Translate

24 Ocak 2013 Perşembe

1592.bölüm..


irem-- (elaya dönüp,göz kırptım .. dudaklarını oynatarak "çanta" dedi ... herkes de bize bakıyor) ufuk elindekini,amcana  versene..
ufuk-- vermem ,o benim..
irem-- yine senin olsun, canım..  boynuma  batıyor da,ondan demiştim..
ufuk-- sana veririm..
irem-- ver tamam..  (indirdim kucağımdan,çantayı bana verdi ) ne kadar güzelmiş,çantan..  kim aldı bunu.. baban mı..

ela-- sıkıntımın nedeni o.. kim aldı bilmiyorum,söylemiyor.. yatağının altında buldum.. kutuların içine saklamış.. dokundurmuyor bile.. o bana kızdı,ben de çok üzüldüm..

ufuk-- irem,gel kulağına söyleyeyim..
irem-- gizli mi.. niye elaya söylemiyorsun..
ufuk-- evet..
irem-- hımm.. kulağa söylenmesi çok ayıp olur.. gel vahide hanımın odasına gidelim..( çantayı sehpaya bırakıp.. elinden tuttum) kusura bakmayın..  biz şimdi geliriz.. biraz beklersiniz değil mi..

aykut-- tabi ,bekleriz..
irem-- gülçin monitörü aç..
gülçin-- tamam..

irem-- songül ablası,ufuğuma meyve suyu verir misin..
ufuk-- kurabiyede var mı irem..
irem-- var tabii..
songül-- getiriyorum hemen..

biz vahide hanımın odasına girdik.. songül getirinceye kadar.. kapı açıktı.. sonra kapattık.. karşılıklı oturuyoruz.. ufuk kurabiye yiyor..

irem-- evet ufuk.. seni dinliyorum.. bir çanta için elayı neden üzdün..
hem gizlemek,saklamak da ne demek oluyor.. sana söylerim demen de, yanlış ama dışarıda misafirlerim var diye.. ısrar etmedim.. ela bu tavrı hak etmiyor..

ufuk--ama  onu bana annem gönderdi.. içinde mektupları var.. yırt, demiş ama ben yırtamadım.. benim özelim o.. elaya yatağımın altını temizleme dedim.. bulunca da.. açmak istemiş.. ben nasıl izin verebilirdim ki..

irem-- nee.. nasıl,kiminle.. annen evinizi biliyor muymuş ki..  mektuplarımız dedin.. siz haberleşiyor musunuz..

ufuk-- (gülerek ) evet.. çok özlemiş beni.. bende onu özledim .. annem çok hasta olmuş.. bulaşıcıymış,kimseyi almıyorlarmış hastaneye.. babamın o yüzden gidemediğini ve beni götüremediğini yazmış.. İstanbuldaymış.. (başını eğip ) gittiğimizde söyleyecektim babama ama sen geldin.. söylemedim..

irem-- hıı,çok sağol.. nasıl göndermiş peki..

ufuk-- okulda aşı yapılıyordu.. bir  teyze ,ben ağlayınca.. bu çantayı verip.. annen gönderdi ,içinde de mektubun varmış.. sevindin mi dedi..
tabi sevindim dedim.. açıp okudum mektubu.. sahiden annem yazmış.. bana sen de yaz,götüreyim.. ben onun çok yakın arkadaşıyım dedi..  bende yazdım.. götürdü..

irem-- ne yazdın..
ufuk-- derslerimi,seni.. atımı.. tuna amcamı..babamı.. elayı.. çiftliği.. havuzu..
irem--   ee,sonra o teyze yine mi geldi..  sen ona nasıl güvendin.. tanıdık birisi mi yoksa.. annenin yazdığını nereden anladın ki..

ufuk--oğluşum yazmış,bana başka kimse oğluşum demez..ondan anladım..
teyzeyi tanımıyorum, gelmedi.. sonra da hiç görmedim..

irem-- mektuplar demedin mi..  sonrakilerin nasıl geldiğini, senin nasıl gönderdiğini  anlamaya çalışıyorum..