Translate

9 Şubat 2012 Perşembe

64. bölüm..


 
tu--- irem sen, dur...rüzgar var..  ben beş dakika sonra gelirim.. üşüme.. 
 
ir--- duramam, ben de geliyorum... çok şirin bir yer... kimin burası... 
 
tu---- (gülümsedi...)  bizim...
 
ir---- ( şaşırdım...)  bizim mi... ne diyorsun tuna... 
 
tu----- ( yüzünde, gözünde.. aşk görüyorum..bakışları içime işliyor.... ) 
diyorum kii.. senin ve benim.. sadece ikimizin.. 
 
ir--- (gözlerimi kaçırdım....) offf tunaaa, bakmasana  öyle.. 
 
tu---- nasıl, bilmiyorum..  
ama  bakmak istiyorum...engelsiz, hesapsız.. kuralsız..  içimden geldiği gibi.. sana ancak öyle ulaştığımı anlıyorum.. 
 
ir--- ulaşıyorsun  da..  beni dağıtıyorsun.. 
evde birisi mi var.. bir duman görünüyor bacada.. 
 
tu--- kimse yok.. bekçinin evi o.. arkasında kalıyor.. duman
onların.. ben ateşi yakayım.. bekle,inme sakın.. yerler çamurlu.. kayarsın.. 
 
ir---- uffff tamam... gecikme sakın.. 
 
indi arabadan.. rüzgarda...uçuşuyor..kravatı, cekedi..
 farların ışığında...ilerleyip..klübenin kapısını 
açtı.. 
 
cekedime sarıldım,iyice.. saat ona yaklaşıyor.. ısssız, sakin..bir evde baş başa olacağız.. tuna ve ben.. 
 
dumanın arttığını gördüğümde... ateşin yandığını, anladım... 
 
ya bizim,içimizde ki ateş de artarsa... offf of.. 
olmuyor..olmuyor... ne onunla..ne de onsuz..
ben ne yapacağım allahım... 
 
hıh, geliyor.. üstünü değişmiş..köy delikanlısı olmuş..kazak,şalvar.. başında avcı kalpağı.. üstünde kaban...az önceki ,takım elbiseli hoca nereye gitti... 
elinde de.. birşey var....
 
benim, kapıyı açtı.... soğuğu hissedince.. titredim birden.. 
elinde ki ,şalvarıymış... belinden tutuyor..
 
tu---- irem...  çabuk..sok ayaklarını.. hadii.. 
 
ir---- sen mi ,giydireceksin... ver ya... ben giyerim... 
 
tu---- hadii, soğuk... üşüteceksin.. inatlığın sırası mı.. 
 
topuklu botları.. şalvara... tunanın yardımıyla..
girdirdim.. 
 
indim.. arabadan... tabi, eteği içine koyunca potluk yaptı.. topaç gibi oldum.. 
 
gülerek baksada..  
cekedimin  önünü kapattı.. çantamı aldım,arabadan...omuzuma sarıldı... hızlı hızlı... eve doğru yürüdük...
 
içeriye girdirdi... 
 
tu--- sen, geç ateşin başına... arabayı kapatıp, geliyorum.. 
 
ir---- tamam...
 
öyle komik görünüyorum ki.. çamurlu botlarımı,çıkardım.. önce.. 
 
etrafıma bakıyorum.. .. duvarlar ahşap,içi de.. taşla örülmüş..  tavan epeyce yüksek..duyulan yağmur sesi muhteşem.. 
 
elektrik yok..  teknoloji yok..  ev eski.. yerdeki  halılar, tahta divanlardaki.. üstü beyaz iş örtülü...saman yastıklar.. eski..
 
duvarda asılı, yanan gaz lambası... tüfek.. 
yer minderleri...
üst üste konulmuş.. yatak ve yorganlar... kenarda ,eski dolap.. .
.banyo olduğunu tahmin ettiğim bir kapı var..
 
diğer kısımda.. mutfak.. tarafı olsa gerek.. küçük kare bir masa ve iki de sandalye.. 
görünüyor.. 
zamanın gerisinde kalmış gibi .. bir o kadar da, doğal ..  çocukluğumun huzurunu taşıyor..  
ayy çok güzeell.. 
 
 
alevlerin yuttuğu..  kütüklere bakarak...
ocağa yaklaştım.. önündeki kocaman pamuk mindere oturdum.. 
 
içimdeki etek, rahat oturmama  engel oluyor ama.. kenarda dizili kütüklerden, bir tane daha attım.. yüzüme gelen sıcaklık,harika..  
 
sacayağının üstündeki... güğüm de.. su var mı ,diye bakarken.. elim azıcık yandı... neyse varmış.. 
 
e tuna nerede kaldı... 
 
o gelmeden.. şu eteği çıkarsam,çok iyi olacak.. zaten tunanın şalvarı da.. ayaklarıma dolanıyor.. bir de çorap bulmam lazım.. 
içine sokardım paçalarını,ayağımda üşüdü.. 
 
kalkıp.. kapıyı kilitledim... dolaptan  yün çorabı buldum..
 herhalde buraya ,av için geliyor.. kazak, yelek.. pantolon herşey katlı ve düzenli..... şimdi, çıkardıklarını bile asmış..
sinir edecek şekilde tertipli.. 
 
tekrar giyindiğimde.. tunanın eşofmanını tercih ettim....içi kürklü yeleği de,giyince.. ısındım.. azıcık üstümden kaçıyor ama.. kıvırdığım paçalarım ve yün çorabım çok şık.. 
içinde bulunduğum şartlara..fönlü saçlarım ve uzun tırnaklarım hariç.. gayet uyumluyum..
 
kalın,basma perdeyi aralayıp dışarı baktım... buzlu camlardan birşey görünmüyor diyecektim ki.... ahşap..kepenkleri fark ettim... rüzgar da sallıyor,kapakları..
 
gidip,kapının kilidini açtım.. arabanın farları  kapanmış.. kimse yok dışarıda.. ve acayip soğuk ..
 
tunaya bakmak için..dışarı çıkacağım da, çoraplarımdan dolayı... botum olmaz.. 
 
kızgınlıkla kapıyı örttüm... 
nerede kalmıştı ki... arkamı kapıya dönüp.. .. minderin üstüne kıvrıldım... ateşe bakıyorum.. 
 
başka bir dilek dileseydim ,keşke ... işte yayladayım... başka bir evde.. başka bir kişiyle...
 
kapı vurulunca ... doğrulup,seslendim.. 
 
 
ir---- kim oooo... 
 
tu--- beniimmm.. açar mısın,elim dolu.. 
 
kalkıp... açtım..
 
 tam.. söylenmek üzere  ağzımı da, açıyordum ki..  
 
elinde kocaman bir tepsiyle ... içeri girip.. masanın üstüne koydu.. 
 üstü kapalı tabaklar ,kenarında yufka ekmekleri görünce...
 
ir--- bu ne.. omlet nerde.. 
 
tu--- ( gülerek ) gel otur.. soğumasın..omleti bir başka sefere yaparım artık..  hatçe kadın,illa yemek göndereceğim diye tutturdu.. onu bekledim.. 
 
(sandalyeye otururken..
baştan ayağa, baktı bana.. ) 
hımm, harika görünüyorsun.. .. 
 
ir--- sağol .. sen gecikince.. ben bulmak zorunda kaldım... dolabı açtım,kusura bakma.. 
bana söyleseydin ya,  merak ettim seni.. 
 
tu--- geldik, demek için gittim.. bekçiye..... bırakmadı ki.. geleyim..  
( oturdu karşımdaki sandalyeye.. ) sana burası bizim dedim.. açmak için, benden izin mi alacaktın.. giymişsin işte.. iyi de olmuş.. 
bak, bana ait her ne varsa.. herşeyim senindir, tamam mı.. 
 
ir---- ( yemekleri yerken.. gülümsedim,bakışlarına... ) sağol..benim aldığım..  bana ait birşeyim, yok henüz.. olunca.. o da ,senindir .. tamam mı... 
 
yuttu lokmasını...  
 
tu--- .ama.. herşeyim demedin.. 
 
ben, kötü kötü bakınca da.. 
tu--- ( gülerek.. ) ne bakıyorsun..  senin birşey almana, vermene gerek yok.. maddiyatla işimiz de yok.. herşeyden kastım ,kalbindi.. o benim olsun.. yeter..
 
ir-- (kızardım.. ) sen,orada olmasan.. ben de,burada olmazdım.. değil mi.. 
sen,benden öndesin.. duygularını tanıma ve söyleyebilme konusunda.. benden de, bekliyorsan.. biraz daha ,zamana ihtiyacım var..
 
tu--- peki.. öyle olsun.. nasıl beğendin mi burasını... 
 
ir--- çok güzel.. sen,ne zaman gelebiliyorsun ki.. heryer temiz.. bekçi mi bakıyor.. 
 
tu--- çok bunaldığımda.. kimseyi görmek istemediğimde.. kaçarım buraya.. iki gün gezerim dağlarda..
 ben dediğim için.. temizlendi.. yoksa girmezler buraya.. baban dahil, hiç kimse de bilmez.. ilk defa ,yanımda birisiyle geldim..
sen,gör istedim..  farklı tunaları tanıman için..
 
ir---  seni , çiftlikte de böyle görmüştüm ya..  şalvarlı falan.. başka.. kaç tuna daha var... 
 
tu--- hah hah hah.. sana bağlı.. hangi tunayı, görmek istersen.. gösteririm..  


Hiç yorum yok: