Translate

19 Şubat 2012 Pazar

365. bölüm..


 
er---- allah ayırmasın.. eskiler başkaymış canım... saat sekiz olmuş... 
sohbetiniz çok güzeldi, zaman nasıl geçti hiç anlamadık bile.. gitme zamanı yaklaşıyor.. 
 
öz---- haklısın.. eren.. kalkalım artık... ellerinize sağlık.. yuvanız şen olsun.. 
 
tu---ir-- amiinnn.. 
 
 biz annemle masayı toplarken.. abimlerde.. çantalarını kapatıp.. getirdiler kapının yanına..
 
ah--- tunaa.. ben götürürüm.. oradan da ,eve gideriz.. tamam mı.. 
 
tu--- abii.. ben ,götüreyim... gelene kadar ,iremin yanında kalırsanız... daha iyi olur.. 
hatta,gitmeyin burada kalın.. yerimiz var... 
 
ne--- ertanın giyecekleri yok tuna.. sen gelene kadar.. bekleriz.. 
 
ir---- kahveler geldiii... 
 
ikram ettim.. hepsine.. 
 
sürahiden ,bardaklara su doldurup verdim.. 
yanmışız .. kebap yedik ya... 
isteyen isteyene... 
 
su da, bir güzel .. hele ben, o kadar çok içtim ki.. 
 
ir---- tuna su içtin mi.. 
tu---- biraz.. niye.. 
 
ir---- çok güzel ,suymuş.. bu değişik geldi..
ah---- şeker pınarının ,suyuna benziyor... 
 
tu---- evet, oranın suyu zaten... şehir suyu kesiliyor sık sık.. tortulu oluyor..
kimse içmesin dedim.. kuyu suyunu da.. içme hariç kullanıyoruz...  hergün,üç tanker ,içme suyu geliyor.. 
 
 esniyor...annem..
onu görünce bende esnedim... 
 
ir---- anne uykun mu geldi...
ne--- ertan uyuyor ya.. oturunca.. yorgunluğumu anladım.. 
 
er---- bizde hiç uyumadık sayılır... sende yat irem..  
 
vedalaştık.. sarıldık,öpüştük... dilekler vaatler temenniler.. falan... 
onları gönderirken.... ayakta uyuyordum resmen... iki üç günün koşturmacasına vücudum dayanamadı diyorum.. 
 
dışarıya çıktılar...  yağmur  öyle güzel yağıyor ki... 
 
sessiizzz... el ayak çekilmiş... sadece yağmurun sesi duyuluyor... 
 
 
tuna eşyaları koydu... 
tu--- iremm.. anahtarım var.. annenleri  gönderme.. yatsınlar... 
 
gülerek... tamam dedim... 
abimler de oturdular... el sallayıp... gönderdik... onları... 
 
kapıyı kapatıp... 
içeri girdim... annemle babam... televizyona bakıyorlardı.. 
 ben de ,mutfakta bulaşıkları yıkadım...  çıktığımda ,gözüm kapanıyordu... 
 
canlarımm, koltuklarda uyumuşlar... ne kadar yorgunlar demek ki.. ertan uyutmuyordur diye düşündüm... 
başlarının altına yastık koyup, üstlerine pikeleri örttüm... kıpırdamadılar bile.. 
 
hiç ayıkmadım.. 
doğal geldi.. 
bende çok yorgunum.. zaten..
ertanın yanına gidip, yattım... kapıyı kilitlememişim.. 
 
****
 
kulağıma yabacı bir ses gelince.. kıpırdandım bir.. 
ağır bir koku soluyorum.. 
sarsılınca da.. araladım gözümü.. 
 
anacığım bu ne.. 
.. bir arabanın arka koltuğundayım.. rüya görüyorum herhalde.. 
 
şöför koltuğunda oturan kişi şarkı mırıldanıyor... 
v--- vicdansız saaabuu haaaa... saaaaabu haaa.. sabuhaa.. 
 
kulaklarıma inanamıyorum, bu vedatın sesi.. 
arabaya baktım...
aaa, benim arabam... 
 
arka koltukta yatıyorum.. bu nasıl oldu ki... 
allahım aklımı  koru.. bu kabustan uyandır beni... 
 
ışıklı saate takıldı gözüm..
 saat 11.. beynim hızla çalışıyor,
 dilim damağım birbirine yapışmış... yutkundum..
 
yattığım yerden.. gördüğüm kadarıyla.. 
müthiş ,yağmur yağıyor ve biz kapkaranlık bir yerdeyiz.. çiftlikten çok uzaktayız demek ki.. 
hiç aydınlık yok..
elim bağlanmış arkadan.. 
ayaklarımı kıpırdatamadım.. onlarda bağlı demek ki.. bileklerim acıyor... ayakkabım yok.. 
koltuğun kumaşına değiyor parmaklarım... 
 
jeton düştü...bu gerizekalı beni kaçırmış.. ama nasıl.. onu bilmiyorum.. 

Hiç yorum yok: