Translate

8 Şubat 2012 Çarşamba

5. bölüm..

kalabalık bir yerdeyim sanki.. bir uğultu var..
 her yanım tutulmuş, başımda ağrıyor..dilim damağım kurumuş.. ne oldu bana ya.. kolum niye ağrıyor ki.. gözlerimi açmalıyım...

güllünün sesini duyuyorum...irem diye bağırıyor.. kulağımın dibinde...

ir--- susss.. bağırma..

gü--- babaaa.. babaaaaaaaaa...
ir---- sussana ya..(I ters ters bakarak.. ) sağır edeceksin beni..

gü---  iyimisin irem...
ir--- üstümden traktör geçmiş gibiyim.. neredeyim ben... (küçük odamda ki ,yatakta yattığımı görünce..)
nasıl geldim ben buraya.. kim getirdi.

.başucumda duran boş  serum şişesini gördüm... off..

gü--- (yatağın kenarına oturdu alnıma dokunuyor..)akşam dönmeyince,biz telaşla seni arıyorduk..
 köpekleri aldı babam...  çantanı koklattı.. herkes seferber oldu..

ir--- (yutkundum, boğazım da acıyor.. ) eee..

gü---e si.. herkes eli boş döndü.. bir baktık ki.. sen dışarıda ki tahta divanda yatıyorsun..
buraya yatırdı babam.. çok ateşin vardı.. sıhhıye serum taktı.. annem ilaç içirdi.. bileğine merhem sürdü..
beni de nöbetçi bıraktılar yanında.. sabaha kadar sayıkladın..

tahta kapı açılınca güneş ışığı doldu odaya...

esma teyze elinde çorba tepsisiyle girdi .

es--- kuzumm..nasılsın.. kalk hadi iki lokma geçsin boğazından...
ir---( doğruldum biraz..)  of esma teyze.. çok acıktım..

es---( kaşıkla yediriyor bana...öyle bitkinim ki..) yukarı gel de yıkan kızım.. suyu ısıttım.. güneş çarpmış seni...
nermin hanım haber göndermiş.. ana yüreği işte hissetti herhalde..
ben de çok iyi merak etmesin dedim..

ir--- babam gelmedi mi..
es----.............

ir--- eline sağlık esma teyze.. doydum..
es--- şifa olsun kuzum.. güllü getir, iremi yukarı..işim var.. yemek göndereceğim..
şimdi gelirler..

gü--- tamam ana...

****


yukarı katta, sıcak bir banyo yaptıktan sonra.. güllünün kıyafetlerinden giyinip ,aşağı baktım pencereden..

tam çekiliyordum ki... avluda,akşam bindiğim atı gördüm..

 telaşla seslendim güllüye...
ir--- güllüüü.. bu at kimin... bizim atlara benzemiyor da..

güllü yanıma gelip baktı...

gü--- hıı,o mu.. karalar çifliğinin atı.. at bile kara baksana... 
ir--- niye öyle dedin, pek sevmiyorsun herhalde..

gü---- yoo, tuhaf insanlar diyorlar... ben çalışanlarının yalancısıyım..
geceleri gezerlermiş.. tarlalarda... yoksa, annem babam çok severler de.. ben pek bilmem...

ir--- ne alem kızsın güllü.. insanların..kendi yeri değil mi ,ne zaman isterse gezer..

gü--- aman boşver onları.. sayende tarlaya gitmekten kurtuldum..
şimdi bulaşık yıkamaya iniyorum.. iyisin değil mi..

ir--- daha iyiyim.. ben de yardım edeyim sana..
gü--- tek değilim.. yirmi kişi yıkayacağız..

ir--- olsun.. hadi inelim... tulumbadan su çekerim hiç olmazsa...


****


geniş mutfakta, dağ gibi yığılmış bulaşıkları görünce gözlerime inanamadım....

herkes çalışıyordu...

kimisi yıkıyor ,kimisi duruluyor..kimisi kaldırıyor...

güllü içeri girince.. ben de tulumbanın yanına gidip....kovaları doldurmaya başladım...

kızlar gelip alıyorlar,boş kovaları koyuyorlardı ..yanıma...

kolum ağrımaya başladığında.. omuzumu hareket ettirdim..
neyse ki..bileğimdeki şiş inmiş ağrısı da geçmişti...
tekrar başladım suyu doldurmaya...

--- kolay gelsin..

dönüp arkama bakmadan..

ir--- sağol..

--- nasılsın..

döndüm birden.. pırıl pırıl bir gülümsemeyle bana bakan adamı gördüm..
otuz yaşlarında gösteriyor..  hafif sakallı, bıyıklı
uzun boylu ,siyah şalvar giymiş...güneşten yanmış yüzüyle..  beyaz gömleği iyice kara gösteriyor onu..
kollarını kıvırmış.. elinde de,kırbacını tutuyor...

--- dilini mi yuttun.. yoksa sadece geceleri mi konuşuyorsun.. hala buradasın,okula gidecektin ya..

ir--- (birden ayıktım.. )senn.. akşam , yolda gördüğüm sinir adam mısın..

----( muzipçe güldü.. ) evet benim.. şimdi burada olmanın ,sebebi de benim..
seni getirdiğimi kimse görmedi ,merak etme.. hani uygun olmaz demiştin ya...

ir---( utandım..) kusura bakma.. sağol.. iyiyim..

---- tarlaya gitmekten kurtulmuşsun bakıyorum.. yevmiye de vermezler sana şimdi..

ir--- (sinirle tulumbanın sapını, basıyorum.. )sanane.. işin yokmu senin...eğlenme benimle..



----(ıslık çaldı.. atı yanına gelince de.. bindi.. ) iyi günler, irem hanım.. güneşe dikkat et.. çarpar adamı.alışık olmayınca..

ir---(  ayy benim kim olduğumu biliyorr... elimi güneşe siper ederek baktım.. )
uyarı için teşekkür ederim.. hangi karasın sen...

---- adım önemli mi.. bilmen uygun olmayabilir.. kendine dikkat et..
atını dört nala sürerek ... hızla uzaklaştı yanımdan..

aklım karışmış.. arkasından baka kalmıştım... ne demek istemişti.. acaba..
uygun olmayan neydi ki..

niye heyecanlıydım,bilmiyorum da.. yüzü gözümün önünden gitmiyor..

kova dolmuş taşıyor,benim haberim yok...

tam bir saat daha su çektim.. öyle yorulmuştum ki..


gü--- ireemm.. çardağa gel.. çay hazır..

elimi kaldırdım...

ir--- tamaamm...


ağaçların gölgesine kurulmuş... yerden yüksek ,tahta çardakta hanımlar yer minderlerine oturmuşlardı..

tepsideki bardaklara çaylar konuluyordu..bir yandan da..
çocuklar koşturuyordu etrafta...

mindere oturdum bende...

ir--- elinize sağlık hanımlar...

---- senin de eline sağlık.. az su çekmedin.. alışık değilsin ya.. su toplar avucunun içi.
dere kenarından çamur sür eline..

ir--- elimi açıp baktım ,sahiden de kıpkırmızı olmuştu ve acıyordu...olur sürerim...

çaylarımızı içtik.. herkes konuşuyordu..
kimisi kocasından, kimisi çocuğundan..

esma teyzenin seslenmesiyle kalktık..
 akşam yemeği yapılacakmış..
 yufka etmek için, yoğurulmuş hamur teknesini görünce..
nasıl bitecek diye düşündüm o kadar çoktu ki..


koca kazanların , ekmek sacının ... altlarını yaktık önce..
 herkes çalışıyordu...

gülerek konuşarak..
hiç sıkıntıları yokmuş gibiydiler...

buraya gelme nedenim aklıma geldi.. iki gündür hiç düşünmediğimi fark ettim..
babamın planı bu muydu ki.. .

oturdum sacın yanına... açılan yufkaları pişirmeye başladım...

buraya geldiğimizde, annem de yaparken öğrenmiştim bende...

önceleri bir kaç ekmeyi zayi ettim ama.. sonra aferin bile dediler bana...

öyle ince ve çabuk açıyorlar ki.. hiç soluk almadan işimi yapıyorum...

yüzüm ateşten yanıyor.. havanın sıcağı da eklenince cehennem gibi...

neyse bitti nihayet...

yemekler hazırlanmış.. .. tarladan gelen işçilere sofralar kuruluyordu, ben yüzümü yıkarken...
.. geniş avlunun her tarafında ışıklar yakılmıştı...

elimde kocaman kepçe..sürahilere koyup..  ayran dağıtıyordum bende..

babamın arabasının geldiğini görünce.. gözlerim doldu..
sıkıntılıydı..hala..yüzünden anlaşılıyor...


inip ,hiç bana bakmadan.. hamza kahyanın omuzunu tutarak kalkmasına engel oldu..
,yanına oturdu yer sofrasına.
.konuşmalarını duyuyordum...

ah--- otur hamza rahatsız olmayın... afiyet olsun...

ha--- sağol beyim... bitti ,pamuk toplama işimiz.. yarın kamyona yükleyeceğiz..

işçiler de, yarın gidecekler..

ah--- tamam.. ücretleri verdin mi..
ha--- verdim beyim.. irem kızımız....

ah--- sonra konuşuruz hamza.. şimdi iyi mi..
ha--- evet..çok korkuttu bizi..karaların tuna getirmiş..

babamın gülümsediğini gördüm sanki...içimden tuna diyordum.. demek adın tuna ha..

Hiç yorum yok: