Translate

21 Şubat 2012 Salı

429.bölüm..


zu---- bağırma.. iremm.. bağırma...
 
ir---- sustum... anlat çabuk.. siz ikiniz,teyzemin haberi varken.. 
üstelik de ,gece buraya gelip börek mi yediniz... 
o halde.. dün gece niye ,küs gibiydiniz.. 
hele sen buzlar kraliçesi.. bakmadın bile ziyaya... 
 
ailen bilmiyor mu.. gizli gizli mi buluşuyorsunuz... yoksaaaa.. 
kız bu ne cesaret, ya yakalanırsan abinlere... delirdin mi.. sen... 
bari,bizim evin anahtarını vereyim de .. oraya gidin... 
 
zu---- irem kendini ve beni .. ne yerine koydun.. 
farkında mısın.. ağzından çıkanı ,kulağın duysun..
ne evi,ne anahtarı...durmadan anahtar teklif ediyorsun.. 
aklını mı ,kaçırdın ne... 
bir kelime duydun, bir ton laf üretip... senaryoyu yazdın hemen.....
allah seni bildiği gibi yapsın..e mi.. 
tunaya da ,bitmez tükenmez ... sabır versin..  adamın da,dengesini bozmadan.. dengeni bulmanı diliyorum.. 
 
ir---- ukalaa...kes kes... iyilik yapıyorum ben,güya.. evi ,orada burada görülmeden... rahatça oturup konuşursunuz diye ,
önermiştim...
şey yapın diye ,değil... 
ziyanın da, evi olduğunu unuttum tabi.. 
taa.. ptt evlerine gidene kadar,ohoooo..
gayet yakından ,tanıma imkanı bulursun..
o izin verir.. 
 
zu---- hah hah hah...ilahi irem.. bir ömürsün ha.. kız "şey "ne... 
been,sence ziyanın evine tek gider miyim... konuşacak neyimiz var ki, hem... 
birden coştun.. 
rahatça oturacakmışız... yok yaa.. başka... 
 
ir---- ama sen.. beraber geldik dedin... 
 
zu--- geldik değil... yedik dedim.. sen dinlemiyorsun ki... beni... 
ziya bey.. bildiğin gibi.. ilgisi olduğunu ,hiç çekinmeden gösteriyor... 
ama henüz ciddi bir adım atıp,benimle konuşabilmiş.. 
niyetini açıkça söyleyebilmiş değil.. 
üç beş kere.. ailemle ailesi.. neşe ablalarda karşılaşmışlar
diye... 
bizim evimize.. hepimiz bir aradayken... bir kaç kere çeşitli vesilelerle geldi diye... 
ziya beyle rahatça oturup ,konuşacak konuma gelmiş mi,oluyoruz... 
hiç sanmıyorum..
 
geçen gece de.. aliyle çıktık biz.. düğüne gidiyoruz güya.. 
tabi o bahaneydi ..
halamlar toplanıp... belki kırk kişi.. sülale boyu...bize,geldiler bir anda... 
damda, serin serin çay içeceklermiş.. 
 
aliye bir bakmışım ki, anında... "kusura bakmayın... haber verseydiniz, gitmezdik de... 
arkadaşımızın düğünü var... ergün de bekliyor,bizim gitmemiz lazım ...
hadi zuhal hazırlan ,gecikiyoruz "... dedi.. 
 
ben şık giyindim.. ayağımda topuklu ayakkabılar.. az makyaj.. kolye küpe...
çıktık evden... 
 
arabada ergündeymiş.. ali diyor,nasıl yürüyeceksin...alçak birşey giyseydin ya..
 ben diyorum, aceleyle aklıma mı geldi... tam filmdik... yani... 
neyse yavaş yavaş... yürüyoruz... 
buranın önünden geçerken... gel,dinlenmiş olursun dedi.. 
 
oturduk, cam kenarındaki şu masaya...  
ergünün yeri de.. eski nikah salonunun olduğu yerde.... yakın sayılır buraya... ama benim
ayaklarım çok ağrıdı... birde hava bulutlandı,gök gürlüyor.. yağmur yağdı yağacak... 
alim de.. " sen siparişleri ver,ergünün işi bittiyse beraber geliriz... yada ben arabayı alıp getiririm "dedi ve gitti.. 
çay istedim.. masada, iki kişilik bir görüntü var da... ben yalnızım... 
camdan dışarı bakarak... çayımı ,sigaramı içiyorum.. 
 
ir---- ee..
zu---- irem... saat 6.30 olmuş...çabbuk kalk.. annem beni.. kocan da seni... merak eder.. 
 
ir---- valla ,neler olduğunu öğrenmeden adımımı bile atmam.. güneş de ,batmadı daha... 
seni taksiyle
götürürüm... 
 
zu---- hayır olmaz.. gideceğiz... ya evde anlatırım...  yada başka zaman.. 
zaten kayda değer, birşey olmadı... 
ziya bey.. hoop geldi karşıma oturuverdi.. şimdiii.. kalk.. 
 
ir---- kız zuhal... alacağın olsun.. en heyecanlı yerinde kestin... ziyaya aşık olursun, inşallah... 
 
zu----(içini çekti... ) kimbilir.. belki de başkasıyla evlenirim... 
karar aşamasındayız da..
cevap bekliyorlar, bizden.. daha doğrusu benden... 
nasip bu... belli mi olur... evet diyebilirim... börek ısmarlayanlar da.. avucunu yalar..artık.. 
 
ir---- ayyy... deme kız.. içinden gelmiyorsa, sakın evet deme... 
ziyayı görünce.. kalbin çarpmıyor mu.. hıı.. 
 
zu---...............................
 
dışarı bakıyor... cevap vermedi... hesabı ödedim bende... 
 
ir---- hadi gidelim... zuhal... 
paketleri aldım,elime... 
 
kaşıyla işaret ederek.... 
zu---- irem..tepki vermeden dışarı bak...  yağmur yağacak.. arabaya binsek iyi olur.. değil mi.. 
 
dışarı baktım ki.. 
ergün abinin arabası duruyor ,kaldırımın kenarında.. ön koltukta da ziya oturuyor.. 
ergün abi yok ama.. 
 
ir----( gülümsedim..)  aa tabi canım... abim götürür bizi.. nerede ki.. acaba... 
 
zu----  fotoğrafçı arkadaşı var.. yan tarafta.. oraya girdi.. 
 
ir---- eee ,ne duruyoruz ki daha...  bizi görmesi lazım... 
 
zu---- bak araba da..tek imalı laf edersen.. bu anlattıklarımı da..başkası duyarsa... 
kötü olur.. anladın mı beni.. 
 
ir---- tamam.. sadece şeyi söyle bana... ziyanın senin yanına geldiğinden, haberleri var mı...
zu---- hımm, ali ve ergün biliyor... 
 
ir---- aa nasıl yani.. 
zu----ireemm...  ergün gidecek şimdi.. hiç yürüyemem valla,ayaklarım mahvoldu.. 
 
dışarı çıkıp..
fotoğrafçının, önünden geçmemiz yetti zaten... 
ergün abim, hemen görmüş bizi..
ayak üstü konuştuk.. 
 
arabayı görmemişcesine... taksiyle gideceğiz dedim.. 
tahminimizde yanılmadık tabi.. hiç kabul eder miii...bizi götürmeye, ikna etti bile denebilir..
 
ama ziyanın yüzündeki.. sevinç,şaşkınlık ifadesi  görülmeye değerdi.. kıpırdayamadı bile..
biz,arka koltuğa otururken.. 
arkasını dönüp.. merhaba dedi..sadece... 
 


Hiç yorum yok: