Translate

23 Şubat 2012 Perşembe

502. bölüm..





 mutfak kapısında, ayakta konuşuyoruz.....

tu--- ufuk?
er--- o burda..
tu---- ne dedi,sana..
er--- demedi ki..
balkonda sigara içti.. volta atarak.. bende parası vardı.. onu istedi.. verdim ve gitti..

tu--- ufuk buradaysa ,gelir mutlaka... rengin atmış.. kendine gelsene.. niye telaşlanıyorsun, bu kadar...

er--- paranın miktarını bilsen, sende telaşlanırdın..herşeyi yapıp, yaptırabilir anlıyor musun..
burası İstanbul.. bir sigaraya... tav oluyorlar.. keşke vermeseydim..
alıp gidebileceğini ,düşünemedim...

tu--- ne yapabilir ki ,eren.karısının yerini bilse endişelenirdim ama bilmiyor.sakin ol.

er-- sen  tuğrulun ,dediklerine ne bakıyorsun..o karıncayı bile incitmez..hele karısına hiç birşey yapmaz,ondan eminim..yoksa bunca yıl dayanabilir miydi, hala deli gibi seviyor onu.. travma geçirdi çok dengesiz şu anda, ben kendisine zarar verir diye korkuyorum anladın mı..

tu--- yok canım,daha neler.. ufuk var..
er---inşallah sen haklısındır..

ir---  ufuk nerede abi..
er--- balkonda..
ir---- hii,mangalın yanında mı... 
koştum ben...
er--- kebapları  da,unuttum.. bakıver irem..

balkona çıktım...
kuzum,akıllı akıllı.. koltukta oturuyormuş... hırkaya sardım iyice...

kebaplarla uğraştıktan sonra
kucağıma alıp.. öptüm kokladım... ... boğazın gece manzarasına, dalgın dalgın bakarken...
düşünüyorum bir yandan da...
abim.. nereye,ne yapmaya gitmiş olabilir diye...
bir çılgınlık yapmasa bari..

kebapları.. pişince.. ekmeklerin arasına aldım... ufukla beraber.. içeri götürüp ,
tepsiyle masaya koyduk...

kimsenin ağzını bıçak açmıyor... oturmuş.. kara kara düşünüyorlar... abim,saatine bakıp duruyor..
bir saat oldu dedi..
ufuk, babasının yokluğunu fark etmesin diye.. oturma odasında ki ,televizyonu açtım ona...
mutfaktan sigaramı aldım.. balkonun ışığını kapatıp.. çıktım..usulca...
 yaktım..
daha bir nefes çekmiştim ki..

bahçenin kenarında bir karartı görünce... irkildim..önce.. 
dikkatle bakınca...
dört kişinin...ellerinde birşeyler taşıyıp.. tam ön bahçe duvarının ..arkasına koyduklarını gördüm..
gidip gidip ..birşeyler..getiriyorlar .

balkon kapısını aralayıp.. tunaya seslendim..
ir--- tuna biraz gelir misin..
tu--- ne oldu..
ir---- bilmiyorum.. bir gariplik var ama çözemedim..birileri ,bahçenin etrafında geziyor..

abim ayağa kalkıp... dolabın üst kısmından ,tabancasını almaz mı...

er--- kim miş lan.. onlar..  bu sinirle ,katil edecekler beni..

gönül  şaşırdı.. "erenn..kendine gel" diyor... tuna ,zorla elinden aldı neyse ki..

tu--- bırak şunu.. sanki,eline silah almış daha önce.... ya kendini.. ya bizi ,vurursun sen...
ben ,bakıp gelirim şimdi..

ana kapıya yönelince ,seslendim telaşla....

 ir--- tuna dur.. nereye gidiyorsun.. balkondan baksana....
sen beni gözünün önünden ,ayıramıyorsan.. bende ayıramıyorum..
lütfen...gel..

döndü, bana doğru...
tu--- peki..
o esnada zil çalınca.. tuna yakın ya.... elinde tabancayla... açtı...

tuğ---- bu ne lan... yine mi, tabanca...
karı koca... fırsat kolluyorsunuz... bakıyorum..
niyetinizi de,bir anlasam...

tu---- abi,nerdesin sen...
er---- tuğrulll.. tam dayaklıksın ha.. yüreğimize indirecektin..

 hepimiz... neredeydin diye,soruyoruz tabi..
tuğ---- susuunn... ufuuk.. gel oğlum... gönül ,şu yaş pastayı alsana....

ufuk koşup geldi ,abimin kucağına.. gönül de ,kocaman kutuyu mutfağa götürdü...

tuğ---- gönül.. müge korkmasın.. kulağını kapat..
er---- ne diyorsun lan..tuna kilitle kapıyı... kaçmasın yine...
tuğ---- hah hah hah...  balkona gelin ,hadi..

tuna şarjörünü alıp.. tabancayı, yerine koydu...

 balkona çıktık...
kimsecikler görünmüyor..

gönülde, mügenin kulaklıklarını taktı.. kucağına almış.. salonda o..oradan bakıyor...

hepimiz bekliyoruz...
uf--- baba ne oldu...
tuğ--- oğlumm.. yavrumm.. korkmadan,yukarı bak...



başımızı gökyüzüne kaldırdık.. ne göreceksek..
güümm , güümm gümm diye ard arda  patlama sesini duyunca.. zıpladım bir...

ama arkasından gelen rengarenk ışıklar...gökyüzünü aydınlatıp.. 
bahçeye, evin üstüne  yağmur gibi
dökülmeye başlayınca... rahatladık.. hayran hayran seyrediyoruz...
bize özel gösteriyi..

renk ve oluşan şekiller çok güzel..

ufuğum ,alkışlıyarak... çığlık çığlığa sevinç gösterisi yapıyor..her havai fişekten sonra..



abime baktım...
ir---- abiii... bunun için mi ,gittin sen...

tuğ--- hımm..   İstanbul ,duysun görsün ..kutlayalım dedim.. senin yaşını, evlilik yıldönümünüzü
benim yeniden doğuşumu... mügeyi..nihayet birarada oluşumuzu... herşeyi işte..

er--- lan serseri.. benim,ölümümü kutlayacaktın neredeyse...

tuğrul abi... ufuğu bana verip... bir kolunu ,eren abinin omuzuna...
diğerini de ,tunanın omuzuna koyup.....
kendine çekti ikisini de...

tuğ--- allah esirgesin.. daha yeni buluştuk.. gidemezsin bir yere, seyredin hadi..

kırmızı,yeşil..mavi ....lazerle gökyüzünde  şekiller oluştu...
ben çok duygulandım..
onlarda herhalde ki.. burunlar çekilmeye başladı..


bir doğum günü pastası.. bir evlenen kadın erkek figürü... birde ağzında emziğiyle,
 bebek görüntüsünden
sonra...
son havai fişek ,gecenin finalini yaptı... kırmızı minik kalpler döküldü ... aynı,konfeti gibi..
esen rüzgarla ...dağıldı heryere ..bahçe.. balkon.. saçlarımız, üstümüz... kalp doldu..

üçünü birbirlerine sarılmış bir halde.. orada  bırakıp.. ufukla içeri girdim..
gönülle ,bakıştık... bir an.. o da gözünü siliyor..
ufuğu indirip... yüzümü yıkamak için ,banyoya girdim....

******

artık ne konuştular ,ne yaptılar.. hiç bilmiyorum...
on dakika sonra , içeri girdiklerinde

tuğrul abi ,masaya bakarak...
tuğ--- hii,çiğ köfte nerede... yediniz mi yoksa...

er--- hııı.. yedik ya..keyif bıraktın sanki.. tansiyonum fırladı sayende..  gel lan ,buraya...
havayi fişeğine de.. sana da .. sürprizine dee... kutlamana daaa...

tuğ--- (gülerek geri geri kaçıyor ) dur ya,abi.. ufuk var... sakin ol...
er--- babası eşşeklik etmiş.. oğlu da.. görsün madem..

koltuğun etrafında dönüp duruyorlar...
biz gülüyoruz.. ufuk da onlarla beraber dönüyor... oyun oynuyorlar sandı ,çocuk...
eren abi.. tuna yakala şunu diyor...

tu--- yook, aranıza girmem..tabancadan dolayı kızgın zaten...

tuğ-- tu--ir-- gö-- er-- hah hah hah..

g---- yeter,başım döndü eren.. masaya geçelim hadi..

şen şakrak..oturduk sofraya...
eren abi,tuğrul abinin omuzuna... şakadan vurdu..

er--- hiç sana vurmamıştım.. gerekiyormuş ,demek ki..
tuğ--- keşke , hatalarımdan önce vursaymışsın..
tu--- dinler miydin.. dinledin mi.. hem eren beyin,seni düşünecek durumu var mıydı ki..

er--- sen nereden biliyorsun,benim durumu mu..

tu--- burada her ne yaptıysanız ,haberiniz geliyordu babama.. üstelik kendisi melekmiş gibi,size kızıp - senin çocukların - diye anneme bağırdığından iyi biliyorum.. sesini çıkarmadan  bir de,onu dinlerdi kadıncağız...

er--- bilmiyordum,bunu..  aklımız bir karış havada.. okula gittik mii,okul mu bize geldi.. dağıtmıştık iyice..
iyi bize diploma verdiler,lan tuğrul..

tuğ--- hah hah hah... kendi adına konuş..ben hak ettim..  hem okudum,hem çalıştım..
üstelik.. evliydim....
babam ,harçlığımı kesmişti... amcamla ,gizli gizli .. altın gönderirdi annem... nur içinde yatsın...

tu---- evet,yatsın.. annemin ,altın alacak parası mı vardı ki nereden alacak garibim..
 halam gönderirmiş  onları. annemi teselli ederken,duyardım..

tuğ--- bak bunu da,ben  bilmiyordum..tuğrul paşasıyla da ,kavuşamamışlar.. iyi ki.. sen vardın yanında...

tu----  aslında ,o olmasa.. bende olmazdım.. birbirimize tutunduk.. offf of.. efkarlandım yine, konuyu değiştirsek... diyorum..

 çiğ köfteden alıp.. verdim ağzına...
ir--- ben senin neşeni yerine getiririm,hayatımmm..hadi hep beraber söyleyelim .. 



************

Hiç yorum yok: