.. 
hepimiz gülmeye başladık... 
 
tuna kalkıp, aldı elinden... koydu koltuğun üstüne... 
tu--- abiii,sağol da... senden ,değerli değil... 
 
işte budur.. buzlar,tamamen  çözüldü.. 
eren abi, gözlerinden akan yaşları saklamaya bile çalışmadan... 
öyle bir sarıldı ki ,tunaya... tunada ona... 
biz de, gönülle  birbirimize....baktık.. 
iki kardeşin , buluşmasına tanıklık ediyorduk.. gerçek bir kavuşmaydı bu.. 
kibirli ,soğuk taş yürekler ısınmıştı artık.. suçlamalar ,sitemler.. hatta hakaretler..
unutulmuştu..   
 
ir---- gönül, fotoğraf makinası var mı... 
g--- var..var...  hiç aklıma gelmedi bak... 
koşarak makinayı getirince..bastı deklanşöre ard arda.. 
 habersizce patlayan ,iki flaştan sonra ayrılabildiler... 
 
er--- gönüll.. iremde gelsin.. dur.. 
kalktım.. yanlarına gidince.. aralarına geçip..poz verdim.. 
gönül son anda güldürünce.. nasıl çıktım,bilmiyorum... 
bende onların resmini çektim... tunayla, tunasız...
eren abi de.. tunayla beni.. 
 
bakışırken,habersiz çekince..itiraz ettim... 
ir--- ama abii.. 
er---- şişşt.. bu resim, eğer gördüğümü yansıtırsa ödül alır... gönderirim sizede..
hadi oturalım ,artık... ...
 
 
*******
 
 
çok güzel zaman geçirdik..  onlar kardeş, biz de ,elti olduk.. 
vedalaşmalar ,hep zor olmuştur benim için.. artık tuna için de ,öyle.. 
ailesinden ,hiç kimseye veda etmemiş ki.. daha önce..
 
arabamıza bindik.. havaalanına gelmemelerini rica etmiştik... çünkü. 
 
eren ve gönül çifti kapıda bize el sallarken... 
tuna hareket etti ,yavaşça... kornaya bir kere dokundu... sonra hızlandı.. 
 
şehirden uzaklaşırken.. ....hızla değişen görüntüleri ve ışıkları görüyorum... 
yol boyunca.. konuşmadık hiç.. 
 
havaalanı yoluna, sapınca... 
döndüm tunaya doğru... 
 
ir---- canım.. iyi misin...
tu--- hımm, herhalde iyiyim.. bilmiyorum..ne oldu.. 
ir---- ben rüya gibi iki gün için ,teşekkür etmek istedim... 
tu----( gülerek.. ) arada kabus da gördük ,canım..hem niye teşekkür ediyorsun ki.. 
 yaptıklarımın, yaşattıklarının yanında ..lafı mı olur... çok güzeldi ..çokkk..
 ikimizde memnun olduğumuza göre.. balayı günlerini,kapadım.. 
uzun zaman ,açmayız artık.. anılarımızla yetiniriz... 
 
ir--- (şaşırıp,sinirlendim... kaşlarımı çatmışım..söyleniyorum birde.. )  adama bak ya... 
 ne diyorsun sen..ne kapaması... balayının,kapısı mı var.. açıp kapıyorsun..
hem ne hakla... kapamayı düşünüyorsun...bana sordun mu,
olmaz, kabul etmiyorum... hani doyulmazdı bana... seni,bilmem ama bennn... erosumu bırakmam...
işte o kadar... 
 
 park yerine girince... sertçe fren yaptı... 
arabayı durdurunca da... yüzümü ellerinin arasına aldı... 
 
tu---- irem ,sana inanamıyorum.. dediklerime inanmana da ,inanamıyorum.. gerçekten  
ama erosumu bırakmam ,demen hoşuma gitti... 
ben sensizken ,nasıl yaşadığımı unuttum diyorum.. sana,doyduğumu nasıl ..düşünürsün... 
bu.. olacak şey mi.. 
çıldırıyorum senin için,anladın mı... hıı... anladın mı.. 
 
ir---- (dudaklarımı oynatamıyorum.. tavşan gibi olmuşum... )  ama ama.. dedin ki.. 
 
tu--- dediğimin ne önemi var... şaka olduğunu anlayamıyor musun.. 
ne halde olduğumu, olduğumuzu görmedin mi... görmüyor musun...
bizim,balayımız hiç bitmeyecek... 
(öptü beni ,yumuşacık bir dokunuşla... 
gözlerimin içine bakarak... ) bir daha,inanırsan çok üzülürüm...
 
ir--- (indirdim ellerini...) deme sende... 
tu--- derim.. mantıklı düşün.. bir bana bak... bir dediğime..
 hangisinin doğru olduğunu ,anla.. 
her konuda bu böyle.. 
duyguların ve aklın doğru diyorsa .. tamamdır... (saate baktı.. ) hadi inelim... 
 
 
 
indik arabadan.. yan yana yürüyoruz...
 bende delimiyim,sahiden inanacak şey mi ki..inanıyorum..safmıyım  ne..
içeri girip.. bilet işlemini yaptıktan sonra.. arabanın anahtarını verip.. ücretini ödedi... 
 
yarım saat var.. uçağın kalkmasına..burası çok etkileyici bir yer... kalabalık,sesli ve ışıl ışıl...
tu---- (omuzumu tutup..)  gel, mağazalara bakalım... 
ir--- olur.. 
 
tam karşımızda.. etrafına bakınan.. tuğrul abiyi görünce... öyle çok şaşırdım ki... 
tunanın elini sıktım... kısık sesle..
ir---- tunaaa, abin gelmiş baakkk...
 
durdu.. 
tu--- hani,nerede.. eren,bizden önce nasıl gelebilir ki.. ... 
ir---- eren değil yaa.. tuğrul ..  geliyor , gördü o da... 
 
tuğ---- ( gülerek yaklaştı ) merhaba tuna,irem... 
tokalaştık... 
ir-- tu---- merhaba abi... 
tu--- ne oldu, niye nefes nefesesin... kötü birşey yok ya.. 
 
tuğ---- ( derin bir nefes alıp ) kötülük göreceli.. sizi arayıp,göremeyeceğim diye koşturdum biraz... 
(tuğrul abi.. bana bakarak... ) irem.. dün için,kusurumuza bakma.. olur mu.. 
 
ir---- boşver abi.. seninle alakalı değil... o kusur... nasılsın, oğlun nasıl oldu...
 görmeyi çok isterdim amaa... olmadı...
 
tuğ---- biliyorum,sağol..  daha iyi... ama ben değilim.. ne yapacağımı da ..şaşırmış durumdayım... daha önce ,böyle birşey olmamıştı.. 

Hiç yorum yok: