Translate

22 Şubat 2012 Çarşamba

456.bölüm..


kahveler geldiğinde.. 
tuna kulağıma.. 
tu---- irem.. hesabı ödemeye gidiyorum..  
ir----- tamam da.. dikkat çekeceksin,. lavoboya gidiyormuşcasına.. . beraber gidelim..
tu---- peki, kalk öyleyse.. 
 
biz kalktık.. 
 
lavoboya da gittik, hesabı da ödedik.. yerimize gelirken... 
 
tu---- canım.. kahve soğumuştur.. zaten..hiç oturmayalım.. 
bülente baksana..yalnız olduklarını, sanmaya başladı... 
 
ir---- hı hı hı... taksiyle gönderelim onları... evlerinin önünde ayrılmaktan iyidir..
 
tu---- bende öyle diyordum.. çok içtik..  hem bizde taksiye bineceğiz.. 
 
ir---- olur canım...başın dönüyorsa,yaslan bana... değişiklik olsun..
tu---- (gülerek... ) yalnız kalınca, yaslansam..hem, öğlen yaptığın ..o işaretlerinin anlamını da..
soracağım sana...
ir---- seve seve.. anlatırım... 
tu---- eminim... 
 
*****
 
 
bir şamatayla dışarıya çıkınca..onları taksiye bindirip, gönderdik... vedalaşmaya, hüzünlenmeye fırsat vermedik yani.. 
 
diğerleri de,gayet memnun evlerine .. gittiler.. 
eren,tuğrul.. ve biz kaldık... 
 
arabaların yanında ,konuşuyoruz.. 
er---- tuna ben götüreyim sizi...aynı tarafa gidiyoruz,nasılsa... içkili ve yorgunsun...
 
tu---- sağol abi.. ama eve gitmiyoruz..taksiye bineceğim zaten.. merak etme... 
eşyalarımızı alacağım sadece.... 
 
er---- peki.. iyi geceler..o halde.. 
tu---- size de.. ararım,görüşürüz.. sağolun geldiğiniz için.. 
tokalaştılar... 
 
biz , vedalaşıyorduk ki.. 
tuna tuğrula da, elini uzattı... 
 
tuğrul abi... beklemediğinden..biraz şaşırsa da.. tunanın omuzlarından tutup... çekti ... sarıldı,kardeşine... 
biz de abimle, bakakaldık... ikisinin özlemle koklaşmasına...fısıldaşmalarına..
 
tuğrul abim,beni de öpüp...bindi arabaya... 
el sallayarak... uzaklaştılar... 
 
ne tuna,ne de ben... hiç konuşmadan...arabamızdan.. giysilerin olduğu, çantayı alıp... 
taksiye bindik.. askılar kaldı...
 
tuna şöföre... 
tu---- büyük adaya gitmek istiyoruz ama.. vapur tarifesini bilmiyoruz... 
son vapur ne zaman..bilginiz var mı.. . 
 
---- acele edersek... yetişiriz beyefendi...
 
hareket etti adam.... 
---- orayı biliyor musunuz... kalacak yeriniz yoksa..bir iki yer önerebilirim.... 
tu---- sağolun... biliyorum.. yerimiz hazır... 
 
*****
sabah gözlerimi açıp, etrafıma bakındım..
ben ,rüya gördüğümü  sanıyordum... meğerse gerçekmiş..  ben neredeyim,acaba.. 
"tuna" diye seslenmeme rağmen cevap gelmedi.. tuna firarda dedim kendi kendime..
 
yataktan kalktım, odada dolaşırken.. inceliyorum bir yandan da.. 
 
eski ama bakımlı eşyalarla döşenmiş ... her yanı ,ahşap bir oda düşünün... 
ortada bir karyola.. iki komodin.. yatağın üstünden sarkan, tüllü cibinlik
süslü cam aplikler,var..
 
ikinci kattayım..
gece,bu merdivenleri..
becerikli kocacığım çıkarmıştır.. hatırlamadığıma göre.. 
 
kapağı,gıcırdayan dolabı açarak..çantadan, spor giysilerimi alıp,giyindim...
 
bizim eşyalar haricinde,  üç erkek montu...  içi kürklü.. yelek asılı... 
üst kısımda... yedek battaniyeler ve yastıklar vardı.... 
 
 
banyoda,lavobonun yanında ki .. tulumbayı .... 
yıkanmak için konulmuş.. mermer kurnayı, oturağı... odunlu, termosifonu görünce... gülümsedim.. 
tulumbaya basıp..yüzümü yıkadım.....
mis gibi sabun kokusunu, içime çeke çeke.. el dokuması.. ucu işli havluya da kuruladım.... 
 
eski resimlerden, birisinin içindeyim sanki..
saat bile antika .. eğer doğruysa... sabahın onunu gösteriyor... 
 .küçük masanın üstünde... 
çantamla,tunanın cebinden çıkardıkları .. duruyor... 
 
 
 el dokuması halıya basarak... 
pencereye yaklaştım..  bu perdeden bizim de vardı... araladım hafifçe... 
 
 
ağaçların arasından deniz görünüyor..çok yakın... 
 küçücük ama rengarenk güllerle dolu..  bir bahçesi var..tahta çitle çevrili... 
kapı yeri, boş bırakılmış.. 
herkes girip çıkabilir yani... güvene bakarmısınız.... 
 
camı açıp... eğildim... 
denizin, ağaçların ve çiçeklerin kokusunu ciğerlerime doldurdum.. 
hava kapalı... soğuk soğuk da
esiyor... şalıma sarıldım...sıkıca... 
 
dik merdivenleri inerken.. alt kattaki.. en az kırk yıllık eşyalara bakarak.... 
geniş salona  ve mutfağa göz gezdirdim.. 
 
salonda.. sarı , geniş koltukların yanı sıra....  
ölçülerin dışında yapılmış.. tek kişilik yatak gibi..  bir puf var... bordo kadifeyle kaplı... 
 yumuşacık..kumaşına... dokunmadan edemedim..
 
mutfak kısmında... 
 minik bir tulumba.. ve önünde geniş bir çukur olan.. 
mermerden mutfak tezgahı..  dikkat çekici...
 
duvarda tabaklar için rafları,tel dolabı... 
köşede ki,yanan kuzineyi görünce.. çocukluğum geldi aklıma... 
üstündeki.. tombik çaydanlıktan buhar çıkıyor... 
 
seslendim, birkaç kere tunaya... 
salondaki oval masaya....iki kişilik, tabak ..bardak konulmuş. 
bu da demek oluyor ki, tuna yiyecek almaya gitmiş... 
 
atların nal sesini duyunca.. dış kapıyı açtım... 
bilmişim,tuna faytondan indi.. elinde de ekmekler ve kahvaltılık malzemeler ...var... 
faytoncuya birşeyler diyip... bahçeye girdi... 
gayet neşeli bir sesle.... 
 
tu---- goncaamm.. günaydın...
ir---- sana da.. hayatıımm....
 
kapının eşiğinde durup... sarıldım boynuna....
 
ir---- aşkım.. kaç yılına,nereye geldik biz... 
uzayda mıyız, taş devrine geri mi döndük... bilmiyorum... 
 
gülerek...belime sarılıp... geri geri.. içeri,girdirdi beni.
 
elindekileri, masaya bırakıp... üçlü koltuğa çekti ,beni de... oturduk.. 
 . 
tu---- burada zaman ilerlemiyor .. kendisine özgü bir kimliği var..
 kayıpmış gibi, hissediyorsun...... 
burada....  seninle kaybolalım istedim... . 
 
ir---- pekii,... ya ayıkmadım daha.... birşey soracağım... nasıl... burada da,çamurlu tarla mı var...
 
tu---- hah hah hah... ayıkmadığın konusunda haklıymışsın... gel, kahvaltı edelim... 
sonra,  ada turu yaparız... 
 
aldıklarını tabaklara koydum.. tuna da  çaylarımızı doldurdu.. oturduk masaya... 
istanbulda okurken,sık sık buraya gelirmiş.. kafasını dinlemek için... 
 
ir---- kim oturuyor burada..,pansiyon olarak kiralanıyor mu yoksa...içerisi,tertemiz..
 
tu---- kimse oturmuyor.. ayda bir,temizleniyor .. bahçeye bakılıyor ..sadece ...
aslında,geçen sene ilk geldiğimizde..  getirecektim seni... 
yalıyı almak,planlarımı değiştirdi.. 
zamanımız da yoktu.. gelemedik...
 erenin ısrarla bizi gezdirmek istemesinin de, payı var tabi..
 
ir----anladım da ,sen nereden biliyorsun...ayda bir bakıldığını... 
...kapıda, uyduruk bir kilit var..bu antika eşyalara zarar gelir diye, korkmuyor mu sahibi..
 
tu---- burada kimse kimsenin malına zarar vermez.. başını çevirip bakmaz bile,hatta korur... 
herkes de,birbirini tanır..o uyduruk kilit de.. formalite olarak takılmıştı... değiştirmedim.. 
 
ir---- ........ değiştirmedim dedin... burası senin mi... 
 
kaşlarını kaldırdı... 
tu---- yok,benim değil... bizim... 


Hiç yorum yok: