Translate

22 Şubat 2012 Çarşamba

461.bölüm..


sabah ,elimiz de çanta... evden çıkarken... günlük güneşlikti hava... 
dün nasıldı diye, geçirdim içimden..
bahçeye inip ,etrafıma bakınırken..
 kimbilir bir daha ,ne zaman gelebileceğiz  buraya diye düşünüyordum.. 
 
tu----  aşkım,anahtar sende mi.... 
ir--- bende,geliyorum.. 
 
kapıyı kilitleyip... 
eve bakarak.... 
ir---- ben burayı .. seninle .. sende kaybolmayı çok sevdim ... tuna.. 
 
 omuzuma sarıldı... gülerek... 
tu---- madem sende sevdin..ilk fırsatta yine geliriz... birtanem... 
 
*********
 
faytonla iskeleye geldik.. 
koşa koşa  da,vapura yetişip... bindik.. vapur da, tıklım tıklım.. doluymuş..
oturduk içeriye.. 
gece de, çok farklıydı.. ama şimdi ki manzara olağanüstü... 
istanbul harika bir yer... anlatılmaz yaşanır, dedikleri cinsten... 
 
hareket edince,güverteye çıkalım diye tutturdum... 
 
tu---- canımm.. rüzgar var.. hiç anlamazsın.. hasta oluruz.. 
ir---- .. bir dolaşıp.. geri gelirim.. sen otur istersen.. 
tu---- yapma ya.. oturayım öyle mi.. 
 
******
 
(blogcudan alıntıdır)
 
dolaştık önce.. sonra da güvertedeki ,en kuytu yere oturduk... güneşin ışıkları,içimizi ısıttı.. 
çaylarımızı ve sigaralarımızı içerken.. 
 
tu---- bacağın nasıl..
ir--- ne..
tu---(gülerek ) çarptın ya,onu soruyorum..
ir----birşeyim yok.  bu bahsi kapatalım lütfen..hala ,
bacağımda birşey yürüyormuş gibi geliyor... 
 
durdum...
ir--- aaa.. yürüyor sahiden de.. pantolonumun içine  birşey girmiş.. 
 
ayağa kalkıp.. bacağımı sallayarak ..çırptım telaşla.. 
 
tu---- dur,lavoboya gidelim.. 
 
ayağımın yanına düşen ,uğur böceğini gösterdim... 
ir---- işte suçlu bulundu... 
 
eğilip, elime aldım... kırmızı kanatlarına,hayranlıkla bakarak... 
 
 
ir---- bahçedeyken .. girdi herhalde... 
 biz çocukken.. uğur böceği bulduğumuzda.. dileklerimizin olacağına inanırdık... o uçup giderken,umutlanırdık.. ne saf bir hayalmiş..
 
tu---- biz de inanırdık... benim tek dileğim..  babam, anneme bağırmasın dı.. 
iremm,sor bakalım.. dövmeni görmüş mü.. gördüyse katli vaciptir... zararsız falan,dinlemem..
çıkacağı bacağa ,dikkat etseydi.. 
 
gülümseyerek, güneş vurmuş .. güzel yüzüne baktım... 
ir---- yok yok.. görmemiş.. 
ben de.. şey dilerdim... 
 
içimi çekerek, uğur böceğini... yanımdaki.. çiçek saksısına bıraktım... 
 
tu---- ne ,niye hüzünlendin... uğur böceği yapamadıysa.. söyle ,ben yapayım dileğini.. 
 
 gözlerim doldu, onun dediği karşısında.... 
 
ir---- yapamazsın.. tunam... 
ingilizce öğretmeni olmayı ,dilerdim hep.. 
çocukluluk işte... beş yaşında.. kime özendiysem ,bilmiyorum... 
babama yalvarırdım.. beni okula götür.. ingilizce öğreneceğim diye... 
 koleje de, o yüzden gönderdi zaten... temelden öğrenmem için.. 
 
tu---- ..................... hani istemiyordun.. niye üzgünsün öyleyse... beş yaşından,
 bu yana hedefinse.. 
vazgeçmek ,bu kadar kolay olmamalıydı... 
 
ir---- kolay olduğunu mu ,sanıyorsun..
 
tu----( içini çekerek ) iyi de,karşılaşacağın herkes öyle olmayacaktı ki.. 
o senin, benim şanssızlığım. 
bu kaderimizmiş.. 
son kez soruyorum..
belki yapabileceğimiz birşey olabilir... okumak istiyor musun... 
 
başımı salladım ,sağa sola... 
ir---- hayır.. sanırım,hiç üstümden atamayacağım o korkuyu.. 
 okumak... bizi,feda edecek kadar... önemli değilmiş.. 
bunaldım,tuna.. 
konuyu kapatalım.. artık.. çok geç zaten... 
 
omuzuma sarılıp.. 
tu---- peki.. 
 
yaklaştığımız kıyı şeridindeki  yalıları ..köşkleri .. sarayları tanıttı bana.. ,hepsi bir şahaser.. 
ağaçların arasında.. görkemle yıllara meydan okuyorlar dedim,kendi kendime... 
 
iskelede inip.. taksiyle,arabamızın durduğu  orhan beyin mekanına gittik... 
onlar sabah yattıkları için..henüz açılmamış... 
 
hala kurdaleli duruyor tabi.. tuna süsleri alınca..arabaya oturdu... 
 
tu---- çiğdeme uğramam gerekiyor...irem..teşekkür edeceğim.. şimdi mi,uğrayalım sonra mı..
 
ir--- burası yalıya çok uzak.. şimdi uğrayalım..
tu---- tamam... zaten,mağazaya gideceğim.. çok kalmayız... 
 
hareket ettik... 
o kadar sessiz bir yerden .. bir anda kalabalığın içine karışınca... ürküyor insan... 
kapalı çarşının  yakınlarında.. otoparka bıraktık arabayı... 
 yürüyerek... çiğdemin mağazasına giderken... 
 
ir---- tunaa.. çiğdem,neyi ...ne kadar biliyor... ne anlattın ona... 
 
gülümseyerek... 
tu---- .. herşeyi biliyor ama sana birşey hissettirmeyecek  kadar ..
olgundur, çiğdem..  rahat olsana sen.. 
 
ir----( derin bir nefes aldım... ) ah,bir olabilsem.. 
tu--- bak,işte burası..


Hiç yorum yok: