Translate

9 Şubat 2012 Perşembe

50. bölüm..


 
tu---- kahya ve eşi yok.. hasat bitti..köylerine gittiler... birkaç gün, izinliler.. birkaç bekçi var,geçici olarak.. onlarda tarlalardadır.. 
 
ir---- bizim çiftliğin oradan geçeceğiz... offf.. hamza kahya.. ya görürse.. beni.. 
 
tu---- (uzun farları yaktı....)  bak yola... oradan geçmiyorum..  seni göremez... 
 
ir---- (kafamı eğdim iyice, öne doğru...)  olsun.. ben tedbirimi,alayım da... onlar görür.. 
 
tu---- peki.. buradan gelmem, bir daha.. 
 
ir---- zaten, ben gelmem bir daha.. off midem.. geçmedik mi halaa..
 
tu---- (sırtıma dokundu... ) kalk hadi... geldik.. dürbünle bakmıyorsa.. görmez...
 
ir---- dürbün mü...var bizde... iyice yaklaşınca, söyle... öyle kalkarım... 
 
tu---- (gülerek..) .dürbünün olduğunu ne biliyorsun.. hııı, bana mı bakıyordun sen de... ondan mı ,karşıma çıkıp duruyordun... 
 
ir---- (başımı çevirdim hızla.. saçlarım yere değmesin diye, bir elimle de onları tutuyorum..) kimmm... ben mi... bakmışım.. durrr... sen de dedin.. bakanın kim olduğu anlaşıldı..
ne ayıııppp... hiç beklemezdim senden...
 
tu----( gözleri garip ,bakıyor bana... ) beklediklerin ne.. ayrıca da.. ben başka şeye bakıyordum... sen geçtin.. sana baktım... 
 
ir---- hıı,itiraf ediyorsun yani... neredeydim.. 
 
tu---- ( gülerek ) belki,sonra söylerim.. kalkabilirsin... geldik.. 
 
 
ön camdan bakmak için ,başımı kaldırdım biraz... evin önünde ki... geniş avluya geldiğimizi görünce... doğruldum... midemi ovuyorum.. 
 
tuna durdurdu arabayı...avlunun etrafındaki..  direklerdeki, büyük lambalar..ortalığı 
 
aydınlatıyor...
ağaçların ve çiçeklerin arasında...  iki katlı büyük bir malikane burası..... sessizlikte..uzak ve yakındaki  köpeklerin havlama sesleri duyuluyor... 
 
kocaman iki köpek arabanın çevresinde dolanıp... tuna açsın kapıyı diye.. zıplıyorlar.. 
 
tu---- sen dur, önce ben ineyim.. karşılama yapıyorlar..şunlara bak.. 
 
ir---- tamam... 
 
tuna indi,köpeklerin başını okşadı... tasmalarından tutup... benim tarafıma getirdi onları... 
 
tu--- irem.. gel... 
 
indim aşağı... 
 
ikisi de,hırlayarak  bana bakıyorlar..
 
eğildim... başlarına dokunurken... 
 
beni kokluyorlardı..
 
tu---- iyi tanıyın.. bir daha ona,havlamak yok.. o irem.. eşim.. anladınız mı... 
 
gülerek ,başımı kaldırdım... 
 
ir--- eş ha... 
 
tu--- (o da gülüyor...) sözlüm mü deseydim..
 
bıraktı tasmaları... 
 
tu---- gidin hadi.. kimseyi yaklaştırmayın.. buraya... 
 
köpekler koşarak uzaklaştılar.... cebinden anahtarını çıkardı.... 
 
tu---- buyrun.. irem hanım... 
 
 
birkaç basamağı çıkıp.. içeri girdiğimde.. tuna sigortaları açmış.. lambaları yakıyordu..  
 
gayet sade ve şık salonu gördüm... antreden.. 
 
üstümü çıkarmadan.. 
 
ir---- ellerimi nerede yıkayabilirim... 
 
koridoru göstererek... 
 
tu--- burada... 
önden yürüyüp...kapıyı açtı...
 
hiç ummadığım, modern bir banyoya girdik... 
 
ikimizde lavoboda ellerimizi yıkadık.. dolaptan kullanılmamış havlulardan birisini verdi bana... kuruladım.. yarısına..
 
 ellerimiz birbirine değiyor.. o da sildi... 
 
astı...
 
tu--- üşüdün mü... 
 
ir---- biraz... 
 
tu---- gel salona.. 
 
 
hem şömineyi ,hem kuzineyi yaktı tuna... elektirikli büyük ısıtıcıyı da açınca... 
on dakika sonra,içerisi sıcacık oldu..
 
tu--- çıkar mantonu.. rahatına bak.. yukarıda üstümü değişeceğim...mutfak burası..istediğini yap.. tamam mı... 
 
ir---- tamam... 
 
tuna gidince.. mantomu asıp.. etrafa baktım..biraz... 
mutfağa girdim... amerikan filmlerinde hissettim kendimi.. olağanüstü geniş ve düzenli.. 
 
asılmış,cezvelerden birisini aldım... kahve ve şeker de tezgahtaydı... 
 
filcanları dolaptan aldığımda.. 
 
tu--- seni burda görmek ,çok güzel.. yakışıyorsun.. 
 
ir--- (başımı çevirip, gülümsedim...)  sağol.. 
 
kot pantolon ve uzun kollu yeşil ..ince bir kazak giymiş..  atletik vücudu ortaya çıkmış,iyice.. 
 ocağa döndüm... çok dikkatli baktığımı fark etmiştim çünkü.. 
 
arkamdan sarıldığında aldığım koku ve
boynuma konan... öpücükle nefesim kesildi... sırtım sıcacık oldu... belimde bana sarılmış.. kollar da,içimi ürpertiyor... 
 
tu--- kahveyi içebilecek miyiz.. sence.. 
 
ir--- ne dedin... 
 
tu--- taşmak üzere de.. 
 
ir--- (hemen aldım ocaktan...  filcanlara koyarken..)  beni,bırakırsan içeriz...
 
tu--- bırakmam....
 
ir---(başımı azıcık çevirerek..tunaya baktım...  ) boynumda yakıcı bir nefesle.. bunları içeri götüremem ki...dökülür...
 
 yanağıma dayadı yüzünü... hafifçe çıkmış..sakallarını hissediyorum...
 
tu--- ireemm..iremm... hiç gitme.. yanımda ol.. 
 
ir--- tuna zorda bırakıyorsun beni..  (kollarının arasında ,ona döndüm... başımı biraz yana eğerek... ) seni kandırmadım ki, ben..hani bekleyecektik..
 
belimi tutan parmakları gevşedi biraz... 
 
tu--- biliyorum ..yapabilirim,sanmıştım  ama  böyle beklemek de ,hiç kolay değil..sanırım.. 
 
ir---- ben üzgünüm...bakma böyle.. lütfen.. kabul etmekle acele mi ettim,acaba diye düşünüyorum. o zaman... nişan da iyi fikir değilmiş gibi geliyor..
 
tu---- (içini çekerek.. bıraktı beni... ) ben nasıl dayanacağımı bilmiyorum.. sadece.. 
 
 
***
 
şöminenin önünde ikili ve tek iki koltuk var.. ortada da büyük bir sehpa... 
yakınlaşmamak adına..  karşılıklı koltuklara oturarak...kahvelerimizi içtik.. 
 
tunanın müzik setine koyduğu, kaseti dinliyoruz... 
 
saate baktım.. üçü geçiyor... 
 
tu---- birkaç gömlek alayım da.. gidelim.. 
 
ir---- olur... bende,şunları yıkayayım.. 
 
tu--- eline sağlık..
 
tu--- afiyet olsun... 
 
ikimizde kalktık..
 
 
****
 
 
hala bekliyorum,aşağıda... gecikti... 
 
kalkıp.. seslendim koridordan... 
 
ir---- tunaaa.. tunaaaa... nerdesinn.. 
 
ses yok, merak ettim..bir daha seslendim... yine duyuramadım herhalde diye... ilerledim koridorda... 
 
alt kattaki ,açık kapılardan baktım... iki yatak odası ve bir çalışma odası var... 
 
kütüphanesi tam hayalimdeki gibi..
resimlerinin konulmuş olduğu  .. masaya yaklaşıp.. 
 
 elime almadan ,baktım tek tek.. kimisi uzun saçlı... kimisi kazınmış.. 
 
saçsız... sakallı bıyıklı.. çeşitli zamanlarda ve yerlerde çekilmiş ,bir çok resim... 
 
hepsinde de,çok yakışıklı... üç kardeşin olduğunu tahmin ettiğim, tek resim büyük çerçevede duruyor.. 
 
13-14 yaşlarındalar sanırım.. ortalarında tuna var, halay çekiyorlar.. ne kadar ,çok benziyorlar.. birbirlerine. tuna ikisinden de uzunboylu... 
 
 
tekrar seslendim... cevap gelmeyince.. merdivenleri çıktım... 
 
ir---- tunnnnaaaaa... 
 
tu--- buradayım.. 
 
ir---- e hadii.. 
 
tu---- gelemiyor musun.. 
 
sesin geldiği odaya, başımı uzattım... oturma odasında, ütü yapıyor.. birde, ütülediklerine baktım... en az on gömlek asılmış askıya... 
 
ir----  kaptırmışsın bakıyorum... bende aşağıda tuna gelecek diye ,bekliyorum...
 
tu--- (fişi çekti... tek kaşını kaldırıp...)   beklemek zor mu geldi.. 
 
anladım tabi.. özellikle beklettiğini... 
 
.... gömleklerini kılıfının içine yerleştirip..
 
masayı ,ütüyü kaldırdı... 
 
 
bende kapıya yaslanmış,duruyorum... 
 
askıyı omuzuna alıp.. önümde durdu... 
 
tu--- hazırım.. 
 
ir--- (kolunu tuttum...)  tuna.. yapma böyle.. yüzünü asma.. isteklerini ben yapamam.. 
 
tu--- ..............
 
 elini.. boynuma koydu.. gözlerimin içine bakıyor.. 
 
tu---- karım ol.. 
başımı yana eğip..elini sıkıştırdım... 
 
ir--- tunnaaa...  
 
tu--- (fısıldayarak..)  olurum de.. irem.. 
 
ir--- olurum daa.. 
 
askıyı tutan elini açınca... kılıf yere düştü... 
 
yanaklarımı ellerinin arasına aldı.... sesi titriyor.. 
tu--- hemen şimdi...


Hiç yorum yok: