Translate

19 Şubat 2012 Pazar

364.bölüm..


 
öz---- kör istemiş bir göz, allah iki tane vermiş...
sevim baldız.. nerminle, yıldızı .. 
sami abilere getiriyor..
ergün, nerminin kucağında... hayal de ,yıldızın... 
ikimizde.. cama yapıştık tabi... 
 
ah----.. hah hah hah... hayalin elinde.. lokum,şeker gibi birşey varmış.. yere düşürdü.. 
ağlıyor... özcan çekmecesinden.. bir kesme şeker kaptı... yıldıza bakacak, güyaa.. 
uzattı hayale... hayal  sustu da.. 
sevim baldız , 
sen ,kimsin..bizim yanımıza nasıl yaklaşırsın diye..özcana bir kızdı, bir kızdı...
. aman  allahım.. dövecekti neredeyse... 
 
er--- vah ziya vaahhhh... 
 
evimizde hiç bu kadar sesli gülmemiştik.. gözlerimizden yaş geldi.. 
 
öz--- zuhali bir versin, bak ona neler yapacağım.. azrail gibi ,peşimizde dolaşırdı.. 
 
ah--- e bizimdee.. neyse biz razı ettik.. kayınbabamı.. 
nişandı, düğündü.. evlendik.. 
bir kaç ay sonra da,onlar söz kestiler.. 
. osman bacanakla, arif de.. askerden izinli ,
 gelmişlerdi..
kayın babam..
bir pazar günü.. göndermiş,hepsini..
 gidin.. nermine bakın diye... 
telefon yok tabi.. bizim nereden haberimiz olsun.. 
nermin de,
dut yemeye çıkmış ağaca.. baktım yukarıda.. bende tırmandım.
 
 
 
tuğ---- oy oy oy.. aşka bak.. 
er----  film gibi.. 
 
öz--- osman bacanak bir atmaca.. sevim baldız desen.. ona keza.. 
daha,yıldızın elini bile tutmamışım..
 saadet baldıza.. az uzaklaşın diye işaret ettim...başını salladı..
onlar yola döndüler.. 
yıldıza dut ağacını gösterip.. sen çıkamazsın.. dut koparayım mı sana dedim.. 
asi yıldız...bana inat, baktım ağaca tırmanıyor.. tabii.. bende arkasından... 
 
ah--- onlardan bizim haberimiz yok,karşılıklı iki dala oturmuşuz...nerminle birbirimize dut atıyoruz..
attığımız dut,özcanın gözüne yapışmış..
bağırıyor kör oldum diye... 
 
tu-tuğ-er-ne-ir-öz- hah hah hah...
 
ah--- eğildim ki.. özcanla yıldız.. o zamana göre, gayet samimiler.. yıldız.. gözünü siliyor,özcanın... 
nermine sus diye ,işaret ettim.. 
bu arada.. baldızları gördüm..ileride..inemiyoruz da..
özcanı boşver,yıldız utanacak... hapis kaldık ağaçta... 
 
öz---- bizde onları bilmediğimiz için.. alt dallardan birisine,oturduk.. ilk defa,yalnız  konuşuyoruz ...
 acelemizde yok.. bizim yokluğumuz fark edilinceye kadar,sesini duyayım hiç olmazsa.. diyorum...
 
ne--- hadi ya.. demek öyle diyordun.. 
 
tu--ir-- er-- tuğ-- öz-- ah-- ne-- hah hah hah.. 
 
öz--- nerminn.. ağzımı açtırmaa... 
 
ir--- aç aç... n'olurrr.. 
 
ah---- aman aman açmasın.. 
 
tu--ir-- er-- tuğ-- öz-- ah-- ne-- hah hah hah.. 
 
ah---- zaman geçtikçe, bana sıkıntılar bastı...gitmiyorlar da.. babam bağırıyor,ahmet neredesin
diye... 
fısıldadım.. böyle korkutucu bir sesle... kızı bana bıraakkkk..sen giitt,
 kızı bana bıraakkkkk... sen giitt... 
özcanın, yıldızı bir indirişi vardı ..görmeliydiniz... ben güleceğim diye ,ağaçtan düştüm... 
ayağımı tutuyorum..
nermin , topladığı bütün dutları özcanla yıldıza atıyor... güya..
hepsi benim başıma dökülüyor..
 
öz---- biz şaşırmışız.. ahmet yerde,hala gülüyor.. bir yandan da.. üstüne düşen dutları  yeme derdinde..  
nermin indi aşağıya...bir hışımla... 
yıldızı çekti ,benim yanımdan.. 
 daha küçücük.. geçti karşıma.. ellerini de beline koydu.. 
 
ne--- öhööö öhö.. öh.. 
 
er--tuğ-- ir tu-- ah-- öz-- hah hah hah .....
 
ir---- siz çok yaşayın, e mi... beni bile ,güldürdünüz yani...
nerminim  ... bana anlattığının..
tam... tersi.. bir durum söz konusu sanırım.. 
 
ne--- öhö...
er--t-- ir-- tu-- ah-- öz-- hah hah hah .....
 
tu---özcan enişte..benim  anlamadığım,ahmet abinin hiç açığını ..duymadık ki.. 
 
ah---- duyamazdın ki.. tuna.. 
 
kahkahalarımız evi çınlattı.. 

Hiç yorum yok: