Translate

23 Şubat 2012 Perşembe

516. bölüm..

oturdum, tunanın verdiği sigarayı içerken.. öyle sessizlerdi ki.. dayanamadım..

ir--- yeliz nasıl..memnun mu işinden..
bü--- şimdilik iyi diyor..

ir--- sen nasılsın, bülent..
bü--- iyiydim ama..

ir---- ................ aç mısın.. evden mi geliyorsun.. işten mi.. kahve yaptım ama birşeyler hazırlayabilirim..

bü--- aç değilim sağol.. eve gitmeden,tunaya ifade vermeye geldim..

ir---- ne ifadesi..

tu--- bülent,dün ne yaptığını anlattı da. ifade dediği o...
ziya , buradaymış.. teyzesi rahatsızlanmış ....
bülent de..
geç vakitte,otele göndermemiş..onunla kalmışlar...

ir--- yaa, geçmiş olsun.. çağırdıklarına göre.. ağırmıymış durumu... gitti mi ziya...

bü--- evet.. sabah gitti.. teyzesinin durumu da,ağırdı..
kalp rahatsızlığı ve nefes darlığı varmış.... tansiyonu çıkıp,fenalaşınca...
herkesi başına toplamış kızı..
yaşı da 70in üstünde olunca.. riskli tabi.. diğer organlar da.. etkileniyor..oksijensizlikten...
ziya da.. gelmeden beni aradı.. kaldırıldığı hastanenin adını verdi... gidip,gördüm..
yoğun bakıma
alınmış..gerekenler yapılmıştı yani.. felç olabilir..diye korkmuşlar..
teşekkür etmek istemiş,ziya..  geç vakitte hastaneye
geldi... yeliz nöbetçi diye.. bırakmadım.. bekar evine gittik.. tuna beyi ikna edemedim ,o başka..

ir---- bülent.. bana açıklama yapmak zorunda değilsin..
tunayla da...bazen anlamadığım, bazen de imrendiğim .. farklı bir ilişkiniz var..
ne sorunu, ne konuyu.. ne de... çözümü bilmiyorum..o beni ilgilendirmiyor...
dahil de, olmak istemiyorum... çünkü,çok çok farklı değer yargılarına sahibiz..
büyüyüşümüz, ortamlarımız farklı olduğundan.. bakış açılarımız da değişik..
sen benim için.. her daim ,dostsun.. nokta... önü,arkası yok..

bü---  bu adamı karıştırmadan.. söylüyorum.. sende benim dostumsun..
eleştiri yapmadığın için de ,sağol..

ir--- çünkü,senin yaşadıklarını bilmiyorum..eleştirmem.. yanlış olur..
kendimde,öyle bir hak  görmüyorum bülent..

kalkıp.. mutfağa götürdüm filcanları... onları duymamak için... kapıyı da ittim,oyalanıyorum...
tuna da kısık sesle konuşuyor... kahretsin ki, duyuyorum...

tu---- ama ben görüyorum.. o da,evlendiğin için.. öncesinde.. hiç karışmazdım,biliyorsun..
bekardık..iyi ..kötü,birbirimize destek olduk..
bir yuva kurdun.. elalemin,(............. ..................
.............) için ,onu sana yıktırmam.. 
sen bana ,seviyorum.. eminim dedin..  güvenimi sarsma diye ,uyarıyorum seni..
huyumu..  ve inadımı   senden iyi,hiç kimse bilmiyor.. unutma bunu.. 

bü--- benim anlamadığımda bu ya...
mehtapla beraber,olduğumu yada olacağımı sana düşündüren nedir..

tu--- havaalanında... Ankaraya giderken..
mehtapla merhaban bile olmasın.. zayıfsın ona karşı, dedim...
sende.. mehtaba hiç hayır diyemedim ki.zaten.. .. beni,çok  iyi tanıyor (...................
...............) diye övgüler yağdırıp..beni sinirlendirdin...
beraber geldiğinizi.. duyunca..ne düşünmemi bekliyordun ki..

bü--- evet dedim, çünkü doğruydu... ama şimdi hayır diyemeyeceğim anlamına ,gelmiyor ki bu...
 uçakta karşılaştıysak,benim suçum ne..
ben yelizi çok seviyorum,sana ve ona verdiğim sözlerinde arkasındayım... yargısız infaz yapıp,
beni gece arayınca... birde ziyayı uyandırmamı isteyince... çok bozuldum..
 beni,iyi tanımıyor muş diye düşündüm..

tu--- valla bülent.. bozulursan bozul.. iş işten ,geçtikten sonra üzülmekten iyidir...
benim dostluğum da, böyle.. gemi halatıyla birbirimize bağlıyken,bir anda.. çözüveririm..
eğer sanane dersen de.. ..............

bü--- (içini çekip...)  demeyeceğimi biliyorsun...
suçsuzken.. gelipte burada açıklama yapıyorsam,
sana verdiğim değerdendir..
sen hariç ..kimseye hesap vermedim ben, anlatmadım da..hiç birşeyimi...
benim yerimde olsan..  sana, böyle bir imayla gelsem..  bülent ne diyorsun sen diye ,
üzülmez miydin...

tu-- ben iremden başka bir kadın..görmüyorum ki..
sen,neyi ima edeceksin ..olanlardan da.. kaçıyorum..
yanıma yaklaştırmamak için ,ne gerekirse yapmaya çalışıyorum.. anladın mı..

bü--- anladık,iyi tamam... sende ,şunu iyice anla öyleyse... her hata ,devam etmeyeceği gibi..
bir gün sende hata yapmayacaksın ,anlamına gelmiyor bu..
hadi hoşçakal...
tu---  güle güle..

kapıyı kapatınca...
mutfak kapısını açtım,sonuna kadar...

sıktığım meyve suyu bardağını uzattım...
alıp..içti...

bitirince.. elinde döndürdü bardağı..
tu--- bu senin için, değerli mi..
ir--- bir bardak sadece..
tu---- kırsam üzülür müsün..

ir--- (başımı salladım, iki yana.. )başka çok bardağım var..
tu---- benim yok.. benim başka dostum yok.. ve ben bülenti kırdım.. bilerek..
iz bırakması için..gerekiyordu..
acaba ,o kendi değerini biliyor mu..

elinden aldım bardağı... fırlattım mutfağın duvarına.. paramparça oldu tabi.. her yere saçıldı..

tu--- ben sana kıyamadığımdan, kırmamıştım...

ir---- çok naziksin ama ben toplamayacağım ki.. sen toplayacaksın... bak bakalım,iz kalacak mı..
silince geçmeyecek mi..
yada tek tek alırken.. senin de mi, canın yanacak..
ne yazık ki..senin  kırdığın bardak değil,kalp.. bence ,çok ileri gittin.. şimdi berbattır bülent..
rolleri değişseniz.. sen, bir daha onun yüzüne bakar mıydın...
 acaba biliyor mu, diyeceğine.. değerli olduğunu hissettirsene.. laflarının etkisi,daha fazla kanatmadan
dağıttığını topla diyorum tunaa..
 ne duruyorsun ya.. gitsene arkasından... hadiiii....

tuna karar vermeye çalışıyor..ikilemde.. montunu giydirip... kapıyı açtım... atkısını boynuna koyup..

ir----  dolambaçlıyı değil, düz yolu seç...
git dostuna.. samimiyetle sarıl.. benim kara gözlü  tunam.. özür de diler.. hadi aşkım, hadi canım..

gülümseyerek.. yanağımdan öptü..
tu--- gecikirim,anahtarım var...

çıktı kapıdan...bende eğilip,arkasından bakıyorum..
 bahçeyi koşarak geçti.. yola çıkınca.. bülenti gördü herhalde...

tu---- büleeeeeeennnnnnnnnnnttttttttttttttttttt..

derin bir nefes alıp... kapattım kapıyı...


Hiç yorum yok: