Translate

10 Şubat 2012 Cuma

109.bölüm..


 
bitincede... coşkuyla alkışladı.. 
 
tu---- iremim... çok çok güzeldi, sağol... bak, yine yağmur yağıyor... sen ve ben yalnızızz.. 
 
ir--- (dudaklarımı ısırdım...) hımm.. gece değil, çamur engeli yok..  bekleniyoruz yine.. ama dönerken...yağmurun sesine bak ,aşka davet ediyor u... söyleyebilirim... 
 
elini saçlarımın arasından geçirip.. enseme koydu...yavaşça çekiyor kendisine..
 
tu---ediyor sahiden de...
şimdi,şu öpücüğümü alsamm... 
 
 
 yanağımı yaklaştırdım...
 
çenemi çevirip. dudaklarıma dokundu dudakları.. 
 
ben konuşmaya çalışıyorum.. 
 
ir--- tu na dur.. göre cek ler... 
 
hiç beni duymuyor bile... başımı ellerinin arasında sabitlemiş.. birkaç dakika sonra ayrıldığımızda.. 
 
ikimiz de, nefes nefeseydik... yanaklarım yine al al dı, eminim... 
 
ittim biraz omuzlarından.. 
 
ir---- tunaaaa.. sırasımıydı şimdi.. 
 
tu---- evet.. tam sırasıydı... istemediğini söyleme bana..inanmam... 
 
ir---- ya istedim de.. halime bak.. kızardım yine..
 
 camı açtım... başımı uzattıp.. yukar çevirdim yüzümü.. yağmur damlaları yüzüme düşüyor...
 
çekti beni kolumdan... içeri... 
 
tu--- ne yapıyorsun irem... ıslanmak,alışkanlık oldu herhalde...
 
 mendille de yüzümü siliyor...çabuk çabuk...  
 
 
ir---( güldüm....). hatırlatan sensin... şikayet de etmiyordun .. hem olmuştur.. belki.. sen,biliyor musun çadırın yerini.. 
 
tu--- ireemm.. karıştırma şimdi mevzuyu...çadırı bilmiyorum, niye sordun.. ..
arkadan mantomu aldım, çabucak... şaşkın bakışlarına aldırmadan... indim arabadan...
 
mantomu başıma alıp..örttüm kapıyı...
 
 
tu---- iremmm.. ne yapıyorsun sen... 
 
ir---- şişt,yakışıklı... takip et beni... hadi hadi... 
 
 
 
koşarak ilerliyorum... 
 
yerler de.. kaygan ama.. güya tunayla beraber gitmeyeceğim.. yanaklarım da soğuktan kızarmış gibi.. uyanıklık yapmayı düşünüyorum.. 
 
bu sefer ayakkabı uygun.. 
epeyce yaklaştım, çadır görünüyor.. babamda mangalın başında..
 
 abileri ve eniştem de.. brandanın altındalar...oturmuşlar, gülme sesleri geliyor.. sessizlikte... 
 
 
e ben, arabanın sesini duymadım.. kayıp mı, etti beni acaba diye ,arkamı döndüm... 
 
uzaktan  eğilip baktım..araba.. hiç kıpırdamamış bile...yerinden...
 
 
çevreme baktım... ee,tuna da yok... 
 
 
uzaktaki bir ağacın arkasında..tunanın montunu görünce kıkırdadım.. ah tuna ağa, ah...canım benim, bana uydu iyice...
 
 kim inanır, tunanın peşimden gelip.. saklanacağına... 
 
hemde, benden...
 
 gülerek yaklaştım ağaca... 
 
hevesle .. kafamı uzatıverdim... yandan... 
 
ir---- ( fısıldayarak ) sobeee... 
 
 
o da gülüyor... 
 
..bileğimi tutup çekti beni.. ağaca yapıştırdı sırtımı.." tuna tuna " diye fısıldamalarım da işe yaramıyor...  
 
mantoyu da, başının üstüne aldı...düştüğüm duruma bak... yaslandı bana da.. kıpırdayamıyorum ki.. 
 
loş ortamda nefesi yüzüme çarpıyor.. 
 
tu--- sobe ha.. kim kimi ,sobeledi bak bakalım... nasıl kaçarsın benden.. ben izin vermem, demedim mi.. hıı... 
 
ir--- yağmurda koşmak istedim.. ne var bunda.. yanaklarım bunun için kızardı, diyecektim.. hep senin yüzünden yani.. 
 
tu--- hıı, demek öyle.. biraz daha, kızarmasında sorun yok o zaman...
 
öpecek beni eğiliyor... 
 
ir--- tuna dur, delirdin mi.. göre..................
 
dudaklarımdan ayrıldığında...ayakta duracak, halim kalmamıştı... 
 kolunu belime dolayıp... boynuma sokulunca... ittim.. fısıldıyorum.. 
 
ir---  bak, rezil oluruz.. çığlık atarım.. sakkın öpme... boynumuuuu.. offffffff tunaaaaaaa.... çekil yaa.. 
 
tu--- pardon.. unuttum , sahiden..
 
ir----(kızgın kızgın baktım.. )  bunu ödeyeceksin tuna... unutmuşmuş.. 
 
 
tu---(çekilip, omuzuma sarıldı... ama gülüyor...  mantoyu da,ikimizin başının üstüne aldı... ) öderiz.. ne yapalım... 
 
yürümeye başladık... 
 
 
ir--- babamın karşısına böyle,çıkacağımızı sanıyorsan.. ... hayal görüyorsun sen...
 
tu--- ne varmış halimizde... yağmurdan korunuyoruz..işte..  
 
 
ir---- bırak omuzumu ,yoksa gitmem... tuna,duyacaklar.. bıraakk.. 
 
tu---- olmaz.. bırakmam.. kaçıyorsun sonra... biz evlendik.. tedirginliği bırakmıştın hani.. 
 
ir--- babama , enişteme karşı değil...o... indir kolunu.. tuna.. 
 
 
tuna hiç oralı bile değil... omuzumu da öyle bir tutuyor ki... kaçmam mümkün değil... 
 
on metre falan kaldı..çok yaklaştık.. 
 
 
eniştem bizi gördü..  
 
her zaman ki ,şakacı tavrıyla... ayağa kalkıp, ellerini de havaya kaldırdı ... allahım, birde bağırıyor...
 
öz---- işte buu.. işte bu be..heyt.. koçum benim... nasılda kolunun altına almış.. bizim,güvercini... hah hah hah.... 
 
 
hepsi döndü bize bakıyorlar, gülerek... 
 
of yaaa.. offfff..... allahım  başımı kaldıramıyorum...yetti bee.. 
 
tunaya, dirseğimle  sertçe vurup.. 
 
kurtuldum.. elinden... 
 
 
dönüp fısıldadım...
 
ir---- tunaa... bunu gerçekten ödeyeceksin... 
 
tu---- (bıyık altından gülüyor... ) ödet,güvercinim... 
 


 

Hiç yorum yok: